21.BÖLÜM: ''Kokteyl''

5.7K 193 74
                                    

Hikayeye geçmeden önce SOMA olayına değinmek istiyorum. Biraz geç oldu belki ama ben yinede değinmek istiyorum. Geçekten gün geçtikçe bizim saymakta zorlandığımız o sayılar her eve bir acı olarak düşüyor. Allah mekanlarını cennet etsin abilerimizin, babalarımızın. Üzülmemek elde değil, Allah ailelerine sabır versin. 

Düşüncesi bile bizi bu kadar üzerken o insanların hepsinin çektiği acıyı düşünemiyorum bile. Allah çaresizlere çare olsun, acı çekenlerin acısını azaltsın. 

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

•Önceden bilmezdim bi kelimenin bu kadar dile ağır gelebiliceğini taki babamı yitirene kadar.

•Babanız yaşıyorsa hala çocuksunuz.

Her haksızlıkta öfkeyle titriyorsan, sen de benim yoldaşımsın. -Che Guevara

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Geziden döndüğümüzden beri okula gitmeme kararı almış gibi evden çıkmıyordum. Mükemmel bir gezi geçirmesekte yinede insanın gezi sonrası okula gidesi gelmiyordu. Ya da güzel bir şey yaptıktan sonra. 

Okulda boş bir günü güzel ve eğlenerek geçirdiğinizde ertesi gün kimse okula gelmek istemez. Çünkü ertesi günün diğer gün gibi olmayacağını bilir. O gün ne yaşadıysan yaşamışsındır ertesi gün aynısını yaşamak istesende o atmosferi tekrar yaratamayacağın için o sadece bir düşünce ve hayal kırıklığı olarak kalır.

Geziden sonra yapmadığım sürekli şey okula gitmememk olurken yaptığım sürekli şey ise Yiğit'in bana yaptığı sürprizi düşünmekti. Bir anda öküz olabilirken bir anda nasıl bu kadar beni derinden etkilemeyi başarıyordu hayret doğrusu. Anlattığı hikayenin hala etkisinden çıkamamıştım. Babasının annesine karşı yaptığı davranış gerçekten çok hoştu. Çok ince düşünülmüş bir davranıştı. Yiğit böyle bir babaya sahipken nasıl olurda böyle öküz kalabilmişti anlamak zor açıkcası. 

''Sanırım seni okuldan alma zamanım geldi.'' Annem kapıdan kafasını içeri uzattığı anda, yüzündeki gülümsemesini koruyarak söylemişti. Ellerimi iki yana koyup destek alarak doğruldum ve ''Günaydın demeyi unuttun tatlım,'' dedim. Kapıdan içeri girip sandalyeye oturduktan sonra ''Günaydın küçük hanım,'' dedi. 

Yataktan kalkıp yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Havlu ile kuruladıktan sonra tekrar yatağıma oturdum. ''Tüm gün böyle yatmanı istemiyorum,'' dedikten sonra yanıma gelerek kolumdan çekiştirmeye başladı annem. 

''Hadi kalk, bugün seninle işlerimiz var.''

Kaşlarım istemsiz bir şekilde çatılırken merak ettiğim bir konu çıktı ortaya. ''Ne işimiz var?'' dedim.

''Haldun'un bir akrabasının düğünü varmış. Bizimde gelmemizi istedi, bende kıramadım.'' Son cümlesini utanır bir çocuk söylemesi beni burada kızgın anne konumuna düşürmüştü. Bu adamla ilgili olan her şeyi kendi mi yapmak zorundaydı? Bir kez olsun bana danışsa ne olurdu yani. bu kadar zor değil benimde düşüncelerimi almak. 

''Neden bana sormadın?'' dedim ciddi çıkan sesimle. Olması gerektiği gibi çıktığı için seviniyordum.

''Çünkü ben gidiyorsam sende gitmek zorundasın, Derin hanım.'' dedi. Şaşırmış bir yüz ifadesi takınarak dizlerimin üzerine kalktım ve aklıma gelenleri söylemeye başladım.

''Öyle mi? Evde durabilirdim veya arkadaşımla buluşabilirdim.'' İtiraz edip diklenmek konusunda üstüme yoktu. Bundan emindim. 

 ''Ama ben izin vermiyorum!'' Sesi gereğinden fazla çıkınca irkilmeme neden olmuştu. Ne yapmaya çalıştığını anlamak zordu. 

Geceden Doğan AşkWhere stories live. Discover now