76.BÖLÜM

31K 1.5K 2.2K
                                    

Mucize, hiç beklenmedik anda gelişen bir olaydır.

Daha önce kaç kere bir mucizeye tanık olduğumu sorsalar 'hiç' diyebilirdim. Benim hayatımda mucize gibi bir şeyin yaşanması neredeyse imkansızdı. Çok ihtiyaç duyduğum anlarda hiç olmamıştı. 

Bugün burada bir mucize yaşıyorsam, belki de ilk defa gerçekten bir mucizeye ihtiyacım olduğu içindi. Anlaşılan kaderim, vicdanımın sesini susturamayacağımı bildiğinden beni bu şekilde kurtarmayı tercih ediyordu. Son anda gelişen mucizeyle...

Pamir, Barlas'ı vurursam savaşı durduracağını söylemişti. Çok düşünüp bir karar vermiştim. Vuracaktım onu. İntikam hırsım için ya da başka şey için değil, savaşı bitirmek için.

Bana başka bir çare bırakmamıştı Pamir. Eğer Barlas'ı vurmazsan bu savaşı nasıl bitirebilirdim ki? Nasıl bir mucize savaşı bitirmemi sağlayabilirdi?

Her şeyi göze almıştım. Son ana kadar onu vuracağımdan emindim. Kararımın değişmeyeceğini düşünürken elimdeki silahın namlusu istemsizce bana doğru kaymıştı.

Silahtan çıkan mermi Barlas için hazırlık yaparken kolumda hissettiğim dayanılmaz acıyla Barlas'a bakakaldım. Aklımda eski sevgilimi vurmak varken benim mucizem kendimi vurmak olmuştu. 

Böyle bir şeyi beklemiyordum. O da beklemiyordu. Kimse beklemiyordu.

Ben acı çekmeye devam ederken bir sessizlik oluştu. Sadece köpekler havlıyordu. Onun dışında kimseden çıt çıkmıyordu.

Yüzüm Barlas'a dönük olduğu için Pamir'i göremiyordum. Bu yüzden ne düşündüğünü, ne hissettiğini bilmiyordum.

Onun istediği olmamıştı, ama benim istediğim olmuştu. Savaşı bitirecek olan bir mucize gerçekleşmişti.

Benim isteğimle ya da bir başkasının kararıyla bitmiyordu bu savaş, kaderin önüme sunduğu fırsat sayesinde bitiyordu. Kabul etmeliydim ki kader benim yüzüme hiç gülmezdi.

Bu sefer gülmüş gibi görünüyordu ama canımı yakıyordu. Silahın koluma saplanan mermisi daha önce tatmadığım bir acıydı.

Yine de buna dayanabileceğimi düşündüm. Benim asıl dayanamayacağım şey onu vurmak olurdu. Ruhsal bir acının fiziksel acıdan daha fazla can yaktığına çok kez şahit olmuştum. Bu yüzden çektiğim fiziksel acıya şükür ediyordum.

Barlas'ın gözleri silahın sesiyle kocaman olurken, korku gibi daha bir çok duyguyu bakışlarına yerleştirdiğini gördüm. Bunu beklemediği çok açıktı. Gözlerimdeki kararlılıktan onu vuracağımı düşünmüş olmalıydı ki bu şimdiki şaşkınlığı bu yüzdendi. Gözlerime bakıyor fakat tek kelime edemiyordu. 

Acıdan sebep mi bilmem başımın döndüğünü hissediyordum. Gözlerimde de kararma oluşuyordu. Barlas'ın yüzü bulanıklaşmıştı. Bedenimde bir titreme meydana gelirken ayaklarımda hissizlik oluştu. Bilincimi yavaş yavaş kaybediyordum. 

Önce elimdeki silahın yere düştüğünü gördüm. Daha sonra Barlas'ın bana doğru hamle yaptığını. Gözlerim iyice kararıp bilimcimi tamamen kaybederken duyduğum son sen Barlas'ın korkuyla çıkan sesi oldu. "Öykü!"

Her yer bir anda karanlığa bürünmüştü. Sanki bayılmışımda çok kısa bir süre sonra ayılmışım gibi hissederken gözlerime çöken ağırlıkla birlikte gözkapaklarımı zoraki açıp etrafıma baktım.

"Uyandı!" dedi tanıdık bir ses. Aysun'du bu. Şaşırmıştım. Onun benim yanımda ne işi vardı? Rüya mı görüyordum yoksa? 

Gözkapaklarımı birkaç kez açıp kapattıktan sonra kolumda hiçbir ağrı hissetmediğim için şaşkındım.

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin