Bölümleri okuduktan sonra vote ve yorumlarınızı unutmayın. Keyifli okumalar.
Kat 2056
"Claire, şimdi ne yapıyoruz?" diye sordu Letha, yarası için aldığım yeni tıbbi malzemelerle kendine pansuman yaparken. Tableti kullanmaya karar verdikten sonra bir gün içinde 3 kat inebilmeyi başarmıştık. Bu da Claire'in tableti okumada başarısından kaynaklanıyordu.
"Bu katı çözmesi çok zor olacak gibi. Kat dengesiz hareketlerde bulunuyor. Kesin bir şekli ya da bir tavrı yok. Yalnızca tablete bakarak neler olduğunu anlayamıyorum." dedi kafasını tabletin üstüne eğmiş bir şeyler anlamaya çalışan Claire. "Size tek söyleyebileceğim şu koridorun sonunda büyük, kocaman bir açıklık var."
Etrafımızdaki düz, pürüzlü, gri duvarlara baktım. Büyük bir açıklık mı? Koridorun sonundaki keskin dönüşe baktım. "İlerleyip neler döndüğünü görelim o zaman." dedim başımı dikleştirerek ve koridorda ilerlemeye başladım.
Diğerleri beni takip ederken önceki katları düşünerek bizi neyin beklediğini anlamaya çalıştım. Kat 2058 üstteki pahalı tasarımın aksine düz beyaz parkelerle her tarafı kaplı pespaye bir görünüme sahipti. Her tarafın beyazlarla kaplı olması bir süre sonra insanda boğucu bir etkiye sebep oluyordu.
Kat 2057 ise bizim gibi tableti kullanmayanlar için geçmesi imkansız bir yerdi. Duvarlar ve yerler, her yer aynayla kaplı korkunç bir labirentti. Aynada birbirine yansıyıp sonsuz bir döngüyle iç içe geçmiş görüntüler aklımızı karıştırmıştı. Neresi ayna neresi yol anlayamamıştık. Neyse ki elinde tabletiyle bizi yönlendiren Claire deliği bulmamıza yardımcı olmuştu.
Kule 2059'da klonları üstümüze saldıktan sonra başka hiçbir saldırıda da bulunmamıştı. Bu beni korkutuyordu. Sanki ileride gelecek daha korkunç bir şey için bekliyordu.
Şimdi bu kattaydık ve Claire'in sözleriyle ürpermiştim. Her gittiğimiz yerde rahatça katı yorumlayan Claire bu katta bir şey söyleyememişti.
Koridorun sonu gibi gözüken yere yaklaştıkça birbirine sürtünen taş sesleri duymaya başladık. Sanki bir fabrikanın makine dairesi gibi tıslama ve hareket eden şeylerin sesleri vardı.
Sona iyice yaklaşınca kalan mesafeyi merakla koşarak tamamladık. Neler olduğunu görmek istiyorduk. Sonunda açıklığa çıktığımızda dehşetle geriledik. Buradan geçmek imkansızdı. Zemin tamamen hareketli taşlardan ve oynar bloklardan oluşmuştu. Adeta dalgalanıyor gibi hareket eden taş bloklar tavana kadar çıkıyordu. O taşların üstünde biz olsak tavana yapışarak can verebilirdik.
Korkuyla Claire'e baktım. "Tablet burayı nasıl gösteriyor?" diye sorarken kafamı Claire'in elindeki tablete iyice yaklaşırdım.
Claire yeşil, sarı ve kırmızı renklere boyanmış zemini göstererek, "Bunlar sanırım hareketler göre yapılmış bir sınıflandırma." dedi. "Baksana." diye yanımızda tavana doğru hareket eden bloğu gösterdi. "O an hareket edecekler renk değiştirerek önce sarı sonra kırmızıya dönüşüyor. Yani yeşilleri takip ederek buradan deliğe gidebiliriz."
"Delik ne kadar uzakta peki?" diye sordum aynı zamanda tableti gözerimle tararken.
Claire görüntüyü holograma aktardı ve hem bu kattan hem de aşağı kattan bakarak deliği aradı. "Hah, buldum." diye işaret etti parmağıyla. "Biraz uzak gibi, zor bir mücadele olacak."
"Koşmamız gerekecek." dedim sürekli hareket eden bloklara bakarak.
Diğerleri de korkuyla bloklara bakıyorlardı. "Hangi taraftan gidiyoruz?" diye sordu Cole tedirginlikle.

YOU ARE READING
KULE
Science FictionTAMAMLANDI "İnsanlık kendi yarattığı ama vazgeçemediği canavarların eline düşmüştü." Bir Dünya hayal edin. Savaş yok, para derdi yok, suç yok... Teknolojiyle uyuşturulmuş bir insan ordusunun çürümüş topraklarına davetlisiniz. Kanallar artık yeni hük...