ARKADAŞLAR VOTE VE YORUM ÇOK AZ GELİYOR. BİLEMİYORUM NEDEN?
BU ARADA BU BÖLÜM BİRAZ KAFAM KARIŞIKKEN YAZDIM. İNANIN NASIL OLDU BİLMİYORUM. UMARIM SİZİ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMAM. :/
İYİ OKUMALAR :D
MEDİADAKİ- KORAY VE NİSAN ^_^
Teoman- Bana öyle bakma- bölüm şarkımız. Mutlaka okurken dinleyiniz ^_^
****
Bir kalp durunca onunla beraber dünyada dururmuş. En çokta o kalbi seven kalpler dururmuş. Atmaya isyan edermiş. Çünkü can çok fazla yanarmış. Gökyüzü yeniden ağlamaya başladığı an acı dolu kalplerde ağlamaya başladı. Poyraz, elinde beyaz güllerle bir kez daha durdu sevdiği kadının karşısında. Gözyaşları onun toprağına dokunurken "Neden Ceren? Neden sende bıraktın beni?'' diyebildi. Ama artık ne yapsa boştu. Sevdiği kadın ona cevap veremezdi. Poyraz sevdiği kadının mezarının önünde yere çöktü. Elindeki güller ise aşkının mezarına dağılıverdi.
"Sende gittin Ceren! Gitmem demiştin. Seninleyim, seni bırakmam demiştin! Sende gittin Ceren! Sende gittin...'' diye haykırdı Poyraz. Gözyaşları yağmura karışıp yanağına süzülürken o öylece bakıyordu Ceren'in mezar taşına.
"Korkuyorum. Çok korkuyorum... Artık kayıplarımı saymaktan yoruldum.''
Poyraz bir kez daha yalnızken haykırmak istedi. Daha taşa, Ceren'e söylemediği o cümleyi haykırmak istedi.
"Ben sana aşığım! Biliyorum hiç söylemedim ama şimdi söylüyorum Ceren! Ben sana aşığım! ''
(Poyraz'ın kabusu ^_^)
****
Poyraz, koştu sevdiği kadına. Yaralı bedenine sımsıkı sarıldığında "Ceren! Canım...'' diyebildi. Ama istediği tepkiyi alamadı. Ceren'in gökyüzünde donup kalan nemli gözlere akıttı gözyaşını. Ceren, yanağına dokunan gözyaşı damlaları ile nihayet gözlerini gökyüzünden alıp sevdiği adama çevirdi.
"Poy... raz...'' diye güçlükle konuştuğun da Poyraz saçlarının arasına sevgi öpücüklerini bıraktı.
"İyi olacaksın canım. Seni asla bırakmayacağım. Duydun mu beni? Asla ama asla seni bırakmayacağım!'' diye haykırdı. Ceren, titreyen sağ elini Poyraz'ın hafif sakallı sol yanağına yerleştirdi.
"Gerçekten, yanım... dasın...'' diyebildi. Poyraz, gözlerini kısa süreliğine kapatıp gözyaşlarını Ceren'in eline akıttı. Ceren, çok üzülmüştü. Sevdiği adamın zeytin gözlerinden akan her damla onun kalbini yakıyordu.
"Ağla...ma, sana kıyamam...''
Poyraz bu sözlerden sonra tamamen dağılmıştı. Nasıl dedi içinden, nasıl senin kıymetini bilemedim? Nasıl yaptım bunu? Sen o kadar özelsin ki ben seni nasıl görmem? Diye düşündü. Ambulansın sesi tüm sesleri bastırırken Poyraz korkuyla başını çevirdi.
"Ne olur kurtarın! Lüt...fen...'' diye güçlükle konuştu. Kimse ne olduğunu anlayamazken Poyraz gözünü kendi karnına çevirdi. Beyaz tişörtü kan içindeyken, karnında hissettiği müthiş acıyla kendinden geçmesi bir olmuştu.
****
Ceren, gözlerini açtığında sol elinde ve sağ elinde sıcak iki el hissetti. Ellerin sahiplerine baktığında yüzünde tebessüm yer buldu. Çünkü biri kardeşi diğeri, can bildiği oğluydu. Bulut günlerdir Ceren'in başında durmaktan bitkin düşmüş, başını yatağa yaslayınca da uyuyakalmıştı. Aynı şekilde Mehmet'te günlerce beklemiş ve uyuyakalmıştı. Ceren bir haftadır uyuyordu. Doktorlar durumunun iyi olmasına rağmen neden uyanmadığını bir türlü anlayamamıştı. Ama sonunda Ceren açmıştı siyahlarını. Henüz kimse görmese de Ceren yine tek bir ismi söyledi.
"Poy... raz...''
Bulut annesinin sesini duyar duymaz hızla başını kaldırıp, yüzüne baktı.
"Anne! Uyandın!'' diye haykırırken Mehmet'in uyanmasına neden olmuştu. Yerinden kalkıp kapıya koştu.
"Annem uyandı!'' diye haykırıp yeniden Ceren'in yanına koştu. Sol elini ellerine hapsederken eğilip alnına uzun öpücüğünü bıraktı. Ceren şaşkınlıkla onun için sevinen iki adama bakıyordu.
"Anne sonunda uyandın. Çok korkuttun beni.'' Diye sitemli sözlerini söyledi Bulut. Mehmet acı içinde ablasının saçlarını okşadı.
"Abla, özür dilerim. Affeder misin beni?'' derken gözlerinden yaşlarını bıraktı. Ablasının o halini hiç unutamıyordu. Hele ki Poyraz'ın başına gelenleri ablasına nasıl söyleyecekti?
"Önemli değil. Ben çoktan affettim seni. Asıl sen beni...''
"Şittt... Sus ne olur abla. Daha fazla bu konuyu konuşmayalım. Senin bir suçun yok.''
Ceren rahatça nefes aldı. Gözleri hala bir kişiyi arıyordu. Kokusunu, sesini, yüzünü özlediği adamı...
"Poyraz nerede?'' dediği an Bulut ile Mehmet hüzünle birbirlerine baktılar. Ceren korktu. Hissetti kötü bir şeylerin olduğunu çünkü uyurken görmüştü giden sevgilisini.
**
Ceren, siyah bir gelinlik içindeydi. Eteklerini sımsıkı tutmuş, sararmış çınar yapraklarına basarak yürümeye başladı. Etrafına korkuyla bakıp "Poyraz?'' diye seslendi. Ama cevap yoktu. Yoktu zeytin gözler. Ceren koşar adım yürürken etrafında dönüp dört bir yanında aradı hayalini. Ama yine yoktu. Ceren ağlamaya başladı. Gözyaşları yanağına süzülünce can buldu teni. Ardından siyah gelinliğine dokunduğunda, gelinlik beyaz oldu. Gözyaşı sararmış yapraklara düştüğü an her yer yemyeşil bitkilerin, rengârenk çiçeklerin olduğu bir cennete dönüştü. Ceren şaşkınlıkla etrafına baktı.
Poyraz siyah takımın içinde bir anda karşısında belirdi. Ceren, özlemle baktı sevdiği gözlere, yüze.
"Poyraz? İyi misin?'' diyebildi. Poyraz, küçük adımlarla yaklaştı. Ama bir sorun vardı. Poyraz hiç konuşmuyordu. Sadece zeytin gözlerinden damlalar süzülüyordu sessizce. Ceren korkuyla yüzünü elleri arasına aldı.
"Aşkım, ne oldu?'' diyebildi. Ama içinde kocaman uçurumlar vardı. Ceren bir adım atsa düşeceğini hissetti. Korkuyordu ki içindeki bu uçurum onları ayıracaktı. Çaresizce, içinde ki son umudu tutup ayağa kaldırdı.
"Poyraz, bırakma beni...''
Son bir umuttu bu. Ceren, bilsin istedi. O gidince öleceğini anlasın istedi. Çünkü bir tek o yanında olunca renksiz dünyası cennete dönüyordu. Poyraz hala cevap vermiyordu. Sanki sessizce veda ediyordu. Ceren son kez dudaklarını birleştirdi. Zaman etraflarında akarken, sımsıkı sarılmıştı. Çünkü hissediyordu bıraksa giderdi. Gitmemesi için son bir kez daha yalvardı Allah'a "Aşkımı alma Allah'ım. Son bir şans daha bize verir misin?''.
Ceren, gözyaşlarının hiç durmadan süzüldüğü gözlerini araladı. Son kez baktı zeytinlere, ondan ayrılırken sanki kalbindeki ağırlık kaybolmuştu. Ceren "Lütfen gitme.'' Dedi. Poyraz yine bir şey söylemedi. Bu kez tek yaptığı ardını dönüp uzaklaşmasıydı. Ceren onu tutmak istedi ama mümkün değildi. Çünkü yerinden kıpırdayamıyordu. Ayaklarına sarmaşıklar dolanmış, sevdiği adama gitmesini engellemişti. Ceren avazı çıktığı kadar haykırdı.
"Poyraz gitme! Ne olur gitme! Git... me...''
**
"Hayır... Gitmedi. Bırakmadı. Yapmadı değil mi? Bu kez gitmedi. Ne olur bir şey söyleyin!''