Ceren yirmi beş yaşında, hayatını çevirmenlik yaparak geçiren kilolu bir kadındır.
Geçmişte yaptığı sayısız hata ve fazla kiloları yüzünden insanlarla iletişimini sıfıra indiren Ceren'in hayatı, çevirdiği yirmi dördüncü kitap olan 'Düşlerin Ötesi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
bölüm yirmi iki-final
'Bazen hayatımızda kitaplardaki gibi insanlar belirir. Bu insanlar aradığımız gibi beyaz atlı bir prens olmasa da, bizi etkilemeye yetecek kadar güzeldirler. Sonuçta biz de bal kabağına binen güzeller güzeli bir prenses değiliz.'
Genç adam kitabın son satırlarını gülümseyerek okudu ve kitabı yavaşça kapattı. Derin bir nefes alıp sevgilisine döndü. Kendisine beklentiyle bakan gözleri ne kadar da güzeldi. "Harika olmuş Ceren! Seninle gurur duyuyorum. O güzel kafanın içindeki çılgın evreni öyle güzel anlatmışsın ki, bir yazar olarak sana imrendim."
Ceren sevgilisinin sözlerine kocaman bir gülümseme ile karşılık verdi. "Abartıyorsun Kurt. Son derece amatörce."
Berat Ceren'in sevimli yüz ifadesine daha fazla dayanamadı ve genç kızı kollarının arasına aldı yavaşça. Hastaneden çıkalı epey olmuştu. Ceren iyice toparlamış ve kilo almıştı. Neredeyse eski kilosuna ulaşmıştı. Bir kitap yazmak istediğini söylemişti bir gece. Berat onun bu kararına çok sevinmişti. Bir şeyler yazmak insanın rahatlaması, mutlu olduğu bir dünya yaratması demekti.
"Hiç abartmadım henüz."
Genç çiftin gülücükleri birbirine karışırken evin zili çaldı. Berat merakla kapıya baktı ve yavaşça ayağa kalktı. Gelen arkadaşı Hikmetti. Kapıyı açıp boşta plan elini beline koyan adam arkadaşına bıkkın bakışlar gönderdi.
"Her seferinde tam zamanında gelmeyi nasıl başarıyorsun Hikmet?"
"Olağanüstü güçlerim var bilmiyor musun?" diyen Hikmet hemen içeri girdi ve, "Yenge! Sana en sevdiğin tatlıdan getirdim!" diyerek tüm ilgiyi üzerine çekti. Berat arkadaşını boğmak ve boğmamak arasında gidip gelirken, Ceren hevesle Hikmet'in uzattığı poşeti eline almıştı.
"Sen harikasın."
"Buna karşılık bir anlaşma yapmaya ne dersin?" Ceren'in kaşları yavaşça yukarı kalktı. Berat ile çok kısa bir süre için bakıştılar. "Duyduğuma göre kitap yazıyormuşsun... İlk imza gününün bizim mekanda olmasına ne dersin?"
Bu Ceren'i kahkahaya boğdu. Aynı zamanda Beratta kendisini tutamayarak gülmeye başladı. Hikmet yanlış bir şey mi söyledim acaba diye düşünürken istemeden gülümsedi.
"Kabul edildi."
Hikmet ile uzun süre konuştular. Halbuki daha dün birliktelerdi. Bu kadar konuşacak şey bulmaları garipti. Hikmet gerçekten çenesi düşük biriydi. Ama yine de Berat'ın hayatında böylesine iyi bir dosta sahip olması Ceren'i mutlu ediyordu. Hikmet akşam evden ayrılana kadar konuştukları şey kitaplardı. Ceren'in son çevirdiği kitap olan 'Düşlerin Ötesinde' çok satanlar listesine gitmişti. Aslında klasik bir tarihi romantik kitaptı. Ancak okunuyordu. Brenda ve Leo'nun aşkının okunması Ceren'i mutlu ediyordu. Bu kitap hakkında zaman zaman düşünüyordu Ceren. Gerçekten gözümüzün önünde olan aşkı göremiyor muyduk? Birinin bize olan sevgisinin boyutunu öngörebilir miydik?