"Şimdi beni uçurumdan atsan, düşene kadar aklımdaki tek şey; sırtıma değen ellerin olurdu."
-Ahmet Telli
GRUP KONUŞMASI
Bir hafta önce bu basamakları tek başına çıkarken, şimdi yanında Derin vardı. O gün deli olarak düşündüğü kız ile iyi bir arkadaşlığın başındaydılar. Hala tam anlamıyla güvenmese de hayatının "iğrendiklerim" adlı klasmanında bulunmuyordu. Zaten dünkü yardımlarından sonra, bu biraz zalimlik olurdu.
Farklı modellerde kot şortlar giymişlerdi. Mira, Batman armalı siyah bir tişört, Derin ise çiçekli kolsuz bir gömlek giymişti.
Mira'nın özensiz saçına karşın Derin'in düz, kızıl saçları özenlice taranmıştı. Mira onun güzel olduğunu kabul etti. Tabii onu kıskanmaktan çok uzaktı. Bunun nedeni kendi güzelliğinin farkında olması değildi. Bünyesinde böyle bir his barındırmadığı için kıskanmamıştı.
Birkaç tuhaflığı dışında iyi bir kız olduğuna karar vermişti. Çoğunlukla neşeli ve iyi niyetli bir kızdı ancak konuşmanın bittiği sıralarda göz göze geldiklerinde Derin'in gözlerinde tuhaf bir bakış görmüştü. O sıralarda
dudaklarındaki gülümseme siliniyor, masum yüzüne hiç yakışmayan şeytani bir bakış yerleşiyordu. Birkaç saniye sürüyordu bu. Sonrasında silkeleniyor ve yeniden neşeli Derin oluyordu.Sahneye çıkıp yan yana oturduklarında, terapi çemberlerinde onların dışında üç kişinin daha olduğunu gördüler. Bir tanesi, geçen hafta da olan suratsız çocuktu. Yine kulaklığı takılıydı ve siyah bir kazak giyiyordu. Bu sıcakta, nasıl oluyor da fenalaşmıyor, diye düşünen
Mira bir yandan da sıkılganlığını saklamaya çalışıyordu. Bir diğer kişi ise ilk bakıldığında erkek gibi görünen, kısa saç kesimli, sarışın bir kızdı. Bol bir pantolon ve tişört giyiyordu. Kollarını göğsünde buluşturmuş tavana bakıyordu. Bir diğeri ise ilgisiz bir şekilde telefonuyla uğraşan bir erkekti. Pantolon ve atlet tarzı bir tişört giymişti.Ortamda sessizlik hüküm sürerken, sessizliği tahta zeminden gelen bir ayak sesi bölmüştü. Mira, Derin ve sarışın kız dışında -erkekler- o tarafa
dönmemişti. Gelen beklenmedik bir kişi değildi. Toprak dar paça lacivert pantolunu ve üzerinde sigara içen bir adamın resmi bulunduğu bir tişört giyiyordu. Saçı dağılmıştı. Hala yakışıklı gözüküyordu.Yavaşça kazaklı çocuk ve sarışın kızın ortasında kalan sandalyeye oturdu. Onun oturmasıyla çocuk, kulaklıklarını çıkardı.
Bu sırada Toprak, yüzünden düşmeyen gülümsemesiyle konuştu:
"Nasıl gidiyor, gençler?"
Kimseden cevap gelmeyince
Derin, "İyi." dedi. Mira'da ona uyarak başını salladı.Toprak onlara başını salladı ve yanındaki kıza döndü.
"Nasılsın, Seda?"
Adının Seda olduğunu öğrendikleri kız, Toprak'a baş parmağını kaldırarak işaret yaptı.
Diğer iki kişiye de sordu ve onlardan bir omuz silkme, bir de tepkisizlik aldı.
"Geçen hafta birbirimizi tanımamız yarım kalmıştı. Devam edelim." bir süre çemberdeki kişilere baktı. Sonra gözlerini Mira'ya dikti.
Gülümsemesini
genişleterek "Neden sen devam etmiyorsun, Mira?" dedi.Mira elbette kendini tanıtacağını biliyordu ama önleyemediği bir şekilde sinirle doluyordu. İçindeki bir ses çemberin tam ortasına geçip garip hareketler yapmasını ve oradaki herkesin saçını çekmesini söylüyordu.
Derin bir nefes alarak yerinden kalktı. Herkese tepeden bakıyor olmak o kadar da iyi hissettirmiyordu.
Ellerini arkasında birleştirerek konuştu:

YOU ARE READING
HASTA
Teen FictionGünlerden bir gün güzeller güzeli prenses bir hastalığa yakalanır. Prenses bu hastalıkla çok değişir. Güzel aryalar söylemek yerine küfretmeye, zarifçe el sallamak yerine parmak göstermeye başlar. Bunun üzerine kral ve kraliçe kızlarını bu amansız h...