SafetySuit - Stay
Courtesy Call - Thousand Foot Krutch
Bazı anlar vardır, o anları hiç yaşamamış olmayı dileriz. O anı tüm hayatımızdan bir silgiyle silmek isteriz ama öyle bir silgi yoktu. Silemediğin o an için sadece pişmanlık, utanç duyardın. Yaşadığım tüm utanca rağmen Damian'ı öpmüş olmak beni rahatsız etmiyordu ve en çok korktuğum şeyde buydu zaten.
Onunla yakınlaşıyordum, dokunuyordu, öpüyordu ve bu bir kez olsun kötü hissettirmiyordu. Kötü hissettirdiği tek an ondan ayrıldıktan sonra yaptığım ihaneti düşünmekti. Eğer Aaron olmasaydı ona dokunduğum tek bir an için bile pişman olmazdım. Ama Aaron vardı ve ben deli gibi pişmandım.
Aaron'u bu kadar ifadesiz kaldığı sayılı anlar vardı. Damian gibiydi, ne düşündüğünü anlayamıyordum. Damian'la tamamen zıt iki karakterlerdi ama Aaron ifadesiz maskesine büründüğünde aynı oluyorlardı.
"A- Aaron." Titreyen sesime, titreyen bedenim eşlik ediyordu. Elimi boynuma koyup kapatmak istedim izleri ama çoktan görmüştü göreceğini.
"Efendim Freya?" Sesi öldürücü derecede sakindi. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Bunun açıklaması olamazdı.
"Üzgünüm." Başkada diyecek bir şey yoktu zaten. Bana bakmadı. Yanımdan geçti ve öylece gitti. Dudağımdan kaçan hıçkırığa engel olmadım. Ben iğrençtim. Gözlerimden akan yaşları silemiyordum, çok fazlalardı.
"Freya." Yine yapıyordu, yine beni kendimden geçiren ve dünyadan uzaklaştıran ses tonuyla konuşuyordu. Bende kanıyordum her seferinde aptalca ama bu sefer kanmayacaktım.
"Bunu neden yapıyorsun?" Biraz daha ilerledi ve bulanık görüşüme girdi.
"Ne yapıyorum Freya?" Sesi benim aksime sakindi. Gömleğinin tüm düğmeleri kopmuştu. Bunun benim eserim olduğunu bilmek beni korkutuyordu. Onunlayken tüm kontrolü kaybediyordum. Bedenimi ben yönetemiyordum.
"Beni öldürüyorsun." Dudağımdan büyük bir hıçkırık koptu. "Ben sadece mutlu olmak istiyorum ve bunu yaparken kimsenin canını yakmak istemiyorum. Aaron'u çok fazla incittim." Onunda yüzü ifadesizdi. Yakınlaştı bana.
"Kendini daha fazla incittin Freya." Tam karşımda durdu. "Sana dokunduğumda sürekli ağlıyorsun. Tamam, sana bir daha dokunmayacağım ama sende keseceksin şu siktiğimin gözyaşlarını akıtmayı. Gerekirse giderim Freya, gidersem ağlamayı kesecek misin?" Bir kere gitmişti, hayır giderse daha iyi olmazdı.
Kafamı şiddetle iki yana salladım. O giderse her şeyim yok olurdu sanki.
"Sen ilk önce ne istediğine karar ver Freya."
"Senin gitmeni istemiyorum." Gözyaşlarımı sildim.
"Kalmamı da istemiyorsun." Kalmasını istiyordum. O olmasa kutupta mahsur kalmış gibi sefil bir hale düşerdim. "Gideceğim Freya." Arkasını döndü o da. Bugün beraber nasıl koştuğumuz geldi aklıma, beni nasıl öptüğü. O da gitmemeliydi.
Hızlı adımlarla ilerleyerek kolunu tuttum. Tüm cesaretimi topladım.
"Kal." Durdu ve bana döndü. Artık yüzü ifadesiz değildi ama ne hissettiğini anlayamıyordum. Damian, şuan sahip olduğum tek şeydi. Onu kaybedemezdim, ne zaman kazandığımı bilmiyordum ama kaybedemezdim.
"Bunun dönüşü yok." Biliyordum. Bu artık Aaron için üzülmeyeceğim anlamına geliyordu. "Eğer bana kal dersen bunun sonuçlarına katlanmak zorundasın. Benim dengesiz hallerimi çekmek zorundasın, tüm pisliklerimi bilerek kabul etmek zorundasın, Aaron için ağlamayı bırakmak zorundasın ve acı çekmek zorundasın. Hala kalmamı istiyor musun?" Bunları söyledikten sonra asla onu kabul etmeyeceğimi düşünüyordu ama bir şeyi unutuyordu ki ben onun tüm yanını biliyordum. Tüm pis işlerini ve karanlığını ama yinede ona bağlanıyordum karşı konulmaz bir şekilde.

YOU ARE READING
SONSUZ
Fantasy"ÇIĞIR AÇANLAR Kategorisi - The Wattys 2016 Ödülü Sahibi" Mutluluk yoktu, sevinç yoktu, heyecan yoktu, korku yoktu, üzüntü yoktu, acı yoktu, hiçbir şey yoktu. Sadece saatin her geçen saniye vücuduma bıçak gibi saplanan akrep ve yelkovanı vardı...