Merhaba okurlar. VOTE VERMEDEN GEÇMEYİN LÜTFEN..
---------
İşte duygusuz bir vampirden duyabileceğiniz en romantik cümle.
"Seni sadece ben öldürebilirim."
Bunu söylerken sanırım sevinmemi, kendimi iyi hissetmemi bekliyordu.
Tek yapabildiğim yutkunmaktı.
Ekin normal bir insan olsa belki bir çok şey yaşardık.
Belkide tanışmazdık bile. Belki babam ölmese hayatıma Ekin diye bir vampir girmeyecekti.
Elleri ellerime değdiğinde titremeyecektim mesela. Kalbim böylesine atmayacaktı. Bu iğrenç yalnızlıkta boğulmayacaktım.
Ayağımı yatağa uzatıp yorganı üstüme çektim. Ekin beni büyük lüks döşenmiş bir eve getirmişti. Odayı gösterip yüzüme bile bakmadan gitmişti. 'Benimsin.' Diyen Ekin yok olmuş, öküz Ekin yerine geçmişti. Odadan çıkmaya tereddüt ettiğim için yatağa girmekten başka çarem yoktu. Karnım acıkmıştı. En önemlisi terlemiştim. Duş almam ve birşeyler yemem gerekiyordu . Odadan çıksam ne olurdu acaba? Odadan çıktım diye beni öldürecek değildi ya. Değil mi?
Yani aslıda söz konusu Ekinken emin olmak imkansızdı ama denemeye değer diyerek çıktım odadan. Koridor geniş ve uzundu. Birkaç kapı ve aşağı inen merdivenden başka birşeyi yoktu. Boş koridorda yavaş yavaş ilerleyip merdivenin başında durdum. Ev tamamen sessizdi. Pembe çoraplarım merdivenlerde ses çıkarmadan ilerlerken aşağı inmeyi başarmıştım. Yine aynı sessizlikte mutfağa geçip dolabı açtım. Tıka basa doluydu. Buzluğu açtığımda ağzına kadar kırmızı torbalarla dolu olduğunu gördüm. Kan.
"Yiyecekler altta."
Ekin'in sesini birden duyunca panikleyip buzluğu kapattım. Tekrar dolabı açıp içinden hazır yemekleri çıkardım. Islak kek paketini açıp bir çatal aldım. Masaya geçtiğimde Ekin buzluğu açıp bir torba aldı. Çatalımın ucuna aldığım keki ağzıma götürdüğümde Ekin paketi açıp karşıma oturdu. Paketi iştahla kafasına diktiğinde dudağının kenarına taşan kırmızı sıvı midemi hareketlendirmişti.
Ama bu görüntü..
Tanrı'nın özel çizimi gibi karşımda duruyordu.
"Mideni mi bulandırdım?"
Ağzımdaki keki zar zor yuttum. Tüm iştahım kaçmıştı. Kafamı olumlu anlamda sallayıp keki gözümün önünden uzaklaştırdım.
"Tadına bakabilir miyim?"
Sanki kötü bir şey demişim gibi gözlerini irileştirip dudaklarını araladı. Bilerek mi yapıyordu yoksa? Tahrik ederekmi öldürecekti beni?
Elindeki paketi son damlasına kadar emdikten sonra paketi tezgaha fırlattı. Vay be. Ne kadar düzenli, titiz bir ev sahibi. Sahi kimin eviydi burası?
"Odana çıksan iyi olur." Sesi yüzü gibi ifadesizdi.
"Pekâla çıkıyorum."
Hayır çıkma dese anında sandaliyeme yapışırdım. Ama nerde onda o düşünce?
İstemsizce merdivenleri çıktıktan sonra çıktığım yatağa geri girdim. Yorganı başıma çekip altında nefessizlikten ölmeyi dileyerek uykuya daldım.Gözlerimi araladığımda rahatsız uykunun verdiği huysuzlukla dolmuştum. Gerçekten sinir en tepeme çıkmıştı. Yataktan kalkıp aşağı indim. Saçlarımı elimle düzeltip salona yöneldiğimde Ekin ve Çağrı'nın konuşmaları dikkatimi çekti.
"Ne yapacağız?"
Çağrı soğuk bir sesle konuşuyordu.
"Babama söz verdik biz yapmasak o yapacak. "
Aldığım nefes boğazıma tıkanırken birkaç adım geriledim. Öldürecekti. Ekin beni öldürecekti.
Ekin.
Çağrının öldürmesi benim için bir şey ifade etmediği için umurumda olmazdı. Ama Ekin. O ve ona hissettiklerim çok farklıydı. Gözümden damlayan yaşa küfür ederek odama çıktım. Tekrar yatağa girip yorganı bedenime sardım. Yastığı yüzüme bastırıp gözlerimi sıkıca kapattım. Göz yaşlarım kendiliğiden dökülürken hıçkırıklar boğazıma diziliyordu.
Belkide kurtulurdum ölünce. Babamın yanına giderdim belkide.
Hem belki anlayış gösterirlerdi hislerime. Ekin değilde Çağrı öldürürdü beni.
Ama Ekin ne demişti?
'Sen benimsin izgi. Seni sadece ben öldürürüm."
Ah ne kadar güzel sahipleniyordu değil mi.
Yastık gözyaşımla ıslanırken ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Bir tane daha.
Acıyla inleyip yastığı tekrar yüzüme bastırdım. Nefes alışım zorlaştığı için ciğerlerim yanmaya başlamıştı. Tekrar inleyip gözlerimi daha çok sıktım. Yastığı biraz daha bastırdığımda beynim uyuşuyordu.
Son anda yüzüme bastırdığım yastık birden havalanınca gözlerimi açtım. Ekin kocaman yeşil gözleriyle bana bakıyordu. "Neyin var İzgi?"
Ne demeliydim? Aşık olduğum psikopat vampir beni öldürecek, bu canımı inanılmaz yakıyor ve tak yapabildiğim ağlamak.
Demem gereken buyken sadece "hiç." Diyebilmiştim. Zaten sesim inanılmaz titriyordu. Gözlerime biriken gözyaşları yanağımdan süzülüyordu.
En nefret ettiğim şeydi ağlamak.
Babamın cenazesinde bile ağlamamıştım.
Ama şimdi Ekin'in karşısında salya sümük ağlıyordum.
Ekin derin bir nefes alıp yatağın köşesine oturdu.
"Başka yolu yok İzgi. Üzgünüm gerçekten."
Ellerini başına yaslayıp yere baktı. "Babam denen o iğrenç adam seni rahat bırakmaz. Acı çektirerek öldürür." Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. "Senin tek kurtuluşun ölüm İzgi. Buna mecburum."
Vücudum isteğim dışında titrerken ağlamamak için direniyordum. "Peki." Dedim titreyen sesimle. "Ozaman şimdi öldür lütfen."
Gözlerini açıp yüzüme baktı.
"Hayır. Seninle vakit geçirmek istiyorum. En azından biraz mutlu ölmeni istiyorum."
Ne zaman ölecektim peki.
"Babam talimat verdiğinde, işte ozaman ,yani dediğini yapacağız."
Gözlerim yanıyordu. Ekin yerinde emekleyip yanıma uzandı. "Eski hayatına dönmeni okadar çok isterdim ki İzgi."
Kollarını belime dolayıp beni kendine çekti. Başımı göğsüne yasladığımda kokusu içime doldu.
En azından bir umudum vardı. Belki öldürmez diyordum. Hep aynı saflığım.
"Senin hissettiklerini hissetmeyi öyle istiyorum ki İzgi. İnsan olmayı öyle istiyorum ki. "
Sesi kulağımı okşayıp geçerken tuttuğum göz yaşları yanaklarıma hücum etmişti. Dudaklarımdan çıkan acı inlemeler çektiğim acının kanıtıydı işte. Durduramıyordum kendimi. Ekin kaskatı kesilmiş ağlayıp inlememi dinliyordu.
Böylesine acı çekmek istemiyorum işte. Ölümden korkum yoktu. Neden böyle hissediyordum ben?
"Ağla İzgi. Ağla ve rahatla"
----
Bölüm hakkında görüşlerinizi yorum olarak yazarsanız sevinirim. vote sayısına göre yeni bölüm yayımlayacağım.
