"Kayıp"

37.3K 2.6K 88
                                    

Kayıp olan hislerde bağlanmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kayıp olan hislerde bağlanmıştım. Kayıptı, bilinmez. Anlam yükleyemediğim, belirsizlik. Dinginleşmeyen, gönlüm gibi. Gözlerimin dokunduğu yerde bedenini saran adlandıramadığım duygular. Karşımdaki adam nasıl bu kadar yakışıklı olabilirdi, sorusuyla harmandım. Bir de yetmez gibi gülünce kısılan gözleri, Allah'ım baktıkça doymuyor insan ya. Yutkunarak, bakışlarımı kaçırdım.

Geleceğini dair ihtimalim dahi yok iken şimdi ise karşımda görmenin şaşkınlığını yaşamıştım. Üstüne adlandıramadığım, bir mutluluk duygusu kat be kat ekleniyordu. Gözlerini gözlerinden çekmek istemiyordum. Rabia'nın da kolumu dürtmesiyle Yavuz'un etkisinden istemeyerekde olsa sıyrılıp, Rabia'ya yöneldim.

"Esra hani enişte gelmeyecekti,"  Yüzüne kocaman bir sırıtış yer ettiğinde, munzur sırıtışının altında kim bilir neler geçiriyordu.

"Gelmeyecekti zaten," dedim. Sitemle, kırıntı kadar da olsa mutluluk vardı sesimde. Gelmesinin bile ihtimal verememişken karşımda gördüğümde yer edinen mutluluk saçma geliyordu.

"Karşımızdaki hayal ürünü mü?" Kahkahası boş sokak arasında yankılandığında eliyle dudaklarını kapatıp, gülümsemisine karşı sinirle yüzüne bakarak, pişkin haline dayanamadan çimdikledim. "Rabia tuhaf tuhaf konuşma, hadi gidelim," yürümesi için kolunu çekiştirirken, harekete geçmesi için uyarı da bulundum.

"Aman be..."

Koluna girip çekiştirerek, Yavuz'un yanından geçip gitmeyi planlarken Yavuz ise önüme geçmesiyle yolumuzu kesti. Kolunda ki saate bakıp imali bir bakış attı.

"15 dakikadır sizi bekliyorum."

"Bekle diyen mi oldu" dedim tek kaşımı kaldırarak, sol tarafından geçmeyi planlarken kolumdan tutup geri çekti. "Nereye? Arabaya, bin." Dedi.

"Biz kendimiz gideriz. Sana yüklük olmasın. Ayrıca senin işlerin vardır." Sitemle dökülmüştü kelimeler. Derin bir solugun ardında sabır diye mırıldandığını duydum.

" Esra arıza çıkarma,"  sakallarını sıvazladı. Telefon konuşmasında dile getirdiklerinden sonra "Sabır" dilemesi de oldukça saçma gelmişti. "Arıza filan çıkardığım yok." Ayarlayamadığım sinirli ses tonuyla konuşmuştum. Daha çok sitemim vardı.  Esma bir bana bir de Yavuza bakıp homurdandı. "Esra hadi sene kızım, geç kalıyoruz. Biniyor muyuz, binmiyor muyuz," isyan etmişti.

"Bence de Esra geç kalacaksınız," pişkin pişkin sırıttı. Bir şey söylemeden mağlubiyetle arka kapıyı açacağım sırada kaşlarını çattı. Ne bekliyordum ki?.

"Esra" dedi uyarıcı bir ses tonuyla. Bu ses tonu sonunda gerçekten kötü bir şey çıkabilirdi. Öfke problemi olan biriydi.
Sinirle nefes alıp ön kapıyı açıp koltuğa oturdum. Ağzı kulaklarında sırıtarak Rabia, "Enişte ya, zamanlaman harika."

"Öyledir baldız," Gülümsedi. Ardından Rabia keyifli bir gülüş attı. Sinirle yüzümü buruşturdum. "Ne ara bu kadar samimi oldunuz." Diye çemkirdim. Ne gerek var, enişte, baldız diyaloğuna.

OLMAZSA OLMAZIMSIN "Hicran-ı Layezali"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin