12.BÖLÜM

157K 6.2K 779
                                    

Ahını aldığın kalbimden kork, çünkü o kendine yapılanları affetmez...

"Şştt... Rahat dur!"

Duyduğum ses tüm duygularımı deprem misali yıktı. Bu ses onun olamazdı değil mi? Bu olamazdı.
Kendisi bu yaşananların sebebiyken ve bunca olan olaylardan sonra buraya gelebiliyorken, boğazıma bıçak dayama cesaretini gösterebilecek kabiliyetteydi.

Bu nasıl olabilirdi? O kadar adam varken nasıl içeri girebiliyordu. Hem de Miraç onu ararken, buraya kadar gelebiliyordu.

İri el dudaklarımdan yavaşça ayrılırken, "Baba?" diye fısıldadım. Sesim daha çok emin olmak ister gibiydi. Hala şaşkınca ne olduğunu çözmeye çalışırken, zihnimin haykıran sesini duymazdan geliyordum.

Vucudumu serbest bırakan ellerle birlikte boynumda ki metal soğuklukta uzaklaştı. Özgür kalan bedenim yavaşça arkama doğru çevrilirken gözlerimi sımsıkı kapatarak bir soluk çektim çiğerlerime ve tekrar açtım göz kapaklarımı. Arkamı döndüğümde ise tahmin ettiğim beden karşımda duruyordu.

"Benim, kızım." diyerek elini uzattı bana doğru. "Hadi çabuk ol. Gidelim buradan."

Söylediklerine karşın inanamazca ona baktım. Benimle dalga mı geçiyordu? Beni, Miraç'a satan kendisi olmasına rağmen şimdi gelmiş gidelim diyordu. Bunca yaşananlardan sonra şimdi mi geliyordu? Beni kurtarmak için geç olmamış mıydı? Ben kendimi onun yüzünden Miraç'a feda etmişken, onca şeyden sonra gelmesi çok geç olmamış mıydı?

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun baba?" Başımı iki yana sallayarak dolan gözlerimi kırpıştırdım. Hala şaşkın ve bir o kadar sinirliydim.

"Beni kumar borcuna karşılık sattın, şimdiye kadar gelip kurtarmadın. Miraç bana istemediğim şeyler yaptırırken neredeydin? Ben baba diyerek sızlarken neredeydin? Ve en önemlisi... Sen gerçekten benim babam mısın?"

"Kızım..." Diyerek bana doğru bir adım attı ve konuşmasına devam etti. O an farkettim topalladığını. Miraç'ın izi hâlâ tazeydi onda. O gün Miraç'a nasıl karşı çıktığım geldi aklıma.

Hayatta hiç birşey beklediğimiz gibi olmuyordu. Önce ki hayatımda böyle şeyler yaşayacağımı söyleselerdi gülüp geçerdim. Ancak hayat öyle bir oyun oynuyordu ki sana, daha sen ne olduğunu bilemezken ikinci bir darbeyle savruluyordun. Sonrası ise senden ayağa kalkmanı istiyordu. Böyle büyük bir darbeden sonra nasıl ayağa kalkabilirdin ki?

"Bak sana herşeyi anlatacağım. Benimle gel şimdi. Gittiğimiz yerde ne sorarsan cevaplayacağım, söz veriyorum. Lütfen gel kızım, gidelim buralardan."

Ne yapmam gerektiğini bilmeyerek gözlerimi salonda dolaştırdım. Belki de gitmeliydim. Beni bu eve bağlayan hiç birşey yokken, gitmemek anlamsız olurdu değil mi? Babamdan neler olduğunu öğrendikten sonrada kaçıp giderdim buralardan, tek başıma. Peki ya Miraç? O gittiğimi duyduğunda ne yapacaktı?

Peki bu benim ne kadar umrumdaydı?

Ne yaparsa yapsın umrumda olmamalıydı. Benim babamla gitmem en doğrusuydu. Evet, en doğrusu buydu.

"Tamam gidelim." Diyerek babama doğru adımlarımı yönlendirdim.

Gülümseyerek elime sardığı iri parmaklarıyla beni çekiştirdi. Gözlerim bir an babamın elime sardırdığı parmaklarına kayarken, adımlarına uyum sağlamak için zorlanıyordum. Parmakları eskisi gibi güven vermiyordu. Soğuktu tüm hisler, bedenim ayrı titrerken ruhum buz kesmişti. Mutfağa girip, bahçeye çıkmadan boydan cam kapının yerlere kadar uzanan beyaz tül perdesini araladı.

Aşk-I Esaret - BenimsinWhere stories live. Discover now