36.BÖLÜM -EMİR'7'

20.6K 1K 44
                                    

36.bölüm - emir '7'

~
Bu uzaklara giden bir yolculuk ama geri dönüşü mümkünsüz. Gün doğmaz bu gece, kızımı özlüyorum.

~

An gelir yaşadığın her şey anlam kazanır. Sen hayatına yön verirken kader sana bambaşka bir yol çizmiştir. Bazen 'keşke' dersin ama artık her şey için çok geç olmuştur. Anın kıymetini anladığında ise bir yanın boşluktur. Solunda ki acıya aşkı eklersen bir çıkmazda yapayalnızsındır.

Çocuklarla konuşurken gözüm kapıda Naz'ın geri gelmesini bekliyordum. İçimde tuhaf bir sıkıntı yer edindiğinde Naz'a bakmak için yanlarından ayrıldım. Lavaboya dönen adımlarımla bomboş bir koridor karşıladı beni. Daha fazla oyalanmadan lavabonun önüne geldim. Kapıyı tıklattım içeriden bazı sesler geliyordu. Kapıdan başını uzatan yabancı bir kadına baktım.

"Eşimi bekliyorum da, söyler misiniz?"

"Tabi, adı ne?"

"Naz, Naz Sayar." Kadın başını sallayıp içeriye girdi. Beklerken volta atmaya başladım. Niye bu kadar uzun sürmüştü. Kapı tekrar açıldığında hemen durdum ama az önceki kadın tekrar başını uzattı.

"Burada öyle biri yok beyefendi."

"Emin misiniz?" derken nefesim göğüs kafesimi acıttı. Salona dönmüş olsa görürdüm.

"Evet, zaten içeride ben ve arkadaşlarım var." Başımı salladım. Salona dönmeye başladım, belki de gözümden kaçmıştı. Hızla İlay'ın yanına vardım.

"İlay, Naz nerde?"

"Bilmiyorum abi, lavaboda değil mi?" Başımı olumsuz yönde salladım. Bu sırada gözlerimi salonun her karışında gezdirmeye başladım. Elif'i buldu gözlerim etrafına bakındım yok. Emre başka bir köşede birileriyle konuşuyordu onun etrafında da yoktu.

"İlay sen tekrar lavaboya bak, bende dışarıya bakacağım." İlay hemen hareket ettiğinde dışarıya çıkamaya başladım. Kalbim sıkışıyordu, soğuk soğuk terlemeye başlamıştım. Adımlarımı hızlı atmaya çalıştıkça bir şey beni aşağıya çekiyor gibiydi. Kravatımı gevşetip nefes almaya çalıştım ama göğsüm daralıyor, nefesim kesiliyordu. Açık havaya çıktım. Kalabalığın arasında aradım karımı yoktu.

"Naz" dedim, bir kaç kişi bana döndü, boş gözlerle baktım. Onu göremiyordum. Neredeydi?

"Abi" hemen İlay'a döndüm. "Yok" demesiyle içimde ki sıkıntı çığ gibi büyüdü. Bu duyguyu biliyordum, kahretsin ki aşinası olduğum bu duyguya ilk defa itiraz ediyordum. Hayır o gitmiş olamazdı. Gücümün tükendiği yerde sendeledim. İlay koluma girdi ama başım dönüyordu. Belki de boşuna sıkılıyordum, bir yerden çıkacaktı, çıkmalıydı.

"Abi iyi misin? Yardım edin." İlay'ın sesleri kulağıma uzak gelirken bir perde indi gözüme. Dizlerimin bağı çözüldüğünde düştüm, nereye düştüm, neredeyim, nereye gidiyorum bilmiyorum. Ben galiba gidiyorum. Bu kadar erken mi? Oysa daha kızıma doyamadım. Naz'a anlatamadım. Onu hayata bağlayacak bir söz veremedim. Naz yok mu? Gelmiyor mu? Ben ölüyorum, nerede karım? Hiç bir şey sonsuz dek kalmıyor, bu da benim yakama yapışan adi bir lanet.

*

Gözlerimi açamıyordum, sesler duyuyorum ama boğuk geliyor. Zorluyorum kendimi, Naz'ın sesine ihtiyacım var.

"Biliyorum doktor bey ama hiç mi umut yok." Annem yine biçare, yine ısrarcı. Kabullenmiyor

"Aydan hanım size bunun olacağını söyledim. Kalbi daha fazla dayanmaz. Sabaha çıkar mı bilemem ama kedinizi hazırlayın."

SARDUNYA (2018)Where stories live. Discover now