BÖLÜM-69 SAVAŞ ÇOKTAN BAŞLADI

949 188 221
                                    


  Media: Basil Poledouris/ Riddle Of Stell- Riders Of Domm


  "Geleceğiniz varsa göreceğiniz de var, gelin bakalım!" Dedi Evran kendi kendine. Bu kadar kalabalık bir ordu ile başa çıkmak hiç kolay olmayacaktı ama inancı sağlam temeller üzerindeydi. Kısa bir süre sonra destek gelecekti ayrıca. Tek yürek tek yumruk olup üstüne ineceklerdi düşmanın. O vakte kadar yalnız başınaydı ve "yalnız oyun oynamak sıkıcı olur" diye düşünürken hızı biraz olsun kesildi ordunun. Gürültü azaldığında yerini başka hareketliliğe bıraktı. Maran diyarının hainleri ötekilerin ardından geliyordu ve yine Aydilge'nin tılsımın efsunu ile oluşturduğu başka çirkin yaratıklar yarenlik ediyordu onlara. Hatta o çirkin yaratık türlerinden birinin üç beş dostu, uyku zindanında gardiyan olarak vazifelendirilmişti.

  Öyle ise arkasında bulunan dar açıklıktan gelen tıslama ve sürünme sesleri kimlere aitti? Gövdesini arkaya çevirdi kıvrılarak ve halkından oluşan sayıca çok büyük olmasa da başka bir ordu geliyordu yanına. Aralarında fısıldaşıyorlardı; "bu bir mucize!" , "sultanımız değil mi o?" , "inanamıyorum sapa sağlam burada!" , "mucize, kesinlikle mucize!"

   Meclis binasında gizlenen askerleri henüz gelmiş olamazdı ve ordu da düşman değildi. Kalabalık grubun önüne atılan bir yılan var gücü ile süründü ve Evran'a yaklaşırken bedenini büyütüp kuyruğunun üstünde dikildi. Gözleri Evran'a kenetlendi, mucizeye daha yakından şahitlik etmek üzere. Büyük siyah misketler gibi ışıldayan gözleri dolu dolu oldu ve taşan damlalar toprakla buluştu başını eğip sultanı selamladığı anda.

  "Yüceler yücesi sultanımız! Sizin varlığınıza şahitlik etmek ne büyük bahtiyarlık! Ben Çarm. Doğu kanadı ordu komutanı, Maran diyarını savunmak üzere geride bırakılmıştık. O lanet günden beri sizin aramıza dönmenizi bekleyip durdum ve tam bir pislik olan Dahak'ın bana verdiği vazifeyi avantaja dönüştürmek için çabaladım. Komutamdaki her bir mar, sabır ve gizlilik içinde sizin geleceğiniz günü bekleyerek yaşadı. Ulu vezirimizi görüp ona durumu bildirdim. Nagas'ın kaçırdığı kızı kurtarmaya gittiler komutanım ile. Ve yanlarında da Ademoğlu diyarından insanlar vardı. Vezirimiz yanınızda savaşmamız için emir verdi ve hemen geldik."

  Bekan yanında olmasa bile en ihtiyaç duyduğu an da hemde iki kanattan yetişmişti. Minnetle vezirini düşünüp şükretti.

  "Kaldır başını komutan Çarm, senin kadar cesur ve sadık bir komutanımı tanıma onurunu yaşayayım yüzüne bakarak. Savaştayız şu anda ve asla boynunu eğme!"

  Evran ve Çarm tattıkları farklı gurur ile gözleri ışıldayarak kısa süreliğine birbirlerini süzdüler. Ardından diğerleri de gelip saygı ile sultanlarını selamladılar. Çarm orduyu Evran'ın önüne siper olacak biçimde konuşlandırmaya çalışırken Evran ona mani olup en ön saftaki yerine geçti yeniden.

        **********************************************************

  Aydilge, Serpin'i en çok bu sebepten kullanıp tez zamanda enerjisini tüketmişti. Onun gücü ile oluşan fırtına sayesinde gözden kaybolup istediği yere taşınıyordu muazzam hızı ile. Tılsıma bu kez onun enerjisinden katamadığı için çok pişman olmuştu, yine de içinde kalan bir parça gücü yerinde ve zamanında kullanıp savaşın ortasında kalmaktan kurtulmuştu. Korkunç ve sayıca fazla üstün olan ordusu sayesinde Evran hükmen mağlup olmuştu onun için. Elini ne soğuğa ne sıcağa değdirmeden bitecekti bu iş. Adal döndüğünde de gidip kanını alacaktı ve eski mesut günlerine kavuşacaktı. Meclisin ana salonundaki sultan tahtına geçip oturdu, dışarıda yaşanılacaklardan duyacağı hissi düşünerek. "Ah ne kadar da zavallı...Sersem! Tek başına orada şimdi..." Salondaki sütunlarda ve duvarlarda yankılandı istekle koyverdiği kahkahaları. Adal sürünerek önüne fırladığında bile güçlükle toparladı kendini.

ŞAHMARAN'IN SIRRI-YILAN HİKAYESİWhere stories live. Discover now