"Hicran-ı Layezali"

10.7K 697 266
                                    

Sizin için 2 şarkı bırakıyorum. Diğeri de multimedya da :)BOL YORUM İSTERİM

 Diğeri de multimedya da :)BOL YORUM İSTERİM

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

15.Mart.2018🌹

(Mü'minlerden) hiç kimse yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (hangi nimet ve lutufların) gizlenip-saklandığını bilemez.
(32-Secde 17)

Bahar gelse, çiçekler açsa ruhumun tümseklerin de. Üşüyen bedenimi ısıtan bir güneş doğsa...Bahara açılsa gönlüm...

Nefsimin kapıları sonsuzluğa açarken, sukutum, kapı dışarı atılmış yetim misali isyan bayrağına hüküm veriyordu. Üşüyorum. Önce bedenime sonra ruhuma işliyor, acı soğuk. Soğuk zehrini salıyor beynim, zihnim, inançlarım buz tutmuştu. Benliğim, üşüyor. Satır satır kazınan umutlarım üşüyor.

Hayatın zehirli soğuğu fikrimi buz tutturmuştu. "Neden ben" sorusu koca bir kitle ile kaplıyor, beynimin karamsarlığa çekilen yapbozu. Düşünce yanlış, fikir her şeyden fazla yanlış olandı. Belki de bu benim için öne sürülen bir acıydı. Fikrimi buna iten benliğim, körükleyen nefsim. İnsanoğlunun en büyük acizliği de bu değil miydi? Şehvete bulunan, nefis.

Acı kapı tıklamadan nefis, hoşgörü ile buyur etmez miydi? Bu da benim ayıbımdı. Nefis hep en aç olandı. Aç olanı doyurmakla hastalık noktasına iteleyen en büyük suçlu ise bendim. Peki ya inançlarım? Buna iteleyen ben, şimdi isyan bayrağına el uzatmak için nöbette idim. Zayıflatılan inançlarıma örttüğüm toprak en dibe çekmişti. "Korkunun korkuyu çektiği gibi, isyan nefsi kabartacak olandı. Yol yanlış, fikir zehirli...

Bu yüzdendi korkularım, korkaklığım.

Duyduğum sözler girdap kapısını açmıştı. Karışmış benliğim, buz tutmuş bedenim. Soludum, durakladım. Bakışlarım titrekçe duracak durak aradı. Taradı, baktı, gördü ve sustu.

"Bebeğinizin solunum indeksini durdu.

İçimden akan ılık bir şey ruhuma yapışıp dibe çökmüştü. Söylediği sözler anlamsızlığa kelepçe tutarken enlerde enkaz bırakmıştı.

"Bu ne demek?" dedi Yavuz, sesinin her bir tonunda öfkesi dem vurmuştu. Bakışlarında salgınlaşan çekim biraz sonrası için iyi haberler vermiyordu. Derince soluduğum havayı duyduğum sözler ile beynime koca bir darbe inmişti. Sırtımdan aşağı akan soğuk terin nemini, göğsümü yakıp geçerek, yüreğime eşlik ederken kendimden bir haberdar, söylediği sözler acı dolu matemin de yankılanmıştı.

"Kızınızı kaybettik,"

Titrekçe söylenen sözleri algılamaya çalışırken dudaklarına kaymıştı gözlerim. Söylediği hiç bir sözü anlamamanın yanında kelimelerin ne ifade ettiğini bile anlamıyordum. Etrafta kayıpça dolanan gözlerim, söylenen sözlerin yalandan ibaret olduğunu söyleyecek bir yalancı aramıştı. Gözlerimi kapattığımda koca bir damla süzülmüştü. "Kızınızı kaybettik" sözleri acı bir sesle mutluluğumuza, mutsuzluk getiren bir sesle çarpa çarpa vaveyla ediyordu. Kulağıma ilişen birbirine karışmış ses arasında herkesten uzağa çekilip kendimle münakaşa içerisine girmiştim. Ruhumun sürüklediği girdap ters tepip gülme isteği olarak yüzüme yerleşmişti. Kahkahalarım acı dolu bedenimde ruhsuzca dolaşıyordu.

OLMAZSA OLMAZIMSIN "Hicran-ı Layezali"Where stories live. Discover now