Zeynep
Sabah gözlerimi açtığımda dün gecenin yorgunluğu vardı üstümde Kemal doymak bilmiyordu, hatta doymak istemiyordu. Sonunda ben sızınca pes etmiş ve beni rahat bırakmıştı ama o rahat bırakması uykumu almama yetmemiş gibiydi. Kedi gibi gerneştikten sonra sağıma döndüğüm de yatağın ona ait tarafı yine boştu ve bu yine canımı sıkmıştı. Yataktan yavaşça kalkıp kendimi duşa atmamın arasında geçen zaman bir ömür gibi gelse de bir dakika bile değildi. Sıcak suyun beni rahatlatacağı kesindi, kaslarım fazlasıyla gerilmişti ve gerilen kaslarım hareket etmeme engel oluyor gibiydi.
Sıcak su damlacıkları üzerime damlarken yavaşta olsa rahatlamaya başlamıştım, bedenim gevşemeye meyiliymiş gibiydi. Lifin üzerine güzel kokan duş jellerinden birini sıktıktan sonra bedenimi ovarcasına temizlemeye başlamıştım ama gördüğüm manzara karşısında şaşkınlık içerisindeydim. Hiç aynaya bakmamıştım ve bu işte bir aksılık vardı, hemen suyun altından çıkıp aynanın karşısına geçtiğim de hemen hemen morarmamış yerim kalmamıştı;
"KEMAL!" Sinirden duşa geri dönüp hızla yıkanmaya başladım, nasıl olurda böylesine düşüncesizce benimle sevişir, en azından bedenime bu kadar zarar vermemiş olması lazımdı. Saçlarımı hızla köpüklerken bir yandan ona olan öfkemi içime küsüyordum.
Suyu kapatıp hızla üzerime bornozumu geçirip oda dan çıktığım, etraf fazlasıyla savaş alanı gibiydi. Bornozumun kuşağını sıkılaştırıp merdivenlerden aşağı inmeye başladığımda, Kemal ortalıkta yoktu, evin tüm odalarına girip çıktığımda evde olmadığını kanıtlı bir şekilde görmüştüm. Merdivenleri hızla çıkıp ikidir giymeye çalışıp giyemediğim kıyafetlerimi giymiştim, morlukların büyük kısmı kapansa da boynumdakiler kapanmamıştı.
Çekmeceleri aramaya başladığımda, ipek olduğunu düşündüğüm kırmızı elbiseme uyabilecek bir şaldı. Boynuma sardıktan sonra hızlı bir şekilde çantamı ve şarjı diplerde olan telefonumu içine attıktan sonra ayağıma rahat babetlerimi geçirip kapıdan dışarı çıktığımda Türkiye'de olmadığımı idrak etmiştim, gelişimiz ve tüm günün evde geçmiş olması belki de buna etkendi. Ya da o sinirle unutmuştum bilmiyorum ama sonuç anahtarı almadan çıkmıştım ve geri dönemiyordum bir yandan yürüyüp sakinleşmek istiyordum. Geriye iki seçenek kalmıştı birisi merdivenlerde oturup beklemek ya da basıp gitmek ki, basıp gitmeyi seçeceğim ben ve benliğim biliyorduk.
Hızlı bir şekilde evden uzaklaşmaya başlamıştım ve nereye gittiğime dair zerre bir fikrim yoktu sadece yürüyordum ve diğer bir umudum şarjımın bitmemesi ve sonunda eve geri ulaşabilmemdi. Bana göre yavaş adımlarla yürümeye başlamıştım ve çevremdeki insanların dediği tek bir kelime dahi anlamıyordum onlara yol sormaya kalksam ne diyecektim ki hani sinirlenince neden her seferinde beynimi kullanmadan hareket ediyorum anlamıyorum.
Hani adamları durdurup "Pardon Eau de rosa mi? Diyecem" al kızım sana gül suyu diyecek halleri yok üstüne üstelik bana bir kahkaha atıp uzaklaşırlardı. O yüzden kimseye sormadan dümdüz yürümekten başka bir çarem yok görünüyorduki, bende onu tercih ediyordum şu anda.
Yürürken bir yandan kendi kendime kim derki en çok görmek istediğin ülke de ve şehirdesin ama ne gezecek yeri biliyorsun nede konuşacakları dili ve sen o halde sinirle evden çıkıp ne yapacağını bilmeyeceksin diye. Deseler inanmaz üstüne üstelik sinirlenir kahkaha atardım ama şu anda o kahkahayı eminim onlar atıyordu. Bak biz dedik sende inanmadan saf falan diye. Of Zeynep delirmiş gibi konuşmayı bırak dumduz ilerledin yani nasıl kaybolacaksın ki hem yerleri hafızana kazı en azından bilirsin, hem bulursun evi kaybolacak halin yok ya.
3 saat sonra..
Allahım neredeyim ben nereye gidersem gideyim aynı gibi, nasıl bulacam ben bu evi. Telefonun şarjı bitmeden bir Kemal'i aramam en mantıklısı en azından beni o bulur ve yorulan ayaklarım sonunda oturacak yer görür. Telefonu çantam dan çıkarmamla karşılaştığım manzara beni üzmüş üstüne üstelik yıkmıştı. Telefonum kapanmıştı üstelik hiç kullanmadan, haksızlık değil mi bu ya!

YOU ARE READING
Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)
RomanceZeynep Çalışkantürk; Okuduğu eczacılık fakültesinin başarılı öğrencisiydi Zeyno hayalleri vardı, iyi bir eczacı olacaktı ve hastalarına elinden gelen en iyisini yapacaktı. O mesleğinde ilerleyip başarılı bir eczacı olmak hayalleri ile yanıp tutuşur...