Agents of Shield Beşinci Sezon | Marvel Dizileri Mucizedir

92 13 26
                                    

Sınav derdinin geçip gitmesiyle tekrardan dizi izleyebilme kabiliyetime sahip oldum. Uzun süredir kullanmadığım bu yeteneğim ile yaptığım ilk şey Agents of Shield izlemek oldu. 

Dördüncü sezonunu hafta hafta takip etmeyi başardığım ama sınavdan ötürü beşinci sezona bakmamış olduğum Agents of Shield bölümüne hoş geldiniz. Burada beşinci sezondan genel olarak bahsedeceğim ve çok da uzun tutmayacağım. 

Önce Spoiler'sız bir şekilde hem sezondan hem de diziden bahsedip sonra beni etkileyen sahnelere geçeceğim.

Spoiler'sız olarak beşinci sezonu beğendiğimi belirtebilirim. Hatta dördüncü sezonun Ghost Rider'lı kısmını saymazsak bu sezon bir önceki sezondan daha güzeldi. Sezonun büyük eksiği olarak söyleyebileceğim şey bütçe kesintisini biraz hissediyor olmanız. Dizi kendisine ayrılan bütçenin azaldığını çaktırmamayı pek beceremiyor. Ama bu sorunu kafanıza takmazsanız yine her zaman ki gerilimli, dramlı ve aksiyonlu Agents of Shield'ınızı izliyorsunuz.

Peki bu diziyi izlemiyor olmasına rağmen bu bölüme bakanlar varsa. Öncelikle selam. Bakın, bu kitleye yalnızca şu sözü söyleyeceğim. Eğer Marvel'dan yalnızca bir dizi izlemek hakkınız varsa düşünmeden, sorgulamadan direk bu diziyi seçin. Netflix dizilerine hiç benzeyemen, birçok normal televizyon dizisine bile fark atacak kadar kaliteli ögeleri olan harika bir dizi Agents of Shield.

Yalnızca ilk birkaç bölüm sizi sıkabilir ki, bu metni okuyan arkadaşlarımızın bir dizinin iyileşmesi için üç beş bölüm sabretmiş insanlar olduğunu tahmin ediyorum.

Spoiler'sız diyebileceğim çok fazla bir şey yok. İlk on bölümü biraz kapalı alanlarda geçtiği için can sıkıyor ama sezonun ikinci perdesi gerçekten başarılı. Hikayeye kendimi gerçekten kaptırdım ve sonda olacakları merak ettim. 

Ama ben diziyi izlemiş olanlar için şimdi Spoiler'lı konuşmak istiyorum.

Bu sezon finalmiş gibi hareket etmişler. Hunter'ı görmemiz, Daisy'nin annesi, kırk ayak serumu, Gravitonium, Deathlok, sürekli bir geriye dönüş vardı. Bu gerçekten çok güzeldi. Dizinin geride bıraktığı karakterleri gerektiği yerde kullanması ve değerlendirmesini çok seviyorum.

 Geçen sezon sanal gerçeklikte yaptıklarını bu sefer halisünasyonlar ile yaptılar. Yüzüncü bölüm özellikle... Coulson'ın korkuları ile yüzleşmesi ve kendi zihnini aklamaya çalışması gibi sahneler gerçekten güzeldi. Ve oldukça da final final kokuyordu. 

Tabi ben diziye başladığım vakit altıncı sezon belli olmuştu ama hafta hafta takip etsem bu sezon biteceğini düşünüp gerçekten endişelenirdim. Şimdi biliyoruz ki, altıncı sezonda on üç bölüm devam edip sonra gerçekten bize elveda diyecek. 

Neyse, biz sezonu konuşmaya devam edelim. 

Sezonun ilk perdesi olan gelecek kısmına çok yükselemedim. Sürekli kapalı koridor izlemek biraz sıktı. Yani sezonun yarısından fazlası deniz feneri denen üste geçti. Yine de oradan nasıl kurtulacaklarını izlemek eğlenceliydi. İzlerken gerilmediğimi söylemek yalan olur. 

Sadece kafamda kalan birkaç soru var. Onlardan biri de, şu taş bükebilen siyahi çocuk Mack'in falan torunu değil mi gerçekten? Bence öyle olsa güzel isabet olur diyeceğim de Elena'nın o zaman çizgisindeki durumunu da gördük. Mack de ölüyordu değil mi? 

Neyse.

Fitz ve Simmons  evlendi! Yüzüncü bölümü güzel bir şekilde kutlamışlar. 

Açıkçası Gravitonium'un bu kadar önem arz edeceğini bilmiyorum. Dizide biraz simbiyot gibi kullanmışlar bu elementi. Kullanan kişiyi delirten, insanları emebilen ve akışkan bir katı. Sizin de aklınıza simbiyot gelmedi mi?

Marvel MucizedirDonde viven las historias. Descúbrelo ahora