Sana Ne?

"Beynine çomak sokayım Zekai. "

"Götüne koyayım Zekai! Sat sen beni Zekai! Ulan karakolda tanıdığa denk geldik, dedi seçin hücre arkadaşınızı. Ulan pezevenk bir kere dönüp bakmadı. Sokakta dilenciler arabanın yanından geçerken kafasını çevirenler gibi çevirdi kafayı puşt."dedi Kaya yandaki hücrenin demirlerine vururken. Gözlerimi devirdim. Biraz daha bağırırsa polisler coplarla gelecekti. Sığır hapishaneye giriyor sülalesi rahat. Ki onun sülalesi benim sülalem. İte, bak sülaleyi ne sıfatlarla  millete andırıyor. "Kaya az kaldı, birazdan 15-20 dakika önce olduğu gibi o değişik polis gelecek seni kenarda kıstıracak."dedim ve o an aklıma gelince gülmeye başladım. Şimdi arabadan indiğimizde Polat Abi'ye rastladık. Polat Abi babamın iş arkadaşının yeğeni olur bu arada. Lakin Polat Abi yeni mezun olduğu için burada 'herhangi götünü dayayabileceği sağlam yer yok' onun tabiriyle. Ama bize kıyak geçip kimle durabileceğimizi seçme fırsatı verdi. Tuncer Kaan'ı , Zekai beni, Kaya da babayı seçti. Kaya Zekai'yle kalmak istese de Zekai bununla kalmak istemedi.(Yazar'dan: Zekai ve İren; Kaan, Kaya ve Tuncer birlikte kalıyor.)
"Şimdi aileler geldiğinde suçlular bir yanda suçsuzlar öbür yanda olsun."dedi. Tabi Kaya da;
"Ah canım, zor zamanlar geçirdiğini biliyorum...GeriZekai seni öldürür, kemiklerinden direk yapar, o direği de striptiz klüplerinden birine dikerim."dedi. Tabi bunları ultrason sesler kategorisine sokmaya çalışırcasına söylediği için bir polis geldi. Gel sen bunu kuytuda kıstır, kulağına neler neler söyle. Kaya yandaki hücredeki yerine geçerken kıpkırmızı olmuş bir şekilde geçiyordu.
"Hoşt lan! Bana değişik polis falan deme. Resmen benliğimi alacaktı gavat. Bir de diyor buradan gitmeden önce bir ara uğra. Ulan or-"
Kaya'nın lafını bölen Zekai'ydi.
"Kanka çok celallenme o gelen seninki. Geliyooorr gönlüünün efendiiisi!" Yan yana iki hücre -bizim bulunduklarımız- haykırmaya başladı. "Kaya hastanede götü vermemiş (Not:Kağan'ı gay diye tanıtmaları sonucu olan olaylar) olabilirsin ama bence sen yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşsun!"dedikten sonra bir kahkaha attım. Zekai de bir kahkaha patlattı. Tuncer ve Kaan ise olaydan habersiz olduğu için büyük ihtimalle yüz ifadeleri sabitti. İlerde gelen polis yanımıza geldiğinde herkes kendi parmaklıklarından baktı. Kafamı yana çevirdim. Polis Kaya'ya göz kırptı, Kaya ise parmaklıktan çıkarmış olduğu kafasını içeri hemen geri soktu. Zekai beni çağırdı bir ara.
"Efendim Zekai? Ne var amca oğlusu?"dedim yanına giderken. Zekai ise gözlerini devirdi ve "Bi gel bir şey diyeceğim."dedi. Yanına oturdum. Kulağıma yaklaştı ve sonra ne yaptı biliyor musunuz? Mal herif geldi üfledi. Aşşırı huylanırım. Kulağımı omzuma sürterken ayağımla dizine tekmeyi geçirdim. "Beynine çomak sokayım Zekai. Ya acaba sen ilkokulda kalemi burnuna soktuğunda beynini dürtüp ,sinirlere hasar mı verdin Zekai?!" dedim kulağım omzuma sürtünmekten alev alırken. Ateşten daha sıcak lan omzum. Ocağa ihtiyacı olan şef falan varsa gelip yarın işe başlayayım (krizi fırsata çevirme vol.2). Omzumda istediğini pişirsin. Yan hücreden Kaya bağırdı.
"Lan GeriZekai n'apıyorsun orada?! Niye İren bağırdı lan?! Bana bak senin tiridine tiridine banar, çiğ çiğ yerim Zekai!"
O sırada koridorun başından Kaya'nın o korktuğu ses geldi.
"Tatlı çocuk ne konuştuk senle? Bağırırsan susturma yöntemlerimi uygulamak zorunda kalırım. Ahahaha!"diyen bağırdı Kaya'yı sıkıştıran polis.
"Abi çok söri! Sustum abi! Gelme abi!"diye polise seslendikten sonra sadece iki yan yana olan hücrenin duyabileceği normal ses tonuyla devam etti.
"Pezevenge bak. Susturma yöntemleriymiş, kepçe ağza bak. Bir de gülüyor. Şirret köpek." Tam oturduğum yerden kalkacaktım ki Zekai kolumu tuttu.
"Dursana düve! Bir şey söylemem lazım sana."
Gözlerimi kısarak baktım.
"Bak bu sefer de dalga geçiyorsan ağzına yumruğu vururum."dedim ve yumruğumu salladım.
"Yok ,değil. Yoksa öyle mi? Ah! Tamam vurma vallahi değil!"dedi vurduğum omzunu ovalarken. Şaka maka omzu sertmiş. Elim acıdı.
"İren lan hani delikanlılığı çizdirmek yoktu. Hayırdır? Ne iş?"
Yok lan hayır, halisünasyon hissettim. Sert falan değildi.
"Tuhaf tuhaf bakma söyle gitsin. İçindekileri sal evlat. Da sal derken öyle her şeyi salma toplum içerisindeyiz. Yani hücrede bile olsak burada da insan evlatları var. Gelip ülkeyi karantina altına alırlar falan." Derin bir nefes aldım. Çok konuştum vallahi nefesim tükendi.
"Sadece ben şey diyecektim. Ya biliyor musun...yani tabi ki bilmiyorsun ama ben-"
"Allah'ım, Allah'ım ateşlere yürüyorum. Anne terliği acısı ile baba dayağı aşkı ile ölüyorum! Yanıyorum İren!"diye bağıran Kaya ile Zekai'nin lafı kesildi. O değilde Kaan ve Kemal'den ses yok.
"Gençler burada olmayan el kadırsın?"diye kendimce bir espri yaptım. Bence komikti. Yorumlar sonra tek tek geldi.
"İren annem o son terliği kafana atmamalıydı. Dedim ben ona bak kızın mal diye."dedi Kaya.
"İyi ki dedin sonra sana da attı."dedim.
"Cidden o espri seviyen hiç şaşmıyor Yılmaz."dedi Kaan.
"Eski kıraşım, yeni kankam bak kankamsın diye söylemiyorum. Aşşırı komik bir insansın bence."dedikten sonra gülen bir adet Kemal.
"Ben hala Allah'ın işine karışmak gibi olmasın ama niye tanıdığımı sorguluyorum."dedi Zekai.
O sırada Zekai'nin bana bir şey demek üzere olduğunu anımsayınca bir durdum.
"Ya Zeko sen bana bir şey diyecektin? Onu söyle bak yoksa aklıma takılırsa dakika başı taciz ederim." Yere baktı.  "Ya şey diyecektim...ben...ya sen acaba...yani belki ben...ya da sen..."
Bir süre boş boş suratına baktım. Sonra kafamı kaşıyarak Zekai'yi işaret ettim "Sen?", sonra kendimi işaret ettim "Ben?", sonra da "Ne ayak?"dedim. O da bir süre benim suratıma boş boş baktı. "Üff , kahretsin. Benim de aklımı karıştırdın."dedi ve suratını buruşturdu.
"Tüh n'aparsın? Lanet olası bir federal olmak zor iş." Gözlerini bir kez daha devirdi. "İren kalbin sadece adrenalin hormonu salgıladığında mı hızlı atıyor?"
Bir ara ciddi ciddi düşündüm bu soruyu. Kaşlarımı çattım. İren'den iç sese oradaysan cevap ver, tamam.
"Sıçtın,tamam. Bu soruyu geçiştir,tamam."
Anlaşıldı,tamam.
"Hayır. Benim kalbim...benim kalbim bir de lahmacun gördüğümde bu kadar hızlı atıyor. "
En son beni böyle terleten soruyu Kağan sormuştu. Hayır siz klasik sınav mısınız lan siz milleti kıvrandıyorsunuz? Zekai ilk ofladı, sonra ise gülümsedi. "Oğlum sayko musun ne yaşıyorsun kendi içinde?"dedim. "Düvesin kızım sen, düvesin."dedi. Sen kim bana düve demek kim? "Bana bak Zekai o konuşmaya cürret eden ağzını torba ucu gibi büzerim. Eşantiyon mal! Salağa bak düveymişim! Sen nesin lan sığır? Çiftlikteki çamura bulanmış domuz suratını ,duvarlara vura vura pekmezini akıtırım."
Zekai ise sırtını bana döndü.
Zekai sırtını döndüğünde ardından İren'in duyamayacağı şekilde bir şey söyledi.
"Ben sığırsam sen de hayatımda gördüğüm en düve kızsın."
"...kızsın. Ama benim dedemin hayvan çiftliği var."
"Ne?"dedim. Ne dediğini duymamıştım. "Diyorum ki ben çiftlikte büyüdüm. "dedi hala sırtı dönükken. "Ee ? Bana arkadaşlarınla geçirdiğin zamanları mı anlatacaksın Zekai?"dedim ve güldüm. Komikti...yani. O da güldü ve "Hayır sadece seni nasıl anlayabildiğimi merak etme diye söyledim."dedi. Bir ara kaşlarım kalktı. "Kanks sen son gördüğümde maldın?" Allah'ım güncellenmeyi mi unuttum lan ben? Niye güncellenmediği için istediği
uygulamayı telefonuna indiremeyen çocuk gibi hissediyorum?
&&&
Selam Gençler!
Bu arada buraya kesinlikle bakın:
Tap diye yeni bir platform varmış. Ben de dedim ki neden oraya da Sana Ne? WhatsApp grubunu yazmayayım. Hikayeyi yayımladım orada da. Kullanıcı adım: thegreeneyedwar Bi' göz atın isterseniz. :)
Geçen size bıraktığım Spoiler bölümünde konuşmayı bir kişi tahmin edebilmiş. Karşınızdaaaa @glcbzkrt !!!

(O en altta yazdığı mesaja çok şaapmayın gençler 😂)
Bu bölümü ithaf etmek istediğim iki kişi daha var. Multimedia'daki kapağı bana özel yapan seytaninyandakcisi  'na çok çok teşekkür ediyorum. (Harika bir insandır kendisi:))
Diğeri ise yine hikayeye çalışma yapan harika bir insan: @ElaYalpa