9. Ekim.2019
OLMAZSA OLMAZIMSIN / 99. Bölümün 1. yarısı...
Fırtınada savrulan kızıllaşmış yaprak gibi savrulduk. Bir gün hüzün denizinde yıkanırken bir gün kahkahalarımıza dolandık. Ama en çok sevdik. Birbirimizi, hatalarımızı, yanlışlarımızı, sabrımızı, birbirimizi. Güzel olan nasıl baktığın idi. Bakmak eylem ile ibarette olsa sana hissettiren de, hisseden de sendin. Güzel bakmak güzel sevmek gerekti. En çokta sabretmek! Sabır sofraya gelecek en lezzetle yemekle sınırlı kalmayacak kadar bolçak olandı.
Biz acıyı sevdik. Acıya kapıldık. En güzel olanda buydu belki de. Bizi bir tutan, sevdiren ve daha çok sevecek olan. Acıyla güzelleşmiştik. Acının en çok yakıştığı bedenler olmuştuk. İsyanla savrulan, kimliklerimize rağmen yine de şükür ederek bugünümüze gelmiştik. Zor olanı sevmiştik. Şimdi ise bunun şükrünü yaşıyorduk.
Gözlerim kapalı döktüğüm birkaç damla şükürden öte mutluluk değildi. Gözlerim açıldığında birkaç santim önümde oturan sırtı ile yüzleştim. Kalbim çırpıntı, ellerim titredi. Bir şükür daha firar etmişti. Ellerini yüzümde sıvazlayışı hissettim. Ardında koca bir gülümseme ile bana dönüşünü.
Çok cefa çekmiş şimdi ise çok fazla minnet duygusu ile kavruluyorduk.
Kor gibi kavrulan göğsüm koca bir tebessümle birkaç damla yanaklarımdan uğurlamıştı. Beraber namaz kılmıştık. Tıpkı ilk tatilimiz de olduğu gibi. Gözlerim anın mutluluğu ile doldu.
Yavuz ise "Doldurma gözlerini' diye sitemle kızmıştı. Burnumu çektim. Kitli ellerimi çözerek gözyaşlarımı iteledim. "Doldurmuyorum ki " dedim.
Kaşları çatıktı. Yerinden kalkarak, yanımda diz çöktü. Sağ eli hemen yanağımı kavradı
İnce parmakları, gözyaşlarımın üzerinde dokundu. Küçük dokunuşlarla parmakları altında gözyaşlarımı ezmişti. Bir damla ise aksi bir şekilde parmağı üzerinden süzülüp gitmişti. Kaşları çatık, sitemle, sildi."Bunlar ne " diye söyledi. "Ağlamak yasak sana" diyerek yüzüme ince parmakları dokundu. Tebessüm ettim. Kalbim ferahlıkla çevrildi. Gözlerim, ihtiyarı bir mutlulukla çırpındı. Koca bir damla süzüldü. "Mutluluktan" dedim.
"Mutluluktan olsa dahi ağlama. Kirpiklerinden süzülen bir damla yaş, mızrak gibi işliyor, ruhuma" dedi.
Yutkundum. Bugün bir başkaydı, her şey. Yavuz, ben bir başkaydık. Yaşanmışlıkların zırhı üzerimizde her şeye rağmen bir başkaydık. Dün akşam sitemle karışan yanım bugünüm de umutla çevrili. Her şeyi unutmak için en ufak hareketini izler olmuştu. Gerçi kimi kandırıyordum ki, Yavuzun karşıma dikildiği ilk an her şeyi unutmuştum. Öfkem, bir dokunuşuna dingindi.
Yerinden kalktığında elini uzattı. İnce parmakları, kemiklerle ötelenmiş, zarif bir şıklıkta sunmuştu görüş alanıma. Gözlerine uzandım, parıldayan ela hareleri ile kapıldım. Çekimser bir ürkeklikte avuç içerisine bıraktım elimi. Sımsıcak elleri sarıp sarmalı, üşüyen ellerimi. Kendine çektiğinde yerimden yavaşça kalktım. Eli tülbendimin üzerinde dolandı. Ensemde duraksadı ve kendine çekti. Alnı, alnıma yaslandı.
"Seni seviyorum" demişti.
Her şeye rağmen bir damla kirpiklerimden süzüldü. Sevgi emek isterdi, sabır isterdi. Sevgi, acıya rağmen dik durmaktı. Tıpkı bizim ulaştığımız zafer gibi. Acı her an ensende bitecek bir nefesti. Ölüm gibiydi. Yaşadığın sürece bize sunalı bilmeden yaşamaktı. Gözlerim kapalı şükrettim. Karma karışık benliğim, nefesime dolanan adamda denkleme tam uydurmuştu. Bizim ki derme çatma bir kavgaydı. Bizim ki yeniden yaşamak yeniden ölmek gibiydi.

YOU ARE READING
OLMAZSA OLMAZIMSIN "Hicran-ı Layezali"
RomanceKader baştan çizmişti hayatlarını. Bütün roller dağıtılmış, her ayrıntı düşünülmüştü. Yağmurlu bir günde karşılaşmışlardı. İkisi de sinirli ikisi de birbirinden öfkeliydi.Yavuz tesadüf diye düşünürken Esra tevafuk diye içinden geçirmişti. Bu kadar z...