Ceren yirmi beş yaşında, hayatını çevirmenlik yaparak geçiren kilolu bir kadındır.
Geçmişte yaptığı sayısız hata ve fazla kiloları yüzünden insanlarla iletişimini sıfıra indiren Ceren'in hayatı, çevirdiği yirmi dördüncü kitap olan 'Düşlerin Ötesi...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
bölüm on beş-belki ilk sen gelseydin
Genç kadın hiçbir hücresini hissetmiyordu. Parmağını dahi hareket ettirecek gücü yoktu, nasıl ayakta duruyordu bilmiyordu. Ona iki adımlık mesafede duran ve bakışlarını üstünden çekmeyen adama bakıyordu. Bir nefes çekti içine ama bu ciğerini yaktı.
Halbuki sıradan bir gündü. Kitabını biraz daha çevirmiş, Berat ile birkaç kez mesajlaşmıştı. Kapının zili eve dolunca Berat'ın geldiğini düşünmüştü hatta. Ancak gelen Tunaydı ve Ceren onu görünce çok huzursuz hissetti.
"Selam," dedi genç adam samimi ses tonuyla. Ceren sağ elini havaya kaldırdı ve "Selam," dedi gülerek. Tuna genç kadına dışarıda gezmeyi teklif edince, Ceren kabul etmişti.
O siyah motora binerken hala korkuyordu ama belli etmemişti. Yine de Tuna anlamıştı. Bunlar hep günün normal kısmına dahildi. Onun için tuhaf anlar bundan sonra başlamıştı. Tuna onu bira içtikleri kayalığa götürmüştü. "Ah burada iyi anılarım yok," dedi Ceren gözlerini kaçırarak. Vücudu utançtan ısınmıştı.
"Hadi ya. Ben burada çok eğlenmiştim," dedi Tuna. Gözlerinde eğlence parıltıları görünüyordu zaten. Hatırlayınca sa eğleniyor olmalıydı. "Hatırlatma Tuna! Rezillik!" dedi Ceren ve arkasını döndü. Telefonu o an titredi ama Ceren telefona ulaşamadan elini tutan el ile donakaldı.
Tunaya baktı hemen ve adamın diğer elini de tutmak üzere olduğunu gördü. Tuttu da. "Bence rezil bir an değildi Ceren. Çok güzel ve eğlenceli bir andı." Ceren adamın kastettiği an ile düşündüğü anın aynı olduğunu düşününce, yüzünün rengi attı. Öpüştükleri an.
Genç kadın ellerini yavaşça kendine çekti ve Tunanın elleri havada kaldı. Adam ellerine baktı, yavaşça gülümsedi. "Özür dilerim ileri gittim. Önce konuşmam gerekiyordu." Boğazını temizledi. Ceren onu baştan aşağı süzdü. Özenerek giyinmiş gibiydi ve parfümü aralarındaki mesafeye rağmen burnunu sızlatmıştı.
"Ben sana, senden hoşlandığımı söylemek istiyorum. Bıraktığım gibisin. Ve bence ilişkimizi başka bir boyuta taşıyabiliriz. O gece burada... Sen sarhoşun, hatırlamıyor olabilirsin. Ama ben isteyerek öptüm seni ve her şeyi hatırlıyorum. Bu yüzden hep seni düşünüyorum ve... kafayı yemeden önce sana anlatmak istedim."
Genç kadın bu sözler karşısında duvara toslamış gibi hissetti. Aklından geçen ilk şey kitaptaki gibi oldu. Her şey kitaptaki gibi ilerliyordu. Önce Leonard itiraf etmişti şimdi Leo.
Ve kitaba göre giderse Leonard onu aldatacaktı...
Bakışlarını yere indirerek iki derin nefes aldı Ceren. Tunanın saf duygularına ihanet ettiğini düşündü. O duygularını söylerken Berat'ı düşünüyordu. Vücudu kaskatıydı. Onun bu halini anlayan Tuna genç kadının yüzüne dokundu.
"Ceren iyi misin? Bembeyaz oldun. Otur."
Ceren gri bir kayanın üzerine alelacele oturdu. Elleri artık titriyordu. Nedeni gerçekten Berat için duyduğu korku muydu? Tuna için duyduğu heyecan mı? Tunaya karşı heyecan duyuyor muydu ki?