"Gel bakalım buraya."
▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
Metalin porselene çarpma sesini duymaktan sıkılmıştım. Kimse konuşmuyordu, herkes yemeğini bitirmek üzereydi ama kimsenin ağzından tek kelime çıkmıyordu.
Çok sinir bozucu bir durumdu.
Abimle Dilek ablanın uzun bakışmalarını bölen duştan yeni çıktığı için elindeki havluyla saçlarını kuruturken kapıda görünen Sezgin olmuştu. Soğuk havaya rağmen kapının önünde durmamızın sebebini sorup hepimizin bunu kendi içinde sorgulamasına sebep olmuştu ve nihayet içeri girmiştik.
Oturma odasındaki büyük masa yemek için hazırlanmıştı ve dokuz kişi olarak masaya yerleşmeden önce Sultan'la ben, Nisan'a servis konusunda yardım etmiştik. Bu arada erkeklerin ne kadar işe yaramaz olduğunu bir kez daha fark etmiştim.
Masanın başına Sezgin kurulmuştu. Sağ tarafında Dilek abla vardı. Talha'yı yanına almıştı ve Arşın da Nisan'ın kapıya en yakın tarafa oturacağını bildiğinden Talha ile Nisan'ın arasına oturmuştu. Sezgin'in soluna, Dilek ablanın karşısına abim oturmuştu. Abimin yanında ben vardım, benim yanımda Sultan ve Sultan'ın yanında da onun dibinden bir türlü ayrılmayan Utku vardı.
Onlar dışında kimsenin hâlinden memnun olduğu söylenemezdi. Dilek abla abim tarafından dikkatle incelendiği için diken üstündeydi, ben de Arşın'ın gök mavisi gözlerini üstümde hissettiğim için. Talha ile Nisan birbirine bakamıyordu zaten. Arada kocaman bir "abi sorunu" vardı.
Masanın başında olan Sezgin'in rahatsızlığı başkaydı. Ortadaki sarmalara gözünü dikmişti, eli yetişmiyordu ve kimseden ses çıkmadığı için istemeye de çekiniyordu. Bakışları çok komikti.
"Nisancığım?" Dilek ablanın sesini duyduğumda hazırlıksız yakalanıp hafifçe irkildim ve şaşkınlıkla başımı kaldırdım. Dilek abla sandalyesinde neredeyse yan dönmüş ve erkeklerin ardındaki Nisan'a bakıyordu. Nisan ağzına götürdüğü çatalı tabağına bırakıp Dilek ablaya döndü. Onun aksine vücudunu değil de sadece başını çevirmişti ve onu görebilmek için hafifçe eğilmişti. "Tekvando yapıyorsun değil mi? Sosyal medyada birinin yorumuna denk gelmiştim. Milli takıma girmeyi düşünüyor musun?"
Yoruma denk geldiğini pek sanmıyordum. Tüm yorumları didik didik ettiğine dair bir his vardı içimde.
"Hayır," dedi Nisan yavaşça. Başını tekrardan önüne çevirip çatalındakini ağzına attığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Dilek abla Nisan'ın bu kadar konuşkan olmasını beklemiyordu galiba, hayretle kaşlarını kaldırdı.
Sezgin, kardeşinin dile getirmesi gereken şeyleri söyledi: "Nisan aile işlerinin başına geçecek, o yüzden düşünmüyor."
Dilek abla tüm vücudunu bu sefer de ona çevirdi. "Siz iki abisi olarak ne yapacaksınız?" diye sordu.
"Şirketlerde hisselerimiz var ama çalışmayacağız ve büyük hissedar Nisan olacak. Arşın doktor adayı, Oğuz yani diğer kardeşimiz de yazılım mühendisi," dedikten sonra ensesini kaşıdı. "Ben şimdi annemle birlikte işleri yürütüyorum. Nisan eğitimini tamamlayınca ona biraz yardım edeceğim, daha sonra kenara çekileceğim. İşletme okumayı seçmemin nedeni de bu zaten, Nisan'a yardım edip o yetişinceye kadar onun yapacaklarını yapmak."

YOU ARE READING
BOY HIRSIZI
Humor"Ulan, diyor insan ister istemez. Bu kadar küçük bir şey de yaşıyor, konuşuyor. Hatta iç organları da var." Arşın yıllarca kardeşinden dinlediği Yüsra'ya karşı içten içe bir ilgi besler. Ufak, sevimli bir buzdolabı poşetine benzettiği kızı görmek iç...