11.Bölüm

17.2K 1.3K 115
                                    

1 Sene Sonra
1989

Rıfat , Ayşe'nin kaldığı odadan dışarıya bakarken derin bir nefes aldı.
Onun Mahir ile gidişinin üstünden geçen zamanla adam her gün biraz daha bitmişti.
Kalbine izinsiz , rızasız giren kızın gidişi ile gülmez , konuşmaz bir adam olmuştu.

Türkiye'ye gidip Ayşe'den bir haber almak istediğinde babasının yaşanan hiç bir şeyden haberi olmadığını görünce o da susmuştu.
Üstüne üstlük adam ölen karısının ardından çok zaman geçmeden evlenmiş bir de çocuk yapmıştı.

Rize'den bütün umutları tükenmiş bir şekilde gelen adam , annesinin ısrarları üzerine Hatice'nin fabrikadan arkadaşı Elif ile evlenmeyi kabul etmişti.

Rıfat ilk kez o zaman , Ahmet abisinin yaşadığı acıyı hissetti.
İnsan birini severken başkası ile evlenmek onun gözlerine bakmak ne zormuş diye düşündü.
Tam on beş gün içinde isteme ve aile arasında bir söz yapılmış adamın parmağına bir halka geçirilmişti.

Rıfat , Ayşe'den kalan eşyalara bakıp derin bir nefes aldı.
"Keşke Ayşe , keşke senin abin olmadığımı söyleyecek kadar zamanımız olsaydı. O zaman belki kalbimdeki bu acı bu kadar yakmazdı .
Keşke Mahir'den önce duygularımı anlayıp , cesaret edip karşına çıkabilseydim.
Belki şimdi parmağımda bu soğuk halka yerine senin küçük ellerin olurdu. Keşke ..." diye iç çekerek odadan çıktı.
Akşama nişanı yapılacak biri için fazlası ile mutsuzdu.
Dursun bey ve Fadik hanım ise oğullarının bu hallerine acısalarda , gururları yüzünden Ayşe'nin Mahir ile hiç kaçmadığını söylemediler.

Rıfat , nişanın yapılacağı salona gelince etrafta koşturan adamlara bıkkınlıkla baktı.
Nişan kız tarafına ait olsada babası git bir bak yardım edilecek bir şey var mı demişti .

Adam sallana sallana salonun mutfak kısmına varınca malzeme taşıyan gençlerin yanında Mahir'in abisininde olduğunu görüp sinirle derin bir nefes aldı.
Yaşadığı nefret duygusu ile arkasını dönüp gidecekken içindeki merak ve endişe duygusu ile dayanamayıp adama doğru yürüdü.
Tam karşısına gelince Mehmet'te bu durumdan memnun olmadığını belirtir bir şekilde sadece kafası ile selam verdi.
"Az bir konuşalım seninle Mehmet abi !"

Mehmet , lafını söyleyip onu beklemeden giden Rıfat'a sinirle baktı.
Başını sağ sola sallayarak sabır çekip adamın peşinde salonun  dışına çıktılar.

"Ne istiyorsun Rıfat ? Bak bende olanlardan sonra  senin nişanına yiyecek getirmeye meraklı fakan değilim . İdris amca kayınbaban çok ısrar etti. Belli ki adamların aramızda geçen olaylardan haberi yoktu bende bozmadım."

"İyi yapmışsın , benim sorunum bu değil zaten."

Mehmet karşısındaki adamın amacını  çözmeye çalışarak baktı.
"Benim sorunum kardeşine  kaçan Ayşe !"

Mehmet , Mahir'den dinlediği olayın aslı ile mahçup olmuş kızın günahına girdiği için her namazından sonra  tövbe eden bir adamdı.
Şimdi karşısına geçip bunun hesabını soran Rıfat'a ne diyeceğini bilemeyip başını eğdi .

"O mesele de , benim hatam büyük Rıfat . Ne kadar özür dilesem azdır. O gün Ayşe'yi bizim dükkanın önünde bulunca , Mahir'e kaçtı sandım. Meğer garip İstanbul yazısını görünce bir umutla bizim dükkanın önünde soğukta sabahlamış. "

Rıfat adamın sözleri ile ne diyeceğini düşünürken gelen kayınbabası İdris bey ile ağzını açıp tek laf edemedi.
Yaşlı adam ona nişan ile ilgili laflar ediyor fakat Rıfat adamı duymuyordu.

"Akşam erken bitirelim evladım nişanı , hem çoluğun çocuğun okulu da var . Abin Ahmet gelmeyecek mi nişana ?"

Rıfat , abisinin adını duyunca kaşları çatılıp ne yapacağını düşündü.
Ayşe o gün Mahir'e kaçmadıysa neredeydi bunca vakit ...
Tek başına yok bilmeyen dil bilmeyen kız nasıl yaşamıştı.
Daha doğrusu yaşıyor muydu ?

"İdris amca ben bir eve gideyim işim vardı unuttum ." Diyerek acele ile çıktı.
Mehmet'e gidip hesap sorsan alacağı cevaptan korkan adam yaşadıkları eve doğru arabayı hızla çalıştırdı.

Apartmandan içeri girerken öyle sinirliydi ki onun nişanı için gelen uzakta ki akrabaları bile farketmedi.
Koşarak geldiği kapı önünde kalabalığı görünce ne yapacağını şaşırdı.

Kucağında Kemal , yanında Cristina ile ailede söz sahibi olan Ahmet'i görünce öfkesi adamı buldu.
"Abi bir konuşalım !"
"Ne o lan beni çok mu özledin ?"
"Bekliyorum " diyerek merdivenlerden indi.
Ahmet kucağında ki Kemal'i Cristina'ya verip merdivenlerden Rıfat'ın peşinden indi.
Rıfat sinirle yumruğunu sıkarken Ahmet kardeşinin tam karşısında durdu.

"Abi Ayşe , Mahir'e kaçmamış . O gece sırf lokantanın adı İstanbul diye orada beklemiş. Bütün gece soğukta onu bulalım diye beklemiş ."

Ahmet kardeşinin koluna dokundu.
"Rıfat üzerinden bir sene geçti . Sen bir düzen kurdun evleneceksin. "

Rıfat arabaya yaslanıp elleri ile kafasını sıktı.
"Ayşe , ona ne oldu abi yaşıyor mu ?
Zavallıcık tek başına bilmediği yerde , ya öldüyse abi !"

Ahmet kardeşine elini uzatınca Rıfat sinirle itti.
"Rıfat bugün nişanın var , kendine gel ."

"Ben sana güvendim , abim yalan söylemez . Kimsesiz , çaresiz kıza iftira atmaz dedim . Abi Ayşe nerede ?"

Ahmet susunca Rıfat arabasına bindi.
Ne olursa olsun kızı bulacağım , ucunda rezil olmak varsa da umursamadı.

Rıfat önde Ahmet arkada arabayla nişanın yapılacağı salona hızla giderken genç adam bu kadar çabuk vazgeçip ailesine inandığı için kendini suçladı.
Ayşe'nin başka bir adama kaçmayacağını bilmesi gerektiğini düşünüp durdu.
Mahir'i dövdüğünde kendisinin  elindeki yaraları temizleyen kızın  ürkek bakışlı hali aklına gelince  direksiyona ellerini sertçe vurdu.
"Aptal Rıfat aptal , sevdiğini söylediğin kıza bile sahip çıkamadın . Şimdide başka kızın günahına giriyorsun ! Bir Ayşe enkazı da sen yaşatacaksın . Yazık değil mi Elif' e !"
Kafasında ki sorunlarla arabadan indi. Ona seslenen kimseyi duymadı , adeta dünya ile bağlantısını kopardı.

Mutfağa girip Mehmet'i bulunca karşısınsa dim dik durdu.
"Mehmet abi , Mahir nerede ? Ayşe onunla mı ?" Diye sorunca arkasında duran Ahmet adama bakarak başını sağ sola salladı.
"Rıfat bak ben sana dedim o mesele yanlış anlaşılmış. Mahir Paris'te Ayşe nerede ben bilemem ." Deyip Ahmet'e sorgular şekilde baktı.

Üçü arasında gergin sessizlik sürerken içeriye giren Dursun bey ile öfkeli bakışlar yaşlı adamı buldu .
"Rıfat sakin ol içeride kayınbaban var , kolu komşu ,akraba var . Rezil olacağız sus artık." Rıfat babasıyla sanki düşmanıyla konuşur gibi tükürür gibi konuştu.

"Sırf sen rezil olma diye abim Cristina ile evlenemedi.
Gittin Ayşe'yi paranla satın aldın.
Yetmedi kızı yıllarca evinde hizmetçi gibi çalıştırdın.
Sırf Hacı Dursun'un oğlu abisinin nikahlı karısına aşık oldu diye çaresiz kıza kaçtı diye iftira attın. Şimdi sen çok sevdiğin dünürlerine rezil olma diye ben sevmediğim bir kızla nişanlanacağım öyle mi ?"

Ahmet babasına bakıp başını sağ sola salladı.
"Baba ben sana sordum değil mi ! Rıfat kızı unuttu sevmez artık nişan yapacağız dedin ! Neden ha neden !
Ben sana kızın kalbi temiz baba gel bu iş olsun yanıma gelirsiniz kimse Ayşe'yi benim karım bilmez demedim mi ?"

Rıfat abisinin sözleri ile başını ona çevirdi.
Gerçekten abisi bunları demiş miydi ?

Ayşe ile onu birlikte düşünmüş müydü ?

"Ayşe nerede abi !"

Ahmet kardeşinin omzuna dokundu ağlayan Rıfat'a sarıldı .
"Ayşe gitti Rıfat, sen unuttun , başkası ile nişanlanıyorsun diye Ayşe polislere teslim oldu ." Dedi .

Genç adam yaşadığı yıkımla Ahmet'in kollarına yığılıp kaldı.
Mehmet duyduğu ,şahit olduğu aile trajedisi ile ne yapacağını şaşırdı.
Adamın aklında tek kalan şey , kardeşi sonuna kadar haklıydı.
Ayşe bu hikayede en masum ve en sevilesi insandı.
Mehmet o an kendi kendine verdiği karar ile adamların yanından çıktı.
Mahir'i arayıp kızı bulup sahip çıkmasını hatta içerdeki bencil adamlara rağmen evlenmesini o kıza bir yuva vermesini söyleyecekti.
Belki o zaman o da yaptığı hatanın , kıza attığı iftiranın bedelini ödemiş olurdu.

Bir Tutam Hasret Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora