Aydınlık Neyin Oluyor Senin?

5.7K 257 271
                                    


Merhaba🌸 Özleştik biliyorum ve bence bunu işlerim vardı diye geçiştirmem saçma olacak. Size karşı sorumluluk hissediyorum, aramızda farklı bir bağ var nerelerde olduğumu bilmeniz gerek. Ben şuan ailemin yanında memleketindeyim ama gerçekten uzak olan okuluma gidip öğrenci belgemi tekrar alarak pasaport işlerimi yeniletmem gerekti. Bir de yeni eve taşındım onun yerleşmesi derken eve henüz döndüm. Ondan önce de azıcık tatil yaptım şimdi yalan olmasın🙈❤️ Upuzun bir bölümde karşısınızdayım. Bölüm uzun ama bir geçiş aşaması gibi düşünün. Bir dahaki bölümü yazmaya iki gün ara bile vermeden hemen başlayacağım❤️
Nerede okuduğunu, ne eşliğinde okuyup keyif alarak bana yorum yaptığını anlatan yüzümü güldüren okur arkadaşım @everybodyliessss a sesleniyorum. Umarım -s' leri doğru yazmışımdır😘 İyi ki varsın canım benim her bölümü sevdiğini kocaman kalbinden gelen güzel kelimelerinle söylüyorsun bende umarım ne seni ne de seven hiç kimseyi hayal kırıklığına uğratmadan bitiririm bu hikayeyi❤️ Bölüm senin:)💕 Umarım beğeniriz hepimize İyi Okumalar🐘💕

•••

Empresyonistlerin Monmartre sokaklarında, bin bir fırça darbesiyle hayat verdikleri tuvallerine bakarak, günün hangi saati olursa olsun şaraplarını keyifle yudumladıkları, kravatlı beylerin kafelerde oturup işe gitmeden önce kahve eşliğinde sade bir kahvaltı ettiği, zarif şapkalı ve şık paltolu kadınların göz kamaştırdığı  1900'lerde Fransa'da doğan Simone de Beauvoir  onca değerli düşüncesinin arasında benim aklımı kurcalayan bir şey söylemiş.

"Mutlu insanların öyküsü olmaz."

Kabalık etmek istemem ama belki 1900'lerde Simone ablacığım. Çünkü şuan, şu dakika beni yarın işe göndermemek için-

"Peki şöyle yapalım. Seni eve bırakayım ama eşyalarını al, bize gidelim sabah işe yine ben bırakırım seni?"

Tam da söylemek istediğim şey.

Düşüncelerimi bölse de Kerem'in yola  çıktığımızdan beri bulduğu her bahane aslında aynı kapıya çıkıyordu. Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önüme koyduğu alt metni kıskançlık olan cümleler
-bile- dahil O'nun üzerinde benim, benim üzerimde onun kokusu harmanlanmışken 'mutlu insanların öyküsü'nü her gün yeniden yazıyor gibiydik. Farklı bir atmosferdeki biz kokusuyla.

Arabaya bindiğimizde hoşuma giden ilk fikir 'İşe gitmesen olmaz mı?' diye başlamıştı. İkincisi ve devamının geleceğinin habercisi olan 'Bence babamın tanıdığı daha iyi firmalar vardır niye onlarla görüşmedin?' hemen arkasını takip ediyordu. Bir tane daha 'gitme!' fikri gelmeden önce ben ilk ikisini kesin bir dille reddedip konuyu değiştirebilecekmişim gibi boş bir çabayla radyoya yönelince Kerem'in aklında fırsat bu fırsat diye dönen çarklar 'Başım ağrıyor üşüttüm galiba ben açma şarkı.'  diyerek üçüncü fikir olan 'hastayım yanımdan ayrılma.' kandırmacasıyla kapımızı çalmıştı.

Hasta gibi yaptığı surat ifadesine gülmemek için kendimi zorlukla tutsam da sabit bir ifadeyle "Pekala o zaman şarkı dinlemeyiz" diyebilmiştim. Daha fazla dayanamadan kaçış yolu olarak çantamdaki kitabıma sığınıp yüzümü satırlara gömerken bu deve kuşu hallerim de Kerem'i durdurmaya yetmemişti.

Onca stresin ardından mükemmel diye sıfatlandırabileceğim bir hafta sonu geçirmiştik. Bizi geren olaylar, iş, ev hiçbir derdimiz yoktu. Tek sorun Kerem'in sürekli acıkan karnıydı. Yeni evindeki dolabın niye o kadar dolu olduğu çok iyi anlamıştım. Hepsi bir yana yaşadığımız yeni deneyimin tadını doyasıya çıkarmıştık ki O'nun dediğine göre hiç doyulmuyordu ama...

3. Tekil ŞahısWhere stories live. Discover now