41.BÖLÜM- Yolların Başlangıcı

4.2K 516 156
                                    

- Şahidiniz var mı?

Ormancıyı "Evet, bir tane var" diye yanıtlayan Duncan, başını arkaya doğru çevirerek "Breannen!" diye seslendi, "Buraya gel!"

Breannen homurdanarak öne doğru çıkarken, bu olanlara hala inanamıyordu. Mağarada birbirlerine zarar vermelerinden endişe ettiği sevgililerin, o kavgadan evlilik kararıyla çıkmış olması akıl alır gibi değildi. Rosenwyn'in itirazları, Breannen'ın uyarılarına rağmen Duncan'ın inadı ağır basmış ve neredeyse genç kadını güç kullanarak, sınıra yakın bir ormancı kulübesine getirmişti. Normal şartlarda bir evliliğin geçerli olması için Druid Rahipleri ya da hayatını onurlu biçimde geçirmiş, saygın bir kişi tarafından şahitler önünde kıyılması gerekirdi. Ancak bu durum gemi tayfaları, savaş ve yolculuk zamanlarında değişirdi. Bu tür durumlarda iki şahit eşliğinde, gemi kaptanına ya da sınırda bulunan orman köylülerine belirli bir ücret vererek nikâhınızı kıydırabilirdiniz.

"Rosenwyn'i ilk gördüğümde kaçırmam gerekirdi!" diye söylenerek, mihrap olarak kullanılan şöminenin önünde bekleyen ikiliye yaklaşan Breannen, başını hoşnutsuzlukla iki yana salladı.

İzsürücünün ağzının içinde gevelediği cümleleri takip edemeyen İhtiyar Ormancı, "Şahit sen misin?" diye sorunca, Breannen ters ters "maalesef" diye, yanıtladı adamı, "benim."

Bunun üzerine kaşlarını çatan ihtiyar, "o halde ikinci şahidiniz yok, değil mi?" diye sordu ve Duncan'ın öfkeli bakışlarına aldırmadan ekledi, "eğer gönlünü hoş ederseniz, şu an misafirim olan bir arkadaşım ikinci şahidiniz olabilir."

Rosenwyn, endişeli bakışlarını savaşçıdan yana çevirerek, "be..belki de..." diye başladı ancak Duncan onun sözlerini tamamlasına izin vermedi, "Çağır gelsin!"

Tek dişini gösterecek şekilde geniş bir gülümseme takınan ihtiyar, "Durun çağırayım" dedi ve yan kapıdan başını uzatarak bağırdı, "Callum! Callum! İçeri gel, sana ihtiyacımız var!" ve kafasını hemen savaşçıdan tarafa çevirerek ekledi, "Çok cömertsiniz, efendim."

Duncan adama yanıt vermedi sadece Rosenwyn'in bileğine geçirdiği pençelerini birazcık daha sıktı. Genç kadına yaptığı teklifin kabul edileceğinden o kadar emindi ki, Rosenwyn'in verdiği "hayır" yanıtı, ciddi anlamda asabını bozmuştu. Kızın sevgisinden hiçbir şüphesi yoktu, sorusuna verdiği olumsuz yanıtın Duncan'dan çok kendisini yaraladığı her halinden belliydi... Mavi gözlerinden inen yağmur gibi yaşlar bunun açık bir kanıtıydı. Rosenwyn'in aklından geçenleri az çok tahmin eden Duncan, onun bir lanet ya da başka bir saçmalık yüzünden kendisinden uzaklaşmasına izin vermeyecekti. Genç kadının kafasında oluşan tereddütlerin farkındaydı, önlerinin karanlık olduğu bir gerçekti dahası Rosenwyn'in kendisinden sakladığı bir şeyler olduğuna dair şüpheleri de vardı ancak tüm bunlar aldığı kararın doğruluğunu teyit ediyordu. Duncan için önemli olan koşullar ne olursa olsun Rosenwyn'le birlikte olmaktı, genç kadın henüz bunun farkında olmayabilirdi ama savaşçı için Nessie çoktan onun ailesi olmuştu. Bu evlilik, hem onu mecburen kendine bağlayacak ve geri dönmesini sağlayacak hemde nereye giderse gitsin, Balor'un karısı olarak onu koruyacaktı.

Odada oluşan kısa süreli bir sessizliğin ardından içeri uzun boylu, yapılı, gençten bir adam girdi ve yeni evlilere selam vermek için kel kafasındaki başlığı çıkardı. Onu dikkatle süzen Duncan, adamın bir ormancıdan çok bir savaşçıyı andırdığını düşünse de o an için üzerinde fazla durmadı. Ellerini ovuşturan yaşlı adam, "Herkes burada olduğuna göre başlayalım mı, efendim?" diye, sordu. Bakışlarını genç adamdan ayırarak, ihtiyar ormancıya çeviren Duncan, keskin bir sesle "evet" yanıtını verirken, Rosenwyn'e bir kez olsun bakmadı.

Lanetli Çırak (Büyücü Serisi-2)Where stories live. Discover now