𝐻𝐴𝑅𝑅𝑌 𝑃𝑂𝑇𝑇𝐸𝑅 𝑉𝐸 𝐾𝐼𝑍𝐼𝐿 𝐾𝐴𝐻𝐼̇𝑁 | ❝ Seni sevmekle nefes almak arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım, son nefesimi seni sevdiğimi söylemek için kullanırdım. ❞
'𝐖𝐚𝐭𝐭𝐩𝐚𝐝𝐅𝐚𝐧𝐟𝐢𝐜𝐬𝐓𝐑' 𝐨𝐤𝐮𝐦𝐚 𝐥𝐢𝐬𝐭𝐞𝐬𝐢𝐧𝐝𝐞
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu bölüm yazarı da üzdü ama olması gereken buydu. Severus Snape tüm yaptığı her şeye rağmen artık huzurluydu.
Ama sırada bir üzücü şeyimiz daha olacak ve umarım bunu bölümlerde gösterme şansı bulabilirim. Marie'nin kalbini kıracak, Severus'tan sonra onu ikinci kez üzecek bir şey...
✯★✯
Yazar Anlatımı
Pansy yutkunurken, "İnanılmaz," dedi karşısında ki duvara bakarak. Duvarın üzerinde birbirlerine dolanmış, gözlerinde iri, parlayan zümrütlerin bulunduğu iki yılan vardı. Pansy duvara yaklaştı. Gırtlağı kurumuştu. Bu taştan yılanların gerçek olduğunu hayal etmesine hiç gerek yoktu, gözleri tuhaf bir şekilde canlı görünüyordu. Sanki zümrüt gözler yanıp sönmüştü. "Gerçekten, Ron, kesinlikle mükemmel."
Ron kafasını yana eğip, "Gerçekten mi?" diye sordu gülümseyerek. "Seni peşimden sürüklediğim için bana kızgın değil misin?" Pansy kafasını hayır anlamında sallayıp gülümsedi.
Ve şimdi Ron ne yapması gerektiğini tahmin edebiliyordu. Gırtlağını temizledi. "Açıl," dedi belli belirsiz bir tıslamayla. Duvar aralanırken yılanlar birbirlerinden ayrıldı. Duvarın iki yarısı sessizce gözden kayboldu ve Ron ile Pansy, el ele tutuşarak baştan aşağı titrer bir vaziyette içeri girdi.
Pansy şaşkınlık ve hayranlıkla, "Bunu nasıl öğrendin?" diye sordu.
Ron omuz silkip, "Harry uykusunda konuşuyor, biraz pratikle bu kadar oldu." dedi ve ardından açılan kapının merdivenlerinden ilerledi. Pansy korkuyla yutkunurken onu takip etti ve ikisi de kasvetli odaya giriş yaptı.
Çok uzun bir odanın başındaydılar. Gene oyma yılanlarla bezenmiş yüksek taş sütunlar karanlığın içinde kaybolan bir tavana yükseliyor ve odayı kaplamış olan garip, yeşilimsi suyun üzerine siyah gölgeler düşürüyordu. Odanın ürpertici bir sessizliği vardı ve işte, arka duvarın önünde Oda'nın kendisi kadar yüksek bir heykelin hemen önünde boylu boyunca Basiliks'in bedeni uzanıyordu; Çok yaşlı ve maymunsu bir surata sahipti heykel. Yerleri süpüren taştan büyücü cüppesinin neredeyse bel altına kadar uzanan ince bir sakalı vardı. Kurşuni renkli iki devasa ayağı, odanın zeminine basıyordu. Pansy ve Ron gözle görülür bir şekilde titrediler.