Bölüm Miran'ın ağzından başlıyor
''Miran bey! Lara hanım merdivenlerden düştü!'' sesiyle irkildim ve oturduğum sandalyeyi itip kalktım. ''Nerde?!'' Ela odamdan çıkınca onu takip ettim ''EXIT'' yazan kapıyı itip girdim Ela'nın arkasından. Lara merdivenlerin aşağısındaydı koşarak yanına indim ve beyaz pantalonuna bulaşmış kanı gördüm, kafasında da kan vardı. Hemen onu kucaklayıp dışarı çıkardım ve arabaya bindik. Ela'da peşimden gelmişti.
''Eşiniz iyi ama bebeği...'' Söyleme! Söyleme orospu çocuğu! ''Kaybettik'' elindeki dosyaya birşeyler karalayıp tekrar bana döndü ''Başına darbe almış, birçeşit tramva geçiriyor olabilir. Eşiniz hala baygın ve bu iyi değil, tramva sonucu uyumak çok risklisonuçlar doğurabilir. Ayrıca sağ ayağında ve sol olunda çatlaklar var'' sayfayı çevirip tekrar konuşmaya başladı ''Mide bulantıı, kusma, bilinç kaybı olursa hemen hastaneye getirilmesi gerekiyor, 2 gün müşade altında tutmamız gerek ve alçı takmamız lazım'' mideme defalarca yumruk yemiş gibiydim, benim hayatımn tek anlamının canı yanıyordu ve ben doktorla konuşmaktan başka bir şey yapamıyordum. Doktor gittikten sonra sandalyeye çöktüm ve yüzümü avuçlarımın arasına aldım. Topuklu ayakkabılarını kaldırıp, mutfak için daha alçak raf siparişi bile vermiştim ona bir zarar gelmesin diye hatta özel yapım beşikler için katalok almıştım ona süpriz yapacaktım. Beraber seçecektik. Çatı katını bebeğimizin odası yapacaktık, özenerek, her şeyi alarak yapacaktık. Ben şımartınca o bana kızacaktı. Ona annesine nasıl aşık olduğumu anlatacaktım, ömrümün sonuna kadar sevecektim ikisinide hatta başka çocuklarımız da olacaktı. Kızlarımız, oğullarımız... Mutlu olacaktık. Lara çok güzel bir anne olacaktı, karnı şiş, sinirli, huysuz ama mutlu olacaktı. Karnındaki çocuğun ona kilo aldırdığından şikayet edecekti ama ben ona sarılıp ''Seni her halinle seviyorum'' diyecektim. Gülümseyecekti, güzel yüzü ışıl ışıl parlayacaktı ve tüm dünyamı aydınlatacaktı gülüşü. Ela'nın elini omzuma koymasıyla irkildim. ''Nasıl oldu?'' dedim tüm düşüncelerimden sıyrılıp. İç çekti ve konuşmaya başladı ''Beni oaraya soktu ve bağrınmaya başladı. Sizinle aramda bir şey olduğunu düşünüyordu, duvara itti beni ama ben kollarının arasından çıtkım. Dengesini kaybetti ve yuvarlandı'' Lara böyle bir kıskançlık yapar mıydı? Daha dün gece açıklamıştım ona durumu ve oda kabul etmişti. Ela'yı en başında kovmalıydım. Kendime söverek telefonumu çıkardım ve Zilan'ı arayıp hastaneye gelmelerini Lara'ya olanları anlattım.
Zilan ve Ege'ye durumu iyice anlattıktan sonra Zilan Ege'ye sarılıp ağlamaya başladı. Lara'nın annesi fenalaşmıştı bu yüzden onu bir odaya yatırmışlardı, babası sinir krizi geçirecek gibi olmuştu ve sakinleştirici vermişlerdi. Doktordan izin alıp Lara'nın yanına girdim ve kapının yanındaki sandalyeyi yatağın başına çekip Lara'nın ellerini avuçlarımın içine aldım. Hiç bu kadar yıkılmamıştım, hiç bu kadar güçsüz hissetmemiştim kendimi. Bir şeyler yapmalıydım işte, eskisi gibi olmasını sağlamalıydım. Başımı göğsüne yaslayıp öylece kaldım. Bir kolunu ve bacağını alçıya almışlardı. Başının bir kısmında da sargı vardı. İçim gidiyordu ama hiçbir şey yapamıyordum. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken babamın ölümünden sonra ilk defa ağladığım aklıma geldi. Babam öldüğünde de Lara'nın göğsüne başımı yaslamıştım ve ağlamıştım, saçlarımla oynayıp benimle konuşmuştu. O olmasaydı dayanamazdım ama o yanımda olmuştu. ''Miran'' diye mırıldanınca hemen başımı kaldırıp ona baktım, gülümseyerek elini kaldırdı ve yavaşça yanağımdan süzülen yaşı sildi. Yorulmuş olacak ki elini indirdi. ''Ben doktoru çağırıp geliyorum'' dedim telaşla ama elini elimin üzerine koyup beni durdurdu. ''Canım yanıyor, bebeğimiz nasıl?'' sorma Lara, sorma. Bunu bana sorma! Nasıl derim ki onu kaybettik diye? Gözlerini gözlerimedikmiş bana bakıyordu cevap vermeyince ''Yoksa?'' dedi yine sustum. Birkaç dakika içinde boncuk boncuk yaşlar gözlerinden süzülmeye başladı. Ona eğilip onu kollarımın arasına aldım ve başını omzuna yasladım. ''Şşş'' dedim onu yatıştırmaya çalışarak ''Geçti'' hıçkırıkları kulaklarımı doldurup kalbime ok gibi saplandı ''Hem nasıl baş edecektin ki iki çocukla? Ben neyine yetmiyorum kızım? Bak ben kıskancım zaten, süt falan veremezdin ona, senin her noktan sadece benim'' hafif bir tebessüm etmesine bile razıydım. Küçük bir tebessüm. Gözlerimde duran yaşlar tekrar süzüldü. Saçına minik öpücüler bırakıp onu sakinleştirmeye çalıştım. ''Nolur ağlama'' dedim güçsüzce. Hayatım boyunca ilk kez bu kadar güçsüz hissetmem bir yana sankibir daha hiç güçlü olamayacaktım. Tüm gücüm hücrelerimden çekilmişti. Ben birdaha Lara'yı mutlu edemeyecektim.
''O yaptı'' dedi çatallaşan sesiyle. ''Kim?'' dedim geri çekilerek ''Ela beni merdivenlerden itti'' Ela. Lara'yı. Merdivenlerden. İtti. ''Emin misin?'' dediğimde başını aşağı yukarı hareket ettirdivegözyaşları tekrar akmaya başladı. Hızla odadan çıktım. Ela'nın üzerine yürüyüp onu duvara ittim ve ellerimi boğazına bastırdım. Zilan çığlık attı. Azad ve Eylül'de gelmişti ve biziizliyorlardı. ''Sen mi ittin Lan karımı!'' tüm koridor benim sesimle inledi. Ağlamaya başlayınca elimi boğazından çektim ve yere yığıldı ''Yalan'' dedi ve öksürdü. ''Onu itsem buraya gelir miydim?'' bir yandan Lara'ya inanmak istiyordum ama Ela haklıydı niye buraya gelsin ki? Doktor yanımıza geldi ve benim kolumu tuttu ''Miran bey eşiniz bebeğini kaybetti ve eğer kendi düştüye bu suçu kabullenmek ona ağır gelebilir. Yani bu suçu başkasına atabilir. Hastaneden çıkınca uzman bir psikoloktan yardım almanızı öneririm'' dedi. Olabilir miydi? Lara yalan söylüyor olabilir miydi?
Lara'dan;
Miran tekrar odaya girdi ve yanımdaki sandalyeye oturup yüzünü ellerinin arasına aldı. Bir sıkıntısı vardı. Ağlamam durmuştu ama hala acı çekiyordum. Herşeyden çok istediğim bebeğim artık yoktu. Onca güzel hayalim olmayacaktı. Küçük bir Miran istemiştim hep, huyu ona benzesin, erkek olsun istemiştim. Babası gibi olsun istemiştim. Düşündükçe gözlerim doluyordu. Ben bebeğimi geri istiyordum. ''Miran noldu?'' dedim. Sesim ağlamaktan çatallaşmıştı. Ellerini yüzünden çekti ve konuşmaya başladı ''Ela'nın seni ittiğine emin misin?'' bana inanmıyordu. Bunca yıllık kocam bana inanmıyordu. Çektiğim fiziksel acılar bir yana en kötüsü duygusal acılardı sanırım. ''En kötüsü de bu galiba, bana inanmaman'' dedim sakince. İyice tükenmiştim, öyle hissediyordum. Elini elimin üzerine koyunca elimiçektim. ''Doktora göre bu acıyı kaldıramadığın için suçu başkasına atabilirmişsin'' iyice delirmiştim. ''Senelerdir doktorla evlideğilim ben Miran. Sen beni hala tanıyamadıysan bu saatten sonra hiç tanıma'' bağırmak istesemde sesim çıkmıyordu. Eylül odaya girince Miran kalktı ve odadan çıkıp kapıyı kapattı. Eylül yatağın ucuna oturup elimi tutunca gözyaşlarımı tutamadım. ''Bana inanmıyor'' dedim ağlamaklı sesimle. ''Şşş'' dedi ve devam etti. ''Ben sana inanıyorum ve o sürtüğün saçlarını yolup eline vereceğim. İnan bana dişlerini tek tek söküp ona yedireceğim'' yutkundum. ''Eylül sen ne ara bu kadar cani oldun? Korkuyorum'' dedim. Ela'ya eziyet eder miydi cidden? ''Ona bunun hesabını soracağım, emin ol'' dedi gülümseyerek. İyiki varsın Eylül.Bir önceki bölümde en çok hoşuma gidem yorum elifjb nin yorumuydu. Çok yaratıcı işkence yöntemleri ortaya çıktı :D Sınavlarım var ama dayanamadım yine. Bölümü uzun tutmaya çalıştım işte, olduğu kadar :) Önceki bölümdeki yorum ve vote sayısı baya hoşuma gitti bu yüzden bu bölümü yazdım, yorum ve voteler artarsa yarında bölüm yaylaşabilirim :) En uzun yoruma bölümü ithaf ediyorum :)
