64) KEREMi ÖLDÜRDÜN,SENDE ÖLECEKSİN

1K 79 30
                                    

Merhaba sevgili Tövbe okuyucuları. Bu bölüm bu kitapta yazdığım beni en çok etkileyen bölümlerden birisi . Umarım sizlerde beğenirsiniz . Yorumlarınızı eksik etmeyin .Allaha emanet olun.

####

Kerem koştu,koştu...
Var gücüyle koştu.

Hiç mutlu olmamıştı ki şu hayatta . .
Hiç bir zaman iyi hissetmemişti ki ...

Koştuğu son saniyelerinin her biri, sanki bir asır gibi uzun ve bir hayli yorucu gelmişti.
Düşünecek ve düşleyecek bir şeyinin kalmadığının farkındaydı.

Kalsaydı ,neyi düşleyecekti mesela?

Bu kadın, kendine yar olmayacaktı. Bu belliydi.
Ne için yaşayacaktı?
Yusuf gibi, inandığı bir cenneti yoktu ki.
Yusufla geçmişte yaşadıkları o diyalog geldi aklına ;

"Kerem imana gel kardeşim. Bak ben huzuru buldum.
İnan kardeşim.
Inanmak bütün dertlere deva.
İnanırsan yolda kalmazsın." demişti.

"Neye inanayım ? Kocaman boşluklara mı ?
Benim hayal dünyamda buna yer yok Yusuf.
Boşluğa atlamam ben.
Senin gibi."
diye cevap vermişti .

Boşluğa atlamam ben....
Şu an kocaman bir boşluğa atlayacaktı.
Yusuf için söylediği şey kendi kaderi olmuştu.
Ağzından çıkan o zehirli sözlerle kendisinin sonunu hazırlamıştı.

Hayatta en son aklına gelecek olan annesi,aklına gelmişti bu kez.Kendisini daha çocukken bırakmış ve başka bir adam için, evi terk etmişti.  Öldüğünde arkasından ağlayacak bir anası bile yoktu .
Sahi ne berbat bir yaşamdı kendisinin ki.
Acaba Leyla'nın yada Suna'nın yada ötekinin mi, ahı tutmuştu bugün?

Ne demişti onlardan bir tanesi?

'' Öyle bir geber ki cesedini dahi bulamasınlar'' demişti.

Evet o kıza yaptıklarından sonra, bu bedduayı işitmişti kulakları.

Öyle bir geber ki ,cesedini dahi bulamasınlar.
İşte birazdan öyle bir geberecekti ki ,cesedini bulmaları gerçekten mümkün değildi.
Onlarca şey geçti gözünün önünden.
Yaşamak için artık bir nedeni olmadığının farkına varmıştı.

Giderken Sinem'i de götürmeli miydi?
Sinemide kendisiyle birlikte cehenneme götürmeli miydi ?
Kıyabilir miydi ona?

Sinem tekrar tekrar aynı şeyi söylüyordu.
Kollarını açmış, gözlerini kapamış halde
''Hadi efsane,uç bana doğru'' diye haykırıyordu.
Sonra Yusuf'un arabadan inip kendisine doğru koştuğunu fark etmişti.
Çok geç kalmıştı.Yusuf yine kendisine geç kalmıştı. Ama onu asla suçlamıyordu. Bu kendi tercihiydi.
Yusuf'tan en az beş saniye daha öndeydi.
Kendisine yetişmesi mümkün olamazdı.
Zaten Yusuf hep ondan daha yavaş koşardı.
Yusuf'u geçebildiği tek yer ,koşu yarışlarıydı. Daha uzun boylu ve daha uzun bacaklı olmasının avantajını her zaman kullanırdı.
Ona efsane lakabını Sinem takmıştı. İyi bir koşucu olduğu için kendisine efsane diyordu.
Sinem'den duyduğu tek iltifat buydu.
''Efsane''.

Evet Efsane bir şekilde bitmesi gerektiğini hissediyordu.

''Yine geç kaldın Yusuffff, beni koşularda hiç geçemedin kardeşim" diye bağırdı.

Bir kaç saniye sonra Sinem'i , ıskalarken ;

''Sinem seni çok seviyorum'' diye avazı çıktığı kadar bağırdı.

TÖVBE (FİNAL)Where stories live. Discover now