Multimedia'da Arnold var.
Kuzey Amerika yakınlarında bir dağ evi; 03.17
Seraphin dağılmış çarşafların arasında doğruldu. Arnold planı anlatmak için Seraphin'i aradığında onu bir dağ evine davet edeceğini düşünmemişti ama Arnold ısrarcıydı. Dinlenebilecek ya da izlenebileceklerini öne sürüp Seraphin'i bu dağa getirmişti.
Seraphin başta korkmuştu. Robot ya da başka bir şey, en ufak bir teknolojinin olmadığı bu yere gitmek demek tüm gardını indirmek demekti ama Kule'yi korumak için bilmesi gerekiyordu ve riske girmesi.
Neyse ki Arnold'un derdi pantolonunun içindeki çıkmıştı ve Seraphin bilgi için bunun küçük bir bedel olduğunu düşünmüştü. Ah, Arnold, diye düşündü Seraphin, yıllar önce neysen şimdi de O'sun.
Ay ışığının içeri dolduğu odada Seraphin birkaç dakika sessizce bekledi. Sonra üstüne bir sabahlık geçirerek içeride alevlerin çıtırtılarının yükseldiği odaya, Arnold'un yanına yöneldi. Adımları eskimiş tahta zeminlerde sinir bozucu gıcırtılara dönüşürken Seraphin ritmini bozmadan ilerledi.
Arnold'u gördü. Gömleği önü iliklenmemiş şekilde üstündeydi ve pantolonu kırışıklıklar içindeydi ama Seraphin'den kesinlikle daha giyinikti. Gözlerini ayırmadan önündeki alevlerin dansını izliyordu ama gıcırtılardan Seraphin'in geldiğini fark etmiş olmalıydı.
"Arnold, burası gerçekten," Seraphin boşluğa iğneleyici olmayan bir söz aradı, ama pek başarılı olamadı. ", çağ dışı bir yer."
Arnold gülümsedi. "Ve kesinlikle senin tarzın olmayan bir yer."
"Onca teknolojinin arasında banal ve basit bu tahta parçalarının benim tarzım olmaması normal değil mi?"
Arnold cevap vermeden ateşlere bakmaya devam etti. Tekrar konuşması içi birkaç dakika gerekti. "Planı merak ediyorsun değil mi?"
"Buraya gelmemizin sebebi bu sanıyordum."
"Evet, plan. Planı öğrenmek neden senin için bu kadar önemli."
Seraphin sinirle ateşlere baktı. "Arnold, neden her şeyi zorlaştırmak zorundasın?"
"Biliyorum, biliyorum." diye kafasını salladı. "Seraphin Moore, hikayeyi hep eksiksiz ister."
Bunun üstüne ayağa kalkan Arnold acele etmeden Seraphin'e doğru yürüdü. Seraphin'i ağırlığıyla arkadaki masaya yaslarken derin bakışlarını üstünden ayırmıyordu. Elini Seraphini bileğine götürdü ve usulca kavradı. Saniyelik bir sürede Seraphin bileğinde soğuk bir his hissetti ve ardından küçük bir şıngırtı.
Dehşetle Arnold'u üstünden iten Seraphin bileğini saran kelepçeyi gördü. Şok ve telaş içinde kendini kurtarmaya çalışırken masanın demir ayağına bağlı kelepçe bileğini acıttı ama Seraphin deli gibi kendini çekmeye ve kısık çığlıklar eşliğinde kelepçeden kurtulmaya çalıştı.
Aldatılmanın acısını sözlerine vuran Seraphin adeta tısladı. "Bu da ne demek oluyor Arnold, ne yapmaya çalışıyorsun?"
Keyifle Seraphin'i izleyen Arnold sakince konuştu. "Sana planı mı anlatmamı istiyorsun Seraphin, hiç sanmıyorum. Beni aptal mı sandın? Onca yıldan sonra Seraphin Moore'un çetrefilli oyunlarını anlamakta güçlük çekmiyorum."
"Arnold, sen ne dediğinin farkında değilsin. Bu, bu çok saçma."
"Çaresizce oyununu devam ettirmeye çalışma Seraphin. Bir zavallı gibi görünüyorsun. Kule'de olanları hep biliyordun ama önemsemedin, bu ilk ve en büyük hatandı."

YOU ARE READING
KULE
Science FictionTAMAMLANDI "İnsanlık kendi yarattığı ama vazgeçemediği canavarların eline düşmüştü." Bir Dünya hayal edin. Savaş yok, para derdi yok, suç yok... Teknolojiyle uyuşturulmuş bir insan ordusunun çürümüş topraklarına davetlisiniz. Kanallar artık yeni hük...