Hepinize güzel yorumlarınız ve voteleriniz için teşekkür ederim :) Geçen bölüm MelBar'cı arkadaşlara sözüm olduğundan daha çok MelBar odaklı bir bölümdü. Ama ZeyKer de yok değildi. Hakkımı yemeyin şimdi :D Her neyse.. Bu bölüm kusana kadar ZeyKer var. Alın bakalım ZeyKer'inizi :D Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı merakla bekliyorum.
Dip Not: Birçok okuyucum Kerem'in ağzından da bir bölüm yazmamı istediğini söyledi bana. Zaten ben bu hikayeyi yayınlamaya başlamadan önce karar vermiştim Kerem'in ağzından bir bölüm yazmaya. Çünkü kurguma göre bu gerekli. O yüzden de bu konuda içiniz rahat olsun. Çok kısa bir süre sonra Thor'umuzun ağzından da bir bölüm gelecek ;)
Dip Not 2: Multimedya bölümündeki resmi merak edenler için kısa bir açıklama yapayım. Sevgili arkadaşım Dilara sosyal medyada bana karşı bir ayaklanma ve direniş başlattı. Hikayemi okuyan tumblr okuyucularım da ona destek verdiler. Can güvenliğim tehlikede şu an. Tehditler alıyordum ama şaka sanmıştım açıkçası :D Ne şartlar altında hikaye yazıyorum bilemezsiniz. Tumblr kızları çok fena :D Dilaracım öptüm canım :*
Bu bölümü Cansu'ya ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin Cansucum :)
“Hoş geldiiiin!”
Kerem Cuma akşamı iş yerinden eve geldiğinde onu büyük bir mutlulukla karşılamama şaşkın bakışlarla karşılık veriyor. Aslında haklı çocuk.. Bu zamana kadar bir kez bile ondan önce eve gelmişliğim yok.
“Turşu?” diyor tek kaşını kaldırarak bana şüpheli bir bakış atarken. “Hayırdır?”
“Hiiç.” diyorum sevimli bir ifadeye bürünüp, omuzlarımı silkerken. Ama içim kan ağlıyor! Neden mi? Çünkü birazdan Kerem’in biricik, gizemli sevgilisini hiçbir baskı altında kalmadan, kendi hür irademle evimize yemeğe davet edeceğim. Ne hoş(!) dimi, aşık olduğum ev arkadaşımın aşık olduğu adama yemek yapacak olmak? Tam benim gibi eziklere göre bir aktivite!
“Sen niye erken geldin?” diye soruyor Kerem yanıma oturup, başını koltuğun arka kısmına yaslayarak. Yorgun bir ifade var yüzünde..
“İşlerimi erken bitirdim. Bir de Engin Bey gelecekmiş bugün. Beni görmeden kaçayım dedim.” diye açıklıyorum hızlı hızlı. Engin Bey şirkete yaptığı kısa ziyaretlerde benimle fazla ilgilendiği için ondan rahatsız oluyorum haliyle! Hayır yani koskoca adam olacak bir de..
“Anladım.” diyor Kerem kafasını aşağı yukarı sallayarak. Ama yüzünde bitkin bir ifade var. Allah Allah! Ne oldu ki bu çocuğa böyle?
“Sen iyi misin Thor?” diye soruyorum kaşlarımı çatıp, Kerem’e bakarken. Kafasını halsiz bir ifadeyle aşağı yukarı sallıyor. Ama ben ikna olmuyorum tabi.
“Sen hasta mı oldun?” diye soruyorum yerimde kımıldanırken. Ben endişeyle Kerem’i süzerken, o bana kısa bir bakış atıyor.
“Hayır Turşu.” diyor derin bir nefes verirken. “İyiyim.”
Tabi canım! Ben de Paris Hilton’um zaten!
“Gel buraya bakayım sen.” diyorum adeta çocuğuna seslenen bir anne edasıyla. Kerem ise bitkin bir halde kafasını iki yana sallayarak inat ediyor. “Eğer kafanı biraz daha sallarsan beyin sarsıntısı geçireceksin.”

ANDA SEDANG MEMBACA
NUMARA 12
Fiksyen PeminatBir kadın.. Bir adam.. Bir ev.. Peki bu üçü bir araya geldiğinde neler olacak dersiniz? Merak ediyorsanız Cihangir 'Numara 12'de buluşalım.