ZEHİRLİ KAN
O özgür olma hakkıyla doğmasına rağmen, özgürlüğünden mahrum bırakıldı... Bedenen özgür değildi. Bunun farkındaydı. Ruhen de, ama öyle olduğunu bilmiyordu. Her zaman bağımsız olduğunu düşünürdü. Fakat doğru değildi. Sağlıklı bedeninin içindeki o boğulan ve hasta ruhu dahil, bütün var oluşu bir ıssız mağaranın içinde mahkûm gibiydi. O mağaradan çıkmaya direndikçe, yolunu bulmaya çalıştıkça daha da kayboluyordu. Her yer sis içinde, boğuluyordu... Sis o kadar kalın, gri ve bunaltıcıydı ki önünü bile göremiyordu ve ona söylenen onlarca yalanı, beyninden attığı ama ruhunda hep bıçak kesiklerinin çirkin izleri gibi kalan hayal kırıklıklarını ve yaşamında ki umutsuzluğu andırıyordu adeta. Küçük kafatasının içinde, beyninin içinde bile hür kalamıyordu... Çünkü gerçekten, gerçek benliğini bilmeyen biri ne kadar özgür olabilirdi ki? *** Ve yıllardır içinde tuttuğu, herkesi yakacak ve parçalayacak, kendisini bile her esişinde ölesiye kıvrandıran, kanını kaynatan o sinsi kasırgayı daha fazla kırılmamak uğruna serbest bıraktı. Pişmanlığı tanımamış, keşke kelimesini aklından bile geçirmemiş, affetmenin büyüklük olduğuna Cehennem'le Cennet'in var olduğuna inandığı kadar inanan biriydi. Ancak suçluluk duygusu gerçekleri öğrendiği an, yıllanmış bir sarmaşık gibi en ince damarlarından sızıp, kalbine kadar ulaştı ve etrafını kaplayıp, deldi. Hepsi feryat edercesine döküldüler o delikten. Acı. Pişmanlık. Keşkeler. O an bütün acı duygular, aklından geçen cümleyle katlanılmaz hale geldiler. Onun Cennet'i ve Cehennem'i birdi, hayatı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİKAYE ÖNERİLERİ
RandomWattpad hikaye önerilerini burada bulabilirsiniz. Hikayenizin tanıtılması için mesaj atabilirsiniz.