11. Bölüm

49.1K 1.3K 107
                                    

Sevgili okuyucularım beni güzel yorumlarınız ve desteklerinizle bu bölüme kadar okuyup yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Hepinize sevgilerimi iletiyorum. Her hafta 2 bölüm mutlaka gelecektir. Kpss çalıştığım için düzenli atamıyorum ama herhafta yinede yazarım.Hatalarım olduysa yazarken affedin. Sizleri seviyorum.

(Multi Arslan YÜCEKAN)

Yataktaydım. Hatırlamaya çalışıyordum en son ne olmuştu. Ayağa kalkmamla başımın dönmesi bir olmuştu. Yatağa oturup kendi kendime Damla sakin ol birşey olmayacak sakin ol diyordum. Ağlamamaya çalışıyordum ama korkum o kadar fazlaydı ki sonra yapamayacağımı fark ettim koştum kapıya açmayı deneyince kapının kilitli olmasıyla yumrukladım kapıyı ve
"Imdattttt"diye bağırmaya başlamamla kapı birden açıldı. Iceriye giren adam yavaş adımlarla bana doğru geldi sonra birden beni tuttu ve gözlerime bakıp
"Lanet olsun bu kadar güzel olacağını tahmin etmiyordum."demesiyle ağlamaya başladım.
"Sen kimsin? Lütfen ben sana ne yapmış olabilirim ki beni neden kaçırdın? " ağlayarak söylediğim bu sözlerden sonra başparmağıyla gözyaşımı silmeye çalışınca geri çekildim. Geri çekilince fark ettim ki bu adam çok iriydi ve üzeri çıplaktı. Tecavüz mü edecekti acaba? Daha şiddetli ağlamaya başlayıp yüzümü kapadım.
"Ağlama güzelim ben o kadar da kötü bir adam değilim. Sadece iki erkek kardeşimi ve babamı silahlı saldırıda öldüren Rüzgar 'a olan kinimden seni buraya getirdim."deyince çok kötü hissetmiştim. Ne diyeceğimi bilememiştim. Rüzgar evet yapardı çünkü o mafyaydı ama onu seviyordum ben ve onu değiştirebilecegime inanıyordum .
"Beni bırak lütfen."diyebilmiştim sadece daha fazla ne diyebilirdim ki aralarında ki mesele hakkında bu beni çok aşardı. Ben Rüzgar'a fazladan soru soramazdım şimdiyse onun karanlık meseleleri karşımdaydı.
Adamın bana birden yaklaşmasıyla geriye çekilmeme fırsat vermeden birden beni öpmeye başladı . Itiyordum ama adam o kadar iriydi ki gücüm yetmiyordu. Korkumda haklıymışım artık Rüzgar beni istemeyecekti ve ben bu adam bana tecavüz edince kendimi öldürecektim tabi ilk önce kendisi beni öldürmezse. Kollarının arasından çıkmaya çalışırken bir anda aklıma gelen fikirle erkekliğine vurmaya karar verdim. Kavgacı bir kız değilim Allah'ım umarım gücüm yeter diye düşünerek bir anda vurdum ve iki büklüm olup
"Allah kahretsin!"diye bağırırken açık kalan kapıdan koşmaya başladım. Keşke birde nereye gittiğimi bilebilseydim. Salon gibi bir yer vardı önümde ve kapıda ve içeride bir sürü adam vardı. Ne salona gidebiliyordum ne de odaya. Ne yapacağımı bilemezken yanımdaki masada bir silah vardı. Düşünmeden silahı elime alınca bütün adamlar silahı bana doğrulttu. Odadan o adam çıkınca birden bana doğru yürümeye başladı. O kadar sinirli bakıyordu ki elimdeki silahı fark edince durup bana baktı.
Kahkaha atmaya başlamıştı. Yemin ederim ne kadar dengesizdi. Az önce beni öldürecek gibi bakarken şimdi kahkahalarla gülüyordu. Ben böyle ağlarken onun psikopatça gülmesi beni daha da korkutmuştu .
"Sen ne kadar da eğlencelisin. Al silah sende kalsın. Ben birini vurabilecek insanı gözlerinden tanırım yavrum."derken sesi sonlara doğru ürpertici şekilde ciddileşmişti. Üzerime doğru gelmeye başladı silahı dogrulttum ama yapamıyordum. Ben katil olamazdım. Gözlerimi kapayınca elimdeki silahın çekildiğini hissettim . Bir anda beni kolumdan tutup odaya sürüklemeye başladı. Yapamamıştım ben eğer yapabilseydim herşey farklı olabilirdi. Kendime binlerce kez lanet okudum. Odaya getirince bana bakıp
"Adım Arslan "deyince
"Umrumda değil nolursun bırak beni ne istiyorsun benden naptım ki ben sana ya"diye ağlayınca bir anda bağırmaya başladı.
"Kes dedim lan kes ağlamayı. normalde sana yapacaklarım daha farklıydı ama sen dua et içeride o tetiği çekemediğini gördüm. Masumiyetin için sana şu an daha fazlasını yapmıyorum."diye bağırınca bağırılmasından korktuğum için daha şiddetli ağladım. Yanıma geldi ve
"Şimdi sana bir teklifim var ya Rüzgar'ı arayıp ona ben baştan beri Arslan'ın kadınıydım dersin yada ölmeyi dilersin." Rüzgar 'a bunu asla yapamazdım. Öleceksem de onun gözünde iyi biri olarak kalmak istiyordum. Ona ihanet edemezdim. Zaten bu hayatta herkesi kaybetmiştim artık ölen sevdiklerime gidecek olmam beni Rüzgar'a ihanet ederek yaşamaktan daha çok korkutamazdı. Gözlerimi kapatıp
"Rüzgar'a aşığım ona ihanet etmem."dememle yüzüme bir tokat indi.
"Buna pişman olacaksın. "Deyip çıktı. Gözlerim kapanıyordu artık yanmaktan ve ağlamaktan. Rüzgar beni buradan kurtar . Lütfen. Allah'ım bu hayatta bir kez sadece bir kez ölmek istemedim. Oda şuan. Normalde ölmek bana hediye olurdu. Ilk kez bir aileye girmişken ilk kez mutluyken ve ilk kez aşıkken beni bundan mahrum etme.
Bu şekilde kaç saat dua ettim bilemedim. Iceriye Arslan'ın girmesiyle gözlerim korkuyla kapıya döndü. Yanında da iki adam vardı.
"Götürün. "Diye emir vermeye başladı.
"Ne demek bu ,ne oluyor?"dememle iki adam beni umursamadan kollarımdan tutup evin alt katında karanlık ve iğrenç kokan bir odaya götürdüler. Odaya bırakınca depo gibi yerin demir kapısını kapayıp çıktılar. Lanet olsun gözlerim karanlığa alışınca fark ettim ki burada bir ceset vardı. Yerde biriken sular ve fareler vardı. Gözüm alışınca ölüyü yiyen bir sürü fare görmemle çığlık çığlığa bağırmaya başladım. Ölüyle ayni yerdeydim ve ceset paramparçaydı. Kusmaya başladım içerinin kokusu iğrençti. Lanet olsun kimse beni duymuyordu.
"Imdaaaattttttt" diye bağırsamda kimsenin duymadığına emindim. Artık bağırmayı kesmiştim. Kesik kesik nefes alıp bilincimi açık tutmaya çalışıyordum.

Ne kadar süre burda kaldım bilmiyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ne kadar süre burda kaldım bilmiyordum. Kapı açılınca içeriye Arslan girdi. Artık yürüyecek halim yoktu. Kapıdan çıkmaya çalışacak gücü kendimde bulamıyordum. Daha fazla dayanamayacağımı biliyordum. Sadece gözümü kapayıp Rüzgar'ı düşünüyordum.
"Zaamanı geldi."deyip Arslan bana yaklaştı ve beni soymaya çalıştı. Bir anda kendime gelmeye çalıştım. Damla son nefesine kadar dayan diyerek ellerinin altında yine debelenirken bu sefer sinirle tokat atıp beni dövmeye başladı.
"Rahat dur lan akıllanmadın mı sen hala ."diye bağırarak vurmaya başlamıştı. Dövmeye atmaya devam ederken silah sesleri gelmeye başladı. O an Arslan vurmayı keserek çıkıp gitti. Bilincimi kaybediyordum. Mahvolmuştum burada . Gözlerimi kapatınca artık tamamen bitmişti.

Bu bir rüya olamazdı. O kadar güzeldi ki hamileydim. Rüzgâr la beraber deniz kıyısı bir evdeydik. Sahildeydik ve beraber bütün dünyadan ve kötülüklerden uzak şekilde mutluyduk.

 Sahildeydik ve beraber bütün dünyadan ve kötülüklerden uzak şekilde mutluyduk

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ölmüş olabilir miydim? Bu kadar mutluluk sadece ölen insanlarda olurdu. Bu rüya hiç bitmesin istedim. Hayatı boyunca her insana bir şans verilirmiş. Bunu bir piyango ,para ,iş gibi düşünmeyin bu insanın hayatına giren ve insanın hayatını çekilebilir ve mutlu hale getiren kişi olurmuş. Bu kişi bazıları için anne ,bazıları için baba ,bazılarının kardeş yada arkadaş ama benimki Rüzgar'dı. Uzun süre tanımama gerek yoktu. Insan kayıp parçasını bulunca nasıl hissedebiliyorsa bende hissedebiliyordum. Evlenmemiş çiftlerin çoğu hep der ya ben görür görmez anladım ki o evleneceğim kadındı veya erkekti diye bu duyguyu hep merak etmiştim. Insan hic tanımadan nasıl bir insan hakkında kesin sözlerle bunu diyebilir diye şimdi anlıyordum. Meğer her insan dünyaya bir parçası eksik gelirmiş ve bu dünyada o parçasını tamamlayacak olan kişiyi beklermiş .
Yani ruh eşini...

Umarim sevgili okuyucularımın hepsi bir gün gerçek aşkına ve gönlünden geçen insana kavuşur...

Mafyanın ZaafıWhere stories live. Discover now