2 Gün Sonra
Berke boşanma evraklarını hazırlayıp bana baktı ''Sen mi vermek istersen eve mi postalayalım?'' tabiki ben vericem be, bu zevki postacıya bırakmam. ''Ben veririm canım ya ne gerek var postaya hem ben postada koyarım ona'' gülümseyip evrakları bir dosyaya koyup bana uzattı. ''Azad'la Eylül beraber kalıyor ya Azad Miran'a uurmuştur Eylül'de kaldığımı'' dedim limonlu ice tea içerken. ''Bak beni yanlış anlama ama bende kalabilirsin, yani şu boşanma işleri bitip kendi ayakların üstünde durana kadar hem ben erkek arkadaşlarımdan birinde kalırım'' Miran duyarsa seni ne yapar biliyor musun tatlışım? Aman Miran'a ne be, boşanma davası açtım herife hala Miran ne der diye düşünüyorum. Salağım olum ben valla salağım. ''Eşyalarımı bir toplayayım da bakarız'' dedim ve kalktım. Ee daha surat ifadesini görmem gereken bir Miran var.
Bavulumu toplayıp topuklu ayakkabılarımı da aldıktan sonra Berke'yi aradım. ''Efendim?'' ''Ya benim bavullar baya oldu sen gelip alır mısın beni?'' arabasının arkası baya geniş olduğundan mutlaka sığardı. ''Tamam geliyorum 1 saat içinde'' makyaj malzemelerimi toplarken yarımsaat geçmişti zaten. Kapı sesini duyunca bavulların çoğunu aşağı indirmiştim. Kalanları da alıp indim. Miran bana tuhaf bakıyordu. ''Lara'' dedi. Aldırmadan yanından geçtim ve bavulları bırakıp portmantodaki çantamı aldım. ''Konuş benimle nolur, bak tamam biliyorum öküzün önde gideniyim ama doktor öyle söyleyince kafam karıştı'' çantamın içinden dosyayı çıkardığımda zil çaldı kapıyı açınca Berke içerigirip bavullarımı aldı. Miran şaşkına dönmüştü. ''Seni kadınla yatakta gördüğüm halde sana inandım Miran, eğer karşılığı buysa kusura bakma ben yokum'' dosyayı eline tutuşturduğumda Berke diğer bavulları almış ve çıkmıştı, kalan bavulu ve çantamı alıp evden çıkarken Miran kolumu tuttu ve beni durdurdu. ''Bu it için mi bırakıyorsun beni?'' af buyur? Bardağı taşıran son damlaydı bu. Hadi ama hem bana inanma hemde bana kaşar olduğumu ima et. Bavulu bırakıp suratına bir tokat attım. Bir elim incinmiş olabilir ama diğeri hala sağlam Miran bey! elini yanağına götürür götürmez bavulumu alıp arabaya ilerledim. Pislik. Bana ne ima etmişti o ya. Hıyar. Öküz. İçinden say Lara, içinden say. Berke elimdeki bavulu alıp arabaya koydu ve bagajı kapattı. Miran Berke'nin üzerine yürüyüp yakasına yapıştı ve kafa attı. Oha! Çüş! Yuh! Berke durur mu? Cık cık, tabiki durmaz. Hemen toparlanıp Miran'a yumruk attı. Resmen kavga ediyorlardı. Aralarına girip onları durdurdum. Zor oldu ama durdular. Hadi ama! Bana vuracak değiller ya. İkiside öfkeyle birbirine bakarken Berke'yi arabay yönlendirdim. ''Senin yanına bırakmam bunu!'' diye bağırdı Miran. Yahu aptal mısın sen? Geri dönüp ona kötü kötü baktım. ''Neden anlamıyorsun Miran?! Bu kimsenin suçu değil! Bu boşanma olayı senin hatalarının sonucu! Arzu'yla sevgili olmanın, işini benden çok önemsemenin, evlilik yıl dönümümüzü unutmanın, sırf bir sekreter için beni kırmanın ve en kötüsüde bebeğimin katili olduğun için bu dava Miran! Senden nefret ediyorum desem az kalır, iğreniyorum senden. Sen benim bebeğimin katilisin! Şu hayatta en çok istediğim tek şeydi o, sana benzeyen bir oğlan istedim sadece. Çocuğumuz olursa beni daha çok seversin sandım, benimle daha çok ilgilenirsin sandım! Ama şimdi ne istiyorum biliyor musun? Hayatımdan çıkmanı istiyorum! O iğrenç yüzünü görmek istemiyorum! Sana baktıkça bebeğimin katilini görüyorum çünkü! İğreniyorum senden Miran! İğrençsin! Katilsin sen! Siktir olup git hayatımdan! Rahat bırak artık beni! Hep sustum, kırgınlığımı, kızgınlığımı içime attım. İçimde ne varsa kusuyorum şimdi, nefrete dönüşen sevgimi kusuyorum sana! 4 yıl boyunca sen ne dediysen onu yaptım, ne Arzu gibi aldattım seni ne de sana yalan söyledim. Peki karşılığı ne?'' ağzını açmıştı ki tekrar konuşmaya başladım, hatta bağırdım. ''Sus Miran! Sakın konuşma! Karşılığı koca bir hiç! Komik, hayatımın 4 senesini becerdin resmen! Sırf sen istedin diye 2 yıllık işletme okudum Miran! Sırf sen istedin diye! Oysa ben ne istiyordum biliyor musun? Bilmiyorsun! Nereden bileceksin ki? Sordun mu hiç ne okumak istiyorsun diye? Sormadın! Neden sormadın? Çünkü sen sadece kendini düşünen bencil piçin tekisin! Çünkü senin için benim düşündüklerim önemli değil! Çünkü sen benim hayatımın çizelgesini kafanda belirledin! Çünkü benim kendi hayatım için yorum yapmaya hakkım yok! Miran ağa dururkn benim ne haddime plan yapmak? Sen kendi hatalarında boğuldun Miran, kimsenin suçu değil bu olanlar. Senin suçun! Benim suçum ne biliyor musun? Sen kalbimde ölürken ben sadece izledim Miran, çabalamadım. Ben senin ağzından çıkıcak olan tek aşk sözcüğüne hasretken sen evlilik yıl dönümümüzü unuttun be! Bu evlilik benim için bitti, NOKTA!'' Hızla arabaya bindim ve tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım.
Eve girince Bavulları Berke'nin misafir odasına taşıdık ama Berke sen yatak odasında kal diye tutturunca yatak odasına taşıdık. Çocuğu yatağından da ettim. Kanayan kaşına ve dudağına pansuman yaptıktan sonra Eylül'ü aradım.''Bu gece bara mı gitsek?'' Eylül kahkaha attı, hoppala. ''Canım ben bara gidersem bu güzel bacaklarıma ne olur haberin var mı senin? Azad bir güzel kırar'' haklı valla. Yaardım ve yataklıktan benim bacaklarımı da kırar, daha yeni düzeldi zaten ayak bileğim tekrar ağrı çekmeye hiç ihtiyacım yok. ''Ayyyyy! Dur dur'' diye cıyakladı. Sökül bakalım Eylül hanım. ''Sen bana adres at, benim planlarım var'' olmaz mı? Tabiki olur. ''Her zamanki gibi'' dedim gözlerimi devirerek. ''devirme o gözlerini bak oyarım'' ups. Beni bu kadar iyi tanımak zorunda mısın Eylül'cüm? Ela'nın dişlerini sökmek üzere olduğu aklıma gelince tırstım. ''Oldu o zaman tatlışım, akşamki planını heyecanla ve büyük bir merakla bekliyorum'' kıkırdadı ''Yağcı seniiiii'' ''Öptüüüm'' dedim kıkırdayarak. ''Bendeeeee'' telefonu kapattıktan sonra üzerime baktım. Pembe pembe güzel olmuştu be. Hadi bakalım bu gece kafa dağıtayım biraz. Berke'yle evden çıkıp önceden gittiğimiz bara gittik tabi liseden arkadaşları falanda çağırdık.
''Fondip yarışı yapalım mı?'' dedim bizim kızlara hepsi bir ağızdan ''Hayır'' ''Olmaz'' ''Seninle mi? Haha asla'' falan dedi. ''Niye ama ya?'' dedim dudak büzerek. ''Kızım 1 hafta boyunca senin içtiklerini ödeyemem valla, köpek gibi içiyorsun yarış yaparken'' ama sonra kusuyorum. Bu iğrençliği bilmenize gerek yok ama tatlımlar. ''İyi be iyi'' Eylül ve Azad içeri girince şaşırdım. Bu yine ne haltlar karıştırıyor be? Eylül koşarak yanıma geldi ve beni kolumdan çekeleyerek boş bir köşeye götürdü. ''Bak Miran birazdan burada olacak, genç bir oyuncu ayarladım biraz şov yapalım da köpürsün pislik. Sakın bozma adam ne derse tamam de. Yoksa gözlerini oyarım tatlım, yeterince açıklayıcı oldu mu?'' gülümsedi. ''Kanımı donduruyorsun Eylül'' kahkaha attı. Ay çok komik! ''Sen git bar taburesine otur hadi, gelir birazdan'' Eylül belimden iteleyerek beni bar taburelerine yolladı. ''Ağır bir kokteyl istiyorum'' barmen gülümseyerek ''Tabii'' dedi. Allah'ım ya iç iç bi gelmedi Miran. Birkaç dakika sonra kapıdan girdi. Yok yani meraklı olduğumdan değil de kızcağız o kadar plan yapmış yani, ziyan olmasın. Ondan canım. Bir adam (Aslında tam anlamıyla meteor) yanıma oturup ''Selam'' dedi. Bana mı dedi onu? Eylül'de tam adamını bulmuş valla, bundan iyisi şamda kayısı. ''Selam'' dedim gülümseyerek. İyi oyna Lara iyi oyna, güzel gözlerini düşün. ''Şey...'' ellerini tapılası kumral saçlarına daldırdı ve saçlarını karıştırdı. ''Ben Beauté ajasından geliyorum'' dediğinde Miran dibimizde bitmişti ama ona aldırış etmedim. ''Size bir iş teklif edeccektim de'' öst! Ne diyon lan sen ayı?! Ne sandın sen beni? Gözler Lara, gözler. Her şey gözlerin için. ''Ajansımızda mankenlik yapar mısınız? Yani ben size kartımı veriyorum siz düşünüp bana haber verirsiniz'' gülümsedim ve ''Tabiki, neden olmasın ki?'' dedim. ''Düşünmeye gerek yok kabul ediyorum'' kudur bakalım Miran! ''Şanslısınız ki yanımda dosyalar var, başkası seçilmeden sizi hemen alabiliriz'' amma hazırlıklı gelmiş adam da ya. Oha Eylül! Amma abartmışsın be. Sözleşme tarzı bir şeyi imzaladıktan sonra adam açıklama yaptı ''1 sene boyunca ajansımızda alışmak zorundasınız yksa tazminat ödersiniz, 1 sene sonra çalışmaya devam etmek isterseniz performansınız değerlendirilir ve tekrar anlaşma yapılabilir'' Adam bana kartını uzatıp gittikten sonra Miran boş kalan sandalyeye oturdu. ''Sen elin herifleriyle nasıl konuşursun ya?! Bide gittin anlaşma imzaladın! Kafayı mı yedin kızım sen?!'' hah! Sana soracaktım! ''İstediğim gibi konuşurum Miran, sen karışamazsın. Biz boşanıyoruz'' içkinin parasını bırakıp kalktım. Miran kolumu tuttu ama tabiki kötü bakışlarıma maruz kalınca çekti. Eylül'e kaş göz yapıp yanıma çağırdım. Bir köşeye geçtik. ''Oha kızım ya bu fazla abartı olmadı mı? Ajansta mankenlik felan?'' Eylül ağzı 5 karış açık bana bakıyordu. ''Lara ya oyuncunun işi çıkmış gelemeyeceğini haber verdi. Kızım sana cidden mankenlik teklif etmişler'' siktir. Bir mankenlik eksikti. İmza da atmıştım. Ah Lara Ah! Neye bulanştın sen böyle?! Miran'a her ne kadar kızgın olsamda kalbimin sızlamasına engel olamadığım için kendime mi kızayım, Ela'ydan nasıl intikam alacağımı mı düşüneyim, ne tür bir boka bulaştım onu mu düşüneyim kafam iyice karıştı. Bir ajans kalmıştı bulaşmadığım zaten. İyi mi oldu kötü mü oldu zaman göstericek artık.
Hasta yatağında hikayeyi okuyan ve yorum yapan sekersizsut adlı üyeye teşekkür ederim :) Yorum yapan herkese teşekkür ediyorum destekleri için :) En uzun yoruma bölümü ithaf ediyorum yine :) Baktım gördüm geometriden hayır yok dedim bari bölüm paylaşayım da okurlara faydam olsun :D Evet arkadaşlar ben geometri özürlüyüm :( Diğerlerine göre uzun oldu ve uzun yorumlar bekliyorum, şu ajans abartı mı oldu emin değilim ama o ajansla ilgili kafamda baya kurgu var o yüzden ajansı kattım :) Bu arada okurlarımdan ricam her bölüme yorum yapmaları en azından ben doğrularımı ve yanlışlarımı görüp ona göre yazarım, şimdiden teşekkür ederim :)
