Eylül'den
Aynada kendime son kez bakıp sırt çantamı alıp evden çıktım. Üniversite seçimlerimde yardımcı olmak için okulla yapılan üniversite gezisine gidiyordum, annemin zoruyla. Hayır yani ne gerek vardı ki? Nasıl olsa istediğim özel üniversiteye kayıt olacaktım. ''Laaaraaaaa'' dedim neşeyle ''Sanada günaydın Eylülcüm'' dedi uykulu sesiyle. ''Ee sen gelmiyor musun?'' esnedi. Bayan dakik geç kalmıştı, olacak iş değil. ''Miran geldi canım, ben gelmem'' çifte kumrular sizi. E ben ekildim mi şimdi? ''Peki canım öptüm seni, enişteye de selamlar'' ''Bende seni öptüüüm'' telefonu kapatıp çantama attım. Napalım tek gezeriz artık.
Yaklaşık 10 kişiydik. Okul hergüne ayrı bir sınıfı koymuştu ve bizim sınıftan sadece 10 kişi gelmişti. Sınıf zaten 18 kişiydi. ''Şimdi herkese bir üniversiteli öğrenci eşlik edecek, sormak istediklerinizi rahatça sorun'' dedi Ayla hoca ve gülümsedi. Bahçede bir banka oturmuş tepemdeki güneş sayesinde haşlanıyordum. Gölge olunca başımı kaldırıp gölgenin kaynağına baktım. ''Azad?'' hoppala. Yok daha neler. Yanıma oturdu. En son kusmuştum o beni görmüştü sonra kucağına alıp yatırmıştı sonrada ertei gün eve bırakmıştı. Yol boyunca tartışmıştık tabi. Beni öldürüp kampüse gömecekti kesin. ''Oturmaya gelmedin herhalde kalk hadi'' dedi ve kalktı bende istemeyerek kalktım. O yürümeye başlayınca bende peşinden yürüdüm.
Kampüsün yarısını bitirdiğimizde ''Azad'' diyen kız yüzünden durduk. Gözlerinden ateş fışırıyordu ''Beni bu kız için mi bıraktın? Güzel olsa bari'' dedi ve sinir bozucu bir şekilde beni süzdü. Bak ben böyle duramam ama ''Güzellik anlayışın makyajdan ibaret olduğu için sana güzel gelmemiş olabilir, makyaj güzeli olmaması güzel olmadığı anlamına da gelmez'' Azad mı söylemişti bunu? Ağzımdan aldın lafı. Kız iyice sinirlenmişti. Giydiği 15 cm topuklularla ayakta durması büyük başarıydı. ''Sen beni seviyorsun, yanındakini değil'' dedi sakin olmaya çalışarak. Kızıl saçları beline geliyordu ve yeşil gözleri vardı, güzel kızdı. Azad elimi tutup beni yanına çekti ''Seni sevmiştim, ona aşığım'' dedi sakince. Yok daha neler! Yürümeye başlayınca bende peşinden gittim. Elimi hala bırakmamıştı. Umarım Ayla hoca görmez. Biraz uzaklaştıktan sonra elimi bıraktı ''Sevgilim elimi bıraktın ama'' dedim gülerek. Gülümsedi ''Kızmadın umarım'' yok canım ne kızıcam çok normaldi bu. ''Neden böyle bir şey yapma gereği duydun?'' parmağıyla bir yeri işaret etti ''Burası lokanta gibi bir yer, güzel mekandır'' ''Azad soru sordum'' dedim sakince. ''Sülük gibi yapıştı kız bırakmadı'' dedi ve yürümeye devam etti. Hah! Bende yedim. ''Onu sevdiğini söyledi sende kabul ettin, daha fazlası olduğuna eminim'' peşinden gittim. Bana döndü ve ''Çeneni kapatır mısın?'' dedi sinirle. ''Ben öğrenmem gerekeni öğrendim. Ayla hocaya söylerim eve gittiğimi'' dedim ve döndüm. Kimse bana bağıramaz seni gerizekalı. Dönüp yürümeye başladım kolumu kavrayan el yüzünden durdum ve döndüm ''Ne var?!'' kolumu bıraktı ve ''Bağırmak istememiştim Eylül, ben o hayvanlardan değilim'' dedi sakince ve devam etti ''Yaptığım aptalığı bilmeni istemedim, sevmek zayıflıktır'' hah bu konuda haklısın işte. ''Neden böyle söyledin?'' hadi ben aldatıldım ondan böyle düşünüyorum sen neden böyle düşünüyosun be adam? ''Anlatmam şart mı?'' evet, ben çok meraklıyımdır ve şuan meraktan çatlıyorum. ''Aldatıldım Azad bende sevmenin zayıflık olduğunu düşünüyorum'' Bize bakan Ayla hocayı gördüm. ''Eylüül okula dönüyoruz'' dedi. Şimdi mi? Bok. ''Hocam ben kendimi iyi hissetmiyorum eve gitsem?'' dedim kötü görünmeye çalışarak. ''Hay Allah, anneni aramamı ister misin?'' evet hocam beni rezil edin böyle, çocuk muyum ben ya. ''Ben ararım şimdi, siz merak etmeyin'' ''Peki o zaman, dikkat et kendine okulda görüşürüz'' dedi gülümsedim. Ayla hoca gittikten sonra Azad ''Seni eve bırakmamı ister misin?'' dedi. Ah safım sende inandın demek. ''İyiyim ben'' dedim gülerek ve devam ettim ''Sen ne olduğunu anlatmadan hiçbir yere gitmiyorum'' şaşkındı. Ne yani ben yalan söyleyemez miyim? ''O zaman kafeye gidelim'' dedi. ''Olur'' dedim.
Portakal suyundan bir yudum daha aldım ve ''Ne yani kız seni paran için mi kullandı?'' dedim. Vay kaşar vay. Başını evet anlamında salladı ''Ve ben bunu 1.5 senede anca anladım'' salak. ''En son o mavi bluzü beğenmişti bende jest olsun diye alacaktım sonra sen alınca pembe olanı aldım. Bana dediki ''Ama ben maviyi beğenmiştim'' bir insan hediye alınca teşekkür eder ama o resmen bana hesap sormuştu'' haklısın bebeğim fena yontulmuşsun. ''İyiki almışım o zaman'' dedim ve gülümsedim. ''Eylül!'' irkildim ve hızla sesin geldiği yöne döndüm Arda mıydı o? Siktir. Sen önce beni aldat sonrada böyle peşimde ''Eylül Eylül'' diye gez. Gerizekalı. Azad'a döndüm ''Beni aldatan çocuk'' dedim. Arda dibime gelince Azad ''Sorun mu?'' var dedi. Tipik türk erkeği işte. ''Evet, sorun sensin'' dedi ve kolumu tuttu. Beni kaldırmaya çalıştı ''Özür diledim ya neye bu trip?!'' herkes bize bakıyordu. Bu kafeyi kara listeme erkemeliydim. ''Özür diledin diye aldattığını unutacak değilim'' salak mıdır nedir ya? Aldat aldat sonra ''Özür dilerim'' de bende affedeyim oldu başka? ''Bırak kızı'' dedi Azad sertçe ve ayağa kalktı. Arda kolumu bırakıp Azad'a döndü ve ona yumruk attı. Azad geriledi ama sonra Arda'yı sertçe yakasından tutup yere yatırdı resmen kavga ediyorlardı. Herkes çığlık atarken kafenin sahibi geldi ve ''Ya hemen çıkın ya da polisi arayacağım!'' diye bağırdı ben sandalyeyi iterek kalktım ve Azad'ı çektim. Defalarca yumrukladığı Arda'yı bıraktı ve kalktı. ''Kızlara öyle davranılmaz!'' diye bağırdı. Hem öküz hem centilmen. Elini tutup onu çektim ve kafeden çıkardım. Dudağı ve kaşı patlamıştı. Arabaya bindik, evin önüne gelince ''Sende geliyorsun'' dedim sakince. Bir günde bu kadar olay bana bile çoktu. ''Kaşına ve dudağına krem sürmemiz lazım'' dediğimde ofladı ''Hadi'' dedim. Zar zor onu ikna ettim ve eve girdik. İlk defa bir erkek benim için kavga etmişti ama ben sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum. O salondaki koltuğa oturmuştu bende ecza dolabından pamuk oksijenli su krem tentürdiyot alıp bir kaba su koydum ve içeri geçtim. Malzemeleri sehpaya bırakıp yanına oturum ve önce kaşını suyla temizleyip pansuman yaptım en son kremi sürdüm ve biraz pamuk koparıp suya batırdım. Hem sevimli hemde bir o kadar hayvan olmayı nasıl başarıyorsun Azad? Elimdeki pamuğu dudağına bastırdığımda yavaşça çekildi. Bende hızla elimi çektim ''Acıdı mı?'' dedim yüzü buruşmuştu ''Hayır'' dedi ve yaklaştı. Yüğütliğinden de ödün vermiyor tabi. Pamuğu masaya bıraktım ve ona döndüm. ''Neden kavga ettin?'' dedim sakince. ''Çünkü bir kıza öyle davranımaz Eylül'' dedi. Bu kadar tatlı olmak zorunda mısın sanki? elini belime koydu ve bana yaklaştı. Beni öpecek miydi? ''Saçında böcek var sakın kıpırdama'' dedi. Bok. O sırada kapı açıldı annemin ''Eylül!'' diye bağıran sesiyle sıçradım ve böcek düştü. Tatilden niye erken dönmüştüki bu kadın? Ben şimdi nasıl açıklıycam bunu anneme. Ayıkla pirincin taşını Eylül.
Umarım hoşunuza gitmiştir. Uzun yorumlarınızı bekliyorum, Azad ve Eylül oldu mu sizce? :D Hepinizi öptüüüüm :) :*
