EMARE MASKE: 9. SIRLAR

13.5K 1.2K 1.6K
                                    

Bazı anılardan ne olursa olsun vazgeçmediğimi kendim de yeni yeni fark ediyordum: örneğin motosiklete binmenin ve yüzüme vuran rüzgârın verdiği heyecan.

Onun motosikletine ilk bindiğim zaman bu heyecan için her şeyimi verebileceğimi düşünmüştüm ve o an ilerideki motosikletini gördüğümde farkında olmadan yüzümde bir tebessüm oluştu.

Akıl hastanesinden duvarları dikkatlice inceleyerek çıkmıştım, Korel bu detaya dikkat etti mi bilmiyordum ama dönüp hiçbir şey sormamış ya da söylememişti fakat şimdi yüzümdeki tebessümü fark etmiş olacak ki göz ucuyla bana baktı.

"Motosikletimi özlemiş misin?" diye sordu keyifsiz bir tınıyla. Cevabını merak ettiğini bile düşünmüyordum.

"Motosikletini değil," dediğimde vakit öğleden sonrayı bulmuş, güneş aşağıya inmişti ama sıcaklık artıyordu. "Motosiklete binmeyi özledim. Kendim de bunu yeni fark ediyorum ama adrenalini seviyorum, önceden de sevdiğime eminim."

Korel omzunu kaldırıp indirdi, sonra motosikletinin önüne gittiğimizde kısık sesle, "Heyecanı her zaman sevdin," dedi. Bu sefer kartlarını daha açık oynayacak gibi görünüyordu. "Lunaparklarda en tehlikeli oyuncaklara binerdin, motosikleti her zaman hızlı kullanmamı isterdin," bakışları bana döndü, "benimle bir gün yarışacağını da söylerdin."

Yaprak sarısı gözleri gözlerimin içine bakarken, soracaklarım için yanıp tutuşuyordum. "Seninle bir kez daha mı lunaparka gittik?"

"Bir kez daha?" Şaşırdı.

Sanki umurumda değilmiş gibi, "Seninle sanırım lunaparkta tanıştık," dedim. "Annemin öldüğü, babamın beni terk ettiği gün." Zihnimde silik anılar vardı. "Pek net hatırlamıyorum ama sana mızıka çalmış olabilir miyim o gece?"

Gözleri turuncu saçlarıma kaydı, geçmişin içinde yuvarlandığına şahit oldum. "Bana mızıka çaldın o gece," dedi yanıt olarak. "Ben de sen üşüme diye ceketimi verdim. Ardından ikimiz o gece, birbirimizden korkularımızı sildik." Önüme düşen bir tutam saçı çekinmeden geriye attığında kalbim tekledi, kalbimden nefret ettim. "Sonra yolun hep benimleydi, ayrılana dek."

"Bana bunların hepsini anlatacak mısın?" diye sordum, gerçekten merak ediyordum. "Her detayıyla, her anısıyla."

"Yalan istemiyorsan hatırlamadıklarını anlatmam." Dürüst bir yanıttı, bu beni şaşırttı. "Ama hatırladıklarını en ince ayrıntısına kadar anlatabilirim."

Kaşlarım çatıldı. "Kaç sene önceydi?"

"Ne kaç sene önceydi?" diye sordu.

"Seninle tanışmamız," dedim.

Gülümsedi, gülüşüne acı bulaştı. "Biriyle ikinci defa tanışan tek sen değilsin, Minel. Ben seninle üç defa tanıştım ama sen ilkini unutsan bile ben üçünü de unutamadım."

"Ne?" Gözlerim irileşti, dudaklarım aralandı. "Ne demek istiyorsun?"

Başıyla motosikleti işaret etti. "Atla," diye soludu. "İlk önce bir şeyler yiyelim, dün geceden sonra hiçbir şey yememiş olduğun için açsındır."

Sorular sıralanıyor, her şey üst üste geliyordu ve o kendisine bile bakmadan beni mi düşünüyordu? Yine de dilimi ısırıp motosikletinin arkasına yerleştim, o da motosikletinin motorunu çalıştırıp gaz verdikten sonra omzunun üzerinden bana baktı. "Tutun bana, Minel. Güvenmesen bile tutun. Düşmeni istemem, hiç istemedim."

Fakat ona tutunmadım, ellerim motosikletin arkasındaki demire gitti, orayı sıkıca tuttum.

Korel ise bu tepkimin üzerine hiçbir şey demedi ama yüzünü çevirirken yutkunduğunu gördüm. Ardından motosikletini hareket ettirdi.

EMARE SERİSİWhere stories live. Discover now