Bazı adamlar, incitmeden sevemezdi.
Kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarında.
Bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi.
...
"Sanırım haklısın Akasya ileride pişman olmak istemiyorum. Esat'la görüşeceğim." Lizge'nin dediklerini algılamam biraz sürdü.
Reddedeceğine o kadar inanmıştım ki kabul etmesi şaşırttı beni. Sonunda konuşmayı akıl ettim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Canım benim çok sevindim. Hakkında hayırlısı olsun." Lizge derin bir nefes aldı.
"Ama bir şartım var." Kaşlarımı çattım.
Ne isteyebilir ki?
"Neymiş?"
"Yalnız görüşmem. Sen ile Baran da gelecek."
"Ben bir Baran'la konuşayım ona göre hallederiz."
"Tamam o zaman ben Yağmur sultana yardıma gidiyorum. Abinler kahvaltıya gelecekmiş. Sende Baran'la konuşup gelirsin." Deyip odadan çıkan arkadaşımın arkasından baktım.
Umarım iyi şeyler olur. İnşallah Esat dediklerinde ciddidir.
Yataktan kalkıp banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Odama döndüğümde üzerimi değiştirip yatağımı topladığımda işim bitmişti. Telefonumu elime aldım ve gelen mesajlara açıp baktım.
Adamım: Tamam güzelim. Bende yorgunum yatacağım şimdi. İyi geceler seni seviyorum.
Adamım: Günaydın boncuğum. Bu adamın sadece mesajlarını bile okurken kalbimin bu denli hızlı atması adil mi?
Mesaj atmak yerine aramayı tercih ettim. Birkaç çalıştan sonra telefon açıldı.
"Efendim boncuğum."
"Günaydın sevgilim."
"Günaydın güzelim. Yeni mi uyandın?"
"Yeni uyandım hem de ne uyanma. Lizge'nin üstüme atlamasıyla başladım güne." Anlatırken bir yandan da gülüyordum.
"Söyle o Lizge'ye sevgilimden uzak dursun."
"Yaaa Baran."
"Ne kızım? Kız da olsa kıskanırım ben." Ama sen çok tatlısın.
"Bakıyorum sabah sabah minnaklığın üstünde sevgilim."
"Akasya yavrum minnak ne. Benim gibi bir adama bunu derken hiç utanmıyor musun?" Kahkaha attım.
"Neden sevgilim? Bence sen gayet minnak bir sevgilisin."
"Güzelim eğer yanına gelirsem sana minnağı gösteririm."