Bedenime ağır gelen bir kalbim var benim, çok acıtıyor. Taşımam da yardım et...
Şuan bulunduğum durumun tarifsizliğine yansıyan talihsizliğime, bir utanma duygusu yerleşti. Yanaklarıma hücum eden kanın dolaşım hızına tezat boğazıma dizilen sucuk ve yumurta, kaplumbağa yavaşlığına taş çıkararak, miğdeme iniyordu.
Masada ki bedenlerin tüm odak noktası olmak rahatsız hissettirirken, elimi suya atarak bir yudum aldım ve tekrar yerine bıraktım. Gerginlikle kasılan bedenim önümdeki şahane yemeği yememi engelliyordu.
Kenan amca dudaklarında bir kıvrılmayla bakarken ona zıt bir çift koyu gözler donuk bakışlarla beni izliyordu. Neden bana bakıyorlardı ki? Derin bir soluk bahşettiğim ciğerlerimin ardından pes ederek, dudaklarımı araladım. Ancak, tam konuşacakken başka bir ses tüm odaklığı kırıp dökmüştü.
"Bu koku ne böyle?!"
Odaya damlayan Yeşim'e kısılmış gözlerimle bir bakış atarak, tekrar önüme döndüm. Çok geçikmişti zaten. Benden önce masa da olması gerekirken geç gelmişti.
"Sucuklu yumurta."dedim umursamazca omuz silkerek.
"Yer misin?"Tabi ki sevmediğini biliyordum ama bunu bilmek, içimde kıpırtılar oluşturmasını sağlıyordu. Sırf sevmediğini bile bile yaptırmıştım bunu. Ve tabi kendim sevdiğim için de yapmıştım. Lakin ilk defa bu kadar ısrarcı davranmıştım.
"Kim yaptı bunu?!"dediğinde çatalımı sucuğa batırmaktan vaz geçerek ona döndüm. Safiye teyzeleri karıştırmamam gerekiyordu. Yoksa benim yüzümden işlerinden olabilirdiler. Her ne kadar ısrar etsem de izin vermeyerek, Safiye teyze yapmıştı bunu.
"Bağırmayı keser misin?" Kaşlarımı çatarak hiç bir şeyden haberim yokmuş gibi yaptım. Ancak içimden bastırdığım gülme hissiyle büyük savaşlar veriyordum.
"Canım istedi, ben de yaptım. Neden böyle bir tepki verdiğini anlamıyorum." Masum çıkardığım sesimle anlamazca ona bakarken buruşmuş, iğrenir yûzüne tezat gözlerinde batlayan sinirle bana bakmaya başladı.
Bunu istiyordum işte."Yeşim sucuk ve yumurtadan nefret ediyor. O yüzden tepkisi..."
Kenan amca ortalığa el atarak sesini duyurduğunda, Yeşim öğürür gibi bir ses çıkararak, hızla odanın kapısından çıktı ve gözden kayboldu. Sanırım miğdesini boşaltmaya gitmişti. Alt dudağımı gerginlikle dişlerken gözlerimi kırpıştırdım.
"Bilmiyordum."diye mırıldandım önümdeki sucuk ve yumurtaya gözlerimi indirirken.
"Yaptın artık, hadi ye soğutmadan. Canın istemiş, yiyeceksin tabi."
İmâ sezdiğim cümlenin altında yatan anlamlara zihnimin masasında göz atarken, ne demek istediğini anlamayarak Kenan amcaya baktım. Ancak o, Miraç'a diktiği gözleriyle birşeyler söylemek ister gibiydi.
Miraç ise suskun dudaklarına eşlik, donuk bakışlarını üzerimden ayırmıyordu. Farklı gibiydi. Sanki içimden geçenleri okumak ister gibi diktiği koyu gözleri, benim kahvelerimi tarıyordu.
Umursamayarak elime çatalı tekrar aldım ve yemeğime odaklandım. Dakikalar sonra biten kahvaltının ardından masayı toplamalarına yardım ederek, mutfaktaki masaya tekrar kurulmuştum.
Tüm bedenler başka yönlere dağılırken, benim herzamanki yerim, mutfakta çökmüş durumda boş bakışlarla ortalığı süzüyordum. Yapacak başka bir işim yoktu ki. Şimdi eski hayatım olsaydı iş yerinde masaları temizliyor ya da ordan oraya koşturarak servis yapıyor olacaktım. Belki yorgunluktan ölecek duruma gelecektim ama burada bilmediğim bir hayatı yaşamamdan çok daha iyidi. Dilâ'yı çok özlediğim kadar, eski hayatımıda özlemiştim.

YOU ARE READING
Aşk-I Esaret - Benimsin
General FictionEğer bu hikayeyi Wattpad harici bir platformda okuyorsan, kötü amaçlı yazılım riskinde olabilirsin. Eğer bu hikayeyi orjinal halinde ve güvenli bir şekilde okumak istiyorsan lütfen Wattpad'deki @Kismasallari isimli profilimden oku. Teşekkür ederim. ...