85.BÖLÜM

23.2K 1.3K 1.3K
                                    

2 gün sonra

Karanlığın içinde karanlığa düşmek nasıl bir histi artık iyi biliyordum. Başıma gelen musibetten asla kurtulamayacağımı da öyle. Tek isteğim zayıf düşmemek, direnmekti. Çünkü öyle olursa kadere karşı savaşımı kazanmış olacaktım. 

Yanımda dostlarım olsa da bu benim savaşımdı. Kimseden yardım isteyemez, bir beklentiye giremezdim. Asıl güç tek başına savaş kazanmaktı. Bunca şeyi boşuna yaşamamıştım. Eskisinden daha güçlüydüm. Başıma gelen bunca şeye katlanıyorsam sebebi her gün biraz daha güçlenmemdi. Aksi olsa yeniden ayağa kalkabilir miydim?

Başkası olsa şu an yatağında zırıl zırıl ağlıyor olabilirdi ama ben tüm gücümle direniyordum. Az önce bir jinekoloğa görünmüştüm. Duyduklarıma şaşırmamıştım ama derin bir şekilde yaralanmıştım. Belki bir umit doğal yolla hamile kalma şansım olduğunu düşünürken doktorun ağzından böyle bir şeyin mümkün olamayacağını öğrenmiştim. 

Bunu öğrenirken yanımda Bade ve Aysun vardı. Suratlarını görmüştüm. Benden daha beter bir haldeydiler. Ben ise halime gülüyordum. Bazen kafayı yediğimi düşünmüyor değildim. Yoksa ağlanacak halime neden gülecektim ki?

Kızlarla hastane çıkışı bir kafede otururken bana destek olmak için Koray da yanımıza gelmişti. Herkes çok sessizdi. Sanki kimse diyecek bir şey bulamıyor gibiydi. Haklılardı da. Söylenecek ne kalmıştı ki? Pamir bana yapacağını yapmıştı!

Çetin'in getirdiği bellek sayesinde ondan kurtulacağımı düşünürken içinin boş olduğunu görmüştük. Demir aldığım video kaydını silmişti. Belleğin kaybolduğunu söyleyerek bana yalan atmasını unutmuyordum. Bunun hesabını soracaktım elbette. Ama ondan asıl hesap soracağım konu o kaydı silmesiydi! Kendi kendine silinmiş olmasına imkan yoktu. Demir'in aklında her ne varsa bana oyun oynuyordu. Sebebini bilmiyordum ama öğrenecektim.

Onun yüzünden Pamir'den intikamımı alamamıştım. Şu an hapiste olabilirdi ama o hala elini kolunu sallayarak dışarıda dolanıyordu.

Ruh hastası! Onu hapse gönderememiş olabilirdim ama bu ona bedel ödetmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Kendisi de benim gibi yara alacaktı. O zaman beni bir nebze de olsa anlardı.

Boş boş önümde duran çay bardağına bakıp düşünürken Bade'nin kurduğu cümleyle gözlerimi ona çevirdim "Barlas Pamir'in sana bir şey yaptığından şüpheleniyor."

"Sakın ona bir şey söylemeyin, bunu ben halledeceğim." dedim kendime güvenimi belli ederek. Hepsinin gözlerinde korkuyu görebiliyordum. Pamir tehlikeli biriydi, onunla tek başıma mücadele edemeyeceğimi düşünüyorlardı. Bana son yapmış olduğu şeye kadar ben de öyle düşünüyordum. Ama artık içimde bir korku yoktu. Korkarsam geri çekilirdim. Şimdi ise bunu yapamayacak kadar öfke doluydum. 

"Aklında bir şey mi var senin?" Bade gergin gibiydi. "Anlatırsan yardımcı oluruz."

"Bu benim meselem, sizi karıştıramam." diyerek onu reddettim. 

"Pamir hepimizin düşmanı. Bir şey yapacaksak birlikte hareket etmeliyiz." deyince sessiz kalmayı tercih ettim. Onu nereden vuracağımı çok iyi biliyordum. Bunun için arkadaşlarımın yardımına ihtiyacım yoktu. 

Bugün asabi olduğunu fark ettiğim Koray ilk defa konuşurken benimle göz teması kurmaya dikkat ediyordu. "Umarım aklında Macit Bey'le ilgili bir şey yoktur. Sana söyledim, o öyle biri değil. Pamir yalan söylüyor!"

Yüzü kıpkırmızıydı. Hasta olduğunu düşünüyordum, belki de bize söylemediği bir şey vardı. Onu bunca yıldır ilk defa sinirli görmüştüm. Sanki karşımda Koray değil de onun kılığına bürünmüş başka biri vardı. 

ÇETEWhere stories live. Discover now