25. Bölüm 'Cüce'

2.5K 257 31
                                    

Selamünaleyküm,

Bölümü eklemeden önce bir duyurum var. Bildiğiniz gibi Pars Kara karakteri için Ewan McGregor'ı seçtim. Şahsen çok sevdiğim bir şahıs olduğundan tercihm kendisi ama elbette 71 doğumlu olduğu için 30 yaşında birine göre kimi okuyucu için yaşlı kaçıyor(ben 30 yaşındaki hallerini kullansam da). Ben de alternatif bir isim ekleyerek, arzu eden olursa diye  Christian Jorgensen'ı 2. Pars olarak ekliyorum. Yani ister Ewan'i isterseniz de Christian'ı Pars olarak kafanızda canlandırabilirsiniz, size kalmış.

________

Aldacı ve Azrail, kendilerine doğru gelen küçük şeyi görünce şaşkın bir şekilde öylece baktılar. Pars arkadan bağırıyor ve yakalamalarını söylüyordu. Yakalamayı ilk deneyen Azrail oldu ama cüce, öyle bir hızla manevra yapıp yönünü değiştirdi ki Azrail daha yakalamak için eğilirken çoktan uzaklaşmıştı. Aldacı da üzerine doğru gelen cüceyi yakalamak için hızla eğildi ama bacakları arasından kayıp gitti.

Berkut ve Balaban ise kayalıklara doğru koşturan cüceye öylece bakmakla yetindi.

Pars yanlarına geldiğinde Aldacı kaşlarını çatarak Kara Bozkurt'a döndü. "Birinin kamçımı koparması çok kötü oldu, yoksa yakalardım."

"Bence sen kamçını çekemeden cüce ortadan kaybolurdu."

Avcı gözlerini kıstı. "Sen bana yavaş mı diyorsun?"

"Bence hepimiz o cüce için çok yavaşız."

Akça, bir anda gözden kaybolan cüceyi görmek umuduyla, gözleriyle araziyi taradı. "Cücelerin soyu tükenmemiş miydi?"

"Öyleydi." dedi, Berkut yanlarına gelerek. "Az önce gördüğümüz şey öyle olmadığını gösteriyor."

Azrail kollarını göğsünde birleştirdi. "2000 yıldan fazla süredir ortalıkta görünmeyen bu soyun, bir anda ortaya çıkması... Aynı ejderhalar gibi. Oldukça ilginç."

Balaban acele etmeden arkadan geliyor, başını kaşıyarak olanlara anlam vermeye çalışıyordu. "Cücenin peşinden neden koşuyoruz?"

Bu güzel soru karşında herkes Pars'a döndü. Sonuçta peşinden koşmaları gerektiğini söyleyen o idi. Pars, kendine dönen sekiz göze öylece baktı. Söylemeye hiç niyeti yoktu ama Akça, Pars gibi ketum değildi. Cücenin elindeki şeyi görmüştü.

"Kilin boynuzu." dedi.

Balaban, "Eyvah!" dedi. "Demek bagaj bu yüzden açıktı. Kaşla göz arasında valizleri kurcalayan şeyin ne ya da kim olduğunu merak ettim. Bir an bir Dokkaebi sandım."

Avcılar bu yeni bilgi karşısında daha bir ilgiyle Pars'a baktı. "Demek Kilin boynuzu sende." dedi, Azrail. "Sanırım Dokkaebi Joon'dan aldın?"

"Nice zamandır avcılarımız onun peşindeydi." dedi, Aldacı. "Sahi onu almak için ne yaptın? Öldürdün mü?"

Pars samimiyetsiz bir şekilde gülümsedi. "Sence öldürmek, ejderhalar için yegane çözüm mü?"

"Ejderhalar için değil, Kara Ejderler için."

Pars rahatsız olmuş bir şekilde, "O zaman yanılmışsın." dedi.

Akça yan gözle Pars'a baktı ama bir şey demedi, sadece, manidar bir şekilde, hafifçe gülümsedi. Dokkaebi Joon, hayatının kurtarma karşılığında boynuzu teslim etmeseydi, kesinlikle onu öldürmek de listesinde yer alıyordu. Demek ki Kara Ejderhalar oldukça tahmin edilebilirlerdi.

"Eee? Bir cüce nasıl bulunur? Kolay yakalanamadığı kesin."

Azrail sesli bir şekilde düşünmeye başladı. "Cüceler, küçük orman perileri olarak da bilinir. Ağaç kavuklarını mesken edinirler ama böyle bir coğrafyada yaşayanlar yer altında şehirler inşa edermiş, diye duydum."

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Where stories live. Discover now