"Sen bir türlü tebessüm etmezdin, anlardım./ Sen bir gülsen, gülmedin ki, ben keyfimden ağlardım."
-Saian
Bazen bazı şeyler istediğimiz gibi olmayabilir. Bazen bazı basit şeylerden korkabiliriz. "Saygı istiyorum." demekten, isyan etmekten, Sezen Aksu dinlemekten, kaçıp gitmekten korkabiliriz. Çünkü biliriz: Kimse biz istedik diye bize saygı göstermez, isyanlar boşadır ve Sezen Aksu hiçbir zaman daha iyi hissettirmez.
Mira'nın korkusu daha basit ve alaya neden olabilecek bir çeşitti. Karşısındaki insana "Hadi, acele et!" demekten korkuyordu. Tüm benliği acele etmeleri gerektiğini söylüyordu ama adamın bundan haberi yoktu ve çok yavaştı.
Mira ona müdahale etmemek için zor duruyordu. Ona ne yapacağını söylerse eğer, onu kıracağını ve kızdıracağını düşünüyordu. Bunu ise hiç istemezdi. Bu adam onun için önemli birisi sayılırdı.
"Bir şey mi söylemek istiyorsun?"
Daldığı düşüncelerden onun bu sorusuyla uyandı. Adam bir süredir karşısındaki kahvaltı tabağı ile meşguldü ama şimdi, kafasını hafifçe çevirmiş kıza bakıyordu. Elinde hala çatalı vardı.
Mira ise tırnaklarını kemirdiğini fark etti. Bu fark edişle ellerini ağzından çekti ve adama cevap verdi.
"Hayır, söylemek istediğim bir şey yok."
Ona içindekini söylememek için zor durmuştu. İçten içe onu yücelttiğini düşünse de onu sinirlendirecek bir şey yapmak istemiyordu. Büyük ihtimalle Toprak sinirli görünmeyecekti ama aslında ne düşündüğünü kim bilebilirdi ki?
"Birazdan çıkarız, tamam mı? Sanırım o adamın yanına gitmek istiyorsun."
Genç kız biraz heyecanla başını salladı. Ona cidden minnettardı. Yine de yeniden tabağına bakan adama bunu söylemek istedi:
"Deniz."
Toprak bir süre önüne baktı ardından arkasına yaslanıp kıza baktı. "Güzel bir isimmiş. Senin için değerli birisi, öyle mi?"
Mira tereddütle ona baktı. Bunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yoktu ama tamamıyla bilmesi iyi olacak mıydı? Mantıklı düşününce Toprak ile arkadaş değildi ve verdiği bilginin nereye gideceğini bilmiyordu.
Yine de ona güvendi. "Evet."
Kafasını salladı. "Sevindim."
"Gerçekten mi?"
Kahvesinden bir yudum aldı. "Evet, kesinlikle."
Genç kız dudaklarını ısırdı. Aklındaki soruyu sorup sormama konusunda kararsızdı ama yine de şansını denemek istedi. "Bu," dedi. "duygusal açıdan bir sorun olmadığını gösterir mi? Küntlük yani..."
Toprak'ın kaşları şaşkınlıkla kalktı bir süre. "Sen bunları düşünme." diye geçiştirdi. Ardından masadan kalkarken. kısık bir sesle "Ona aşık olduğunu mu düşünüyorsun?"
Mira yutkundu. Sahte bir şekilde gülümsedi ve onun yaptığı gibi "Sen bunları düşünme." dedi.
Onun ayağa kalktığını fark ettiğinde büyük bir heyecanla yerinden kalktı. Üzülmemek için aklına dün olanları getirmemeye çalışıyordu. Olanları sırasıyla düşündüğünde, yaşadığı en berbat günlerden biri olduğuna karar vermişti ve onları her düşündüğünde gözlerinin dolmasına engel olamıyordu.
Melankoli yeniden benliği esir alırken Toprak onu kurtardı. "Hadi gidelim bakalım. Mira'nın aşkına gidelim."
Yeniden yutkundu. Toprak'ın küçük bir alayla söylediği bu sözler iyi hissettirmişti. Mira'nın aşkı... Gülmek değil, deli gibi kahkaha atmak istiyordu. Nefes nefese kalıncaya kadar hem de. Garip garip sesler çıkarıp, aynı anda mutlu olduğunu gösteren hareketler yapmak istiyordu.

YOU ARE READING
HASTA
Teen FictionGünlerden bir gün güzeller güzeli prenses bir hastalığa yakalanır. Prenses bu hastalıkla çok değişir. Güzel aryalar söylemek yerine küfretmeye, zarifçe el sallamak yerine parmak göstermeye başlar. Bunun üzerine kral ve kraliçe kızlarını bu amansız h...