45.bölüm
~
Anneyim ben, Derin'in annesiyim...~
Koskoca bir hafta geçti. Fırat'ı en son gördüğüm o geceden sonra bir daha görmedim. Telefonlarıma cevap vermedi, mesajlarıma dönmedi. Şimdi koltuğumda oturmuş yağan yağmuru izlerken kahvemi yudumluyordum. Bir haftadır hava hep pusluydu, bir bu akşam yağmıştı yağmur ve hâlâ usul usul yağıyordu. Telefonumu tekrar kulağıma koydum belki açar diye ama yine uzun uzun çaldı, yine açılmadı. Böyle yaptığı zamanlar kendimi sorguluyordum. Yanlış bir şey mi söylemiştim? Tekrar mesaj yazmaya başladım...
Gönderilen ;Fırat
Yağmur yağıyor buraya. Sen ıslanmayı seversin, ben izlemeyi. Bugün ıslanmak istiyor canım ama hasta olmaktan korkuyorum...
Belki bir umut dönerdi işte. Anında gelen cevapla yerimde kıpırdandım.
Gönderen ;Fırat
Bu gece benimde canım sadece yağmuru izlemek istiyor, ıslanmak istemeyecek kadar üşengeçlik var üzerimde.
Neden duygulandım ki şimdi. Tam iyileşmemiştim ve Fırat'ın elinden bir çorba daha içmediğim içindi belki de. Bir hafta sonra mesajıma dönmüştü. Hep böyle oluyordu, ne zaman bu son desem, pes etsem Fırat bana öyle bir inanç aşılıyordu ki, ona tutunup ayağa kalktım hep. O dostluğuyla bana güç veriyordu, uzaklaşınca hata yapmaktan korkuyordum.
Gönderilen ;Fırat
Seni çok merak ettim, nasılsın, neden telefonlarıma çıkmıyorsun?
Zaten ona haddimi aşacak sorular soramıyordum. En fazla bu kadardı. Onu çok iyi tanıyor olsaydım, belki de ne yaptığını, nerde olduğunu sorardım. Ne kadar tanımamı istiyorsa o kadar tanıyordum.
Gönderen ;Fırat
İşlerim var, kendine dikkat et...
Bu kadar. Fırat'ı tanımak, tanımaktadır çoğu zaman. Üstelemedim, yerimden kalkıp odama çıktım. Yatağa uzandığım anda Derin gözlerini ovarak odama girdi.
"Anne, seninle uyuyabilir miyim?"
"Elbette papatyam, gel." Yanıma gelip yine kolumun altına sindi. Bazen böyle kaçıyordu uykusu, benimle uyumayı çok küçükken sevmişti zaten. Yanında çocuğuna yeri yoksa insanın bu dünyanın neresinde yeri olabilirdi. Hem onu koklayınca huzuru iliklerime kadar hissediyordum. Yalnızlık hissini üzerimden kaldırıyordu kızım bilmeden. Anneyim ben, Derin'in annesiyim...
Sabah kalkıp annemlere geçtik. Evde çok sıkılmıştım. Tatil olduğu için Derin annemle piyano çalıyordu, İlay dışarıya çıkmıştı. Çağlar akşam üzeri uğrayacaktı. Elimde mıh gibi tuttuğum telefonum çalınca bir hevesle ekrana baktım ama arayan Elif'ti.
"Elif."
"Naz, bu akşam kulübe gidelim mi?"
"Olur."
"Harika, orda buluşuruz."
Biraz kafa dağıtmak güzel olurdu doğrusu. Derin ve annemin yanına gidip kızımın küçük parmaklarıyla piyanonun tuşlarına basarak çıkardığı sesi hayranlıkla dinledim. Epey öğrenmişti. Bittiğinde alkışladım kızımı.
"Şahane çaldın papatyam. "Annemle biz koltuğa geçerken Derin yukarıya çıktı.
" Anne "dedim ona dönük otururken.
