Sevda Dili

4.1K 379 25
                                    

Bölümümüz yeni kapağımızı yapan, yazmaya geri döneceği sözü vererek yüreğimde havai fişekler patlatan biricik, kıymetli balböcüğsüne! :)

Sevda Dili (Bugünden 6 Yıl Önce)

"Merhaba."

Başını kaldırıp kapının önünde tedirgince kıpırdanan kadına bakarken; Sera biliyordu. Kadının omuzlarından inen küçük dalgaların her birine bir zamanlar Ateş Mete'den damlayan nazarlar düşmüştü. Gözlüğünü çıkarıp sol yanına bırakırken rahatsızca gülümsedi. Değil kadınla tanışmak; kadını görmek dahi sırtından bıçaklanan Sezar gibi hissetmesine sebep oluyordu. Koltuğunu geriye ittirip, ayaklandı. Gözlerinden sızan o bilindik hüzün Ateş Mete'nin ofisinden tarafa bir anlığına sızdı. Göğsündeki ağrıyı görmezden gelmek anbean güçleşirken "Merhaba," dedi kısık sesle. Sesi eğer kadın, Eflal Ezgi, insanı huzursuz edecek kadar sevilmeye meyyal olmasaydı daha az titrerdi. Eğer onun kadar güzel gülebilseydi; onun kadar tasasız durabilseydi; saçları onun kadar başına buyruk olabilseydi... Daha az mı yara alırdı sahi? Böyle uçları tırtıllarca kemirilmiş bir yapraktan ziyade, vaktinde çiçeklenen bir akasyayı andırır mıydı?

"Ben rahatsız ediyorum, Sera, biliyorum." Parmakları sıkıca kavradığı Vakko çantasının yumuşak derisinde kararsızca kıpırdandı. Tedirgin bakışları kadının bir tek çerçeve barındırmayan, sahiplenilmekten yoksun, renksiz odasında dolaştı. Sera'nın gözlerinden dökülen kırık ezgi odanın içinde Arş'a yükseliyordu sanki. "Yalnızca... Seninle konuşmak istemiştim."

Sera istemiyordu ya; reddedemiyordu da kadını. Gözlerini kapatıp soluklandı. Tahammül edemiyordu. Kadına baktıkça Ateş Mete'nin yüzünde yeşerttiği gülüşler çınlıyordu kulaklarında. Gözleri önünde onun adama sarıldığı birkaç an dolaşıp duruyordu. Eğer biri sizi sevmiyorsa, eğer biri sizi canınızı acıtacak kadar çok sevmiyorsa kabahatli olur muydu? Hem... Eflal Ezgi'nin bakışındaki o bildik renk; yalnızca âşık olanların gözlerinde var olan o tarif-i imkânsız, yoktan var olmuş renk değil miydi sesini kısan, göğsüne ellerini daldırıp, kalbini avuçlayan? Onun da aynı ümidi taşıyor olması düşman yapar mıydı ikisini? Yapmazdı. Yapmazdı ya; Sera tahammül edemiyordu. Gözbebeklerini sızlatan acısının ortasında yeşeren, kurumuş tarlalarda gonca güller açtıran Eflal Ezgi BAŞARAN'a 'evet' demeye tahammül edemiyordu. Kadına baktıkça, kanadından vurulmuş yaralı bir turna gibi gözlerinin içi sızlıyordu. Derin bir solukla havayı dudakları arasından salık bıraktı. Karanlığın nakşeylendiği güzel gözlerini araladı. Dudaklarında solan gülüşünün yerinde, insanın içini solduran bir rüzgâr filizlendi.

"Kahve içmek ister misin?"

Kadın bir anlığına şaşırmış gibi baktı. Buraya gelirken reddedileceğinden emindi. Hem öyle olsa suçlamazdı da genç kadını. Başını sallarken "Evet," diye mırıldandı. "Evet, iyi olur."

Bir süredir, geniş verandada karşılıklı susuyorlardı. Avuçları arasında duran kahveleri soğumuş, bakışları birbirilerini aşıp iki ayrı yöne dikilmişti. Hangisi önce davranıp konuşmaya meylettiyse vazgeçmişti. Oysa ikisi de biliyordu: Sonsuza kadar burada duramazlardı. Sonsuza kadar hiçbir şey olmamış gibi karşılıklı oturup, soğuk kahvelerinin varlığına sıkıca sarılarak vakit geçiremezlerdi. Biliyorlardı. Sonuçta onlar hiç tanışmamış ikinci yabancı değillerdi. Onlar sokakta rast gelmiş iki insan da değillerdi. Onlar aynı adama yazılmış iki farklı mısraydılar yalnız. Bundan öte bir şey olamazlardı birbirleri için. Sera derin bir soluk alıp bakışlarını kahvesine eğdi. Göğsündeki ağrı hafiflemiyordu bir türlü. Soluğu boğazında birikiyor, yutkunmaya çalıştıkça her şey daha beter bir hale bürünüyordu.

Kuruyan dudaklarını ıslatırken "Onu sevdiğini biliyorum," dedi sessizce. "Eğer buysa konuşmak istediğin..."

"Hayır." Kadın bakışlarını Sera'nın eğilmiş yüzüne dikti. Öyle hayran olunası bir hüznü vardı ki; ona kayıtsız kalmak imkânsızdı. "Hayır değil." Rahatsızca yerinde kıpırdandı. Soğuk kahveyi en sonunda masanın üzerine bırakma cesaretini gösterebilmişti. Derin bir solukla -ki hava, ciğerlerine demir bilyeler gibi oturmuştu- elinde biriken ne varsa ortaya saçtı. "Konuşmak istediğim senin sevgin."

MeftunWhere stories live. Discover now