***Bölüm müziği; Ahmet Kaya/ Arka Mahalle (lütfen dinleyerek okuyun :") Medyada ekran beyaz olarak görünüyor. Üzerine tıklarsanız müzik açılacaktır)
Bol yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar...
* * *
"Ahmet Kaya'nın, Bir Kez Olsun Yüzünü Güldüremedim Dediği Yerdeyim..."
Hayatımızda her daim kazandığımız bir şey olurdu. Biz farkında olmasak da bir eş, bir dost, bir arkadaş yahut bir kardeş. Belki bir zamanlar aldığımız manevi değeri yüksek bir hediye. Hiç biri olmasa bile zihnimizin gizli köşesinde saklı bir geçmiş. Bazen hüzünlendiren, bazen de mutlu eden, yahut nefrete sardıran. Yine de buna rağmen bizim kazandığımız mutlak bir şey vardı. Olmalıydı. Düşünüp hatırlamamız gerektiren, dokunup huzur hissettiren. Ve o kazanmışlığı bizden söküp alacak bir güç olamazdı. Bu vicdana sığar mıydı?
"Bunu, yapabileceğine emin misin?"
Tek bir soru. Gerisinde kalan belirsizliğin içinde eğik bir suskunluk. Saatlerdir elindeki CD'ye bakarak oturduğu koltukta kıpırdamayan adamın sessizliği, içinde kopan fırtınadan ibaret olduğunu biliyordum. Susmasın, konuşsun, bir şeyler desin istiyorken, yapabileceğim tek şey yanına oturarak beklemek oluyordu.
Gözlerinin kızarıklığına her baktığımda benim de gözlerimin dolup, akmak için an kollaması ve canının yandığını bile bile çaresizlik içinde kalmak çok zordu. Elini tutmak istiyordum. Elini tutmak ve yanında olduğumu belirtmek istiyordum. Ruhuma kadar kasılıp kalmış gibiydim. Elindeki CD'nin içinde ne olduğunu bilmeden sadece tahmin yürüterek zihnime işkence çektiren düşüncelerle ona karşı bir adım atamıyordum.
Aslında korkuyorum. Ömür denilen kızın sebebi kan bağımdan olan bir adamken, beni terslemesinden korkuyordum. Çünkü biliyorum. Kalbim dayanmaz bu acıya.
"Yapmak zorundayım..." Sesi düşünceli ve kısıktı. Ne göreceğinin korkusu vardı içinde. İzlemek istemiyordu ama mecbur hissediyordu kendini. Sonuçta kuzenine ne olduğunu öğrenmek vardı işin ucunda, öyle değil mi?
Bir şey diyemedim. Ne konuşup, 'yanındayım,' diye bildim. Ne de ona yaklaşıp dokunabildim. Birazdan belki de bir kaos gerçekleşecek ve bu benimseyip sevdiğim adamdan kopacaktım. Ne olacağını bilemeyiz ki? Bana kalan yine ve yine acımı içime gömüp kalmak olurdu muhtemelen. Böyle bir acıydı benimkisi. Biz ne kadar toparlansak da mutlaka birileri dağıtmayı başaracaktı. Biriktirdiğimiz her bir yaranın üzerine toprak örtsek de birileri o toprağı deşecek ve acımızı ortaya serecekti. Tıpkı şu anda olduğu gibi.
Miraç sesli bir nefes alarak yerinden kalktı ve televizyon ünitesine doğru ilerledi. Attığı adımların ağırlığı altında ezildiğini görmek o kadar can yakıyordu ki, onun acısını içimde yaşıyordum. Eğilerek diz çöktüğü yerde Dvd'yi çalıştırdı ve içine yerleştirdiği CD ile son bir düğmeye basmasıyla doğrularak kumandayı eline aldı ve gelip tekrar yanıma oturdu. Titreyen ellerim yumruk şeklini aldı o an, onun tenine dokunamadığımdan.
Gözlerim her hareketini izlerken dişlerini sıktığını görebiliyordum. Bana bir an bile bakmıyordu. Gözlerini hala kapalı olan televizyona dikmişken, başını hafifçe iki yana salladı. Aklında cirit atan, onu rahatsız eden düşüncelerin her birinin ipini koparmak istiyordum. Henüz birkaç saat önce paketten çıkan CD'yi görmesiyle dağılan adamın şimdi videoyu izleyerek ne kadar yıkılacağını seyretmek işkence gibi geliyordu. Sevdiğin adamın gözlerinin önünde acı çekmesine karşın elinden bir şey gelmemesi kadar kötü, acı verici bir şey olamazdı. En sonunda kumandanın bir düğmesine basarak televizyon ekranının canlanmasını sağladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-I Esaret - Benimsin
Genel KurguEğer bu hikayeyi Wattpad harici bir platformda okuyorsan, kötü amaçlı yazılım riskinde olabilirsin. Eğer bu hikayeyi orjinal halinde ve güvenli bir şekilde okumak istiyorsan lütfen Wattpad'deki @Kismasallari isimli profilimden oku. Teşekkür ederim. ...