Bölüm 12

584 91 11
                                    

Bölüm 12

Işığım. Gözlerim kocaman açıldı. Bana ilk ve son kez Işığım diyen sadece bir kişi vardı. O da yalnızca bir kere söylemişti zaten. Ama o günü de için de geçen cümleyi de çok iyi hatırlıyordum. Hatırlayacağımı bildiği için yazmış olabilir miydi? Bundan daha önemlisi o olabilir miydi? Bu mümkün müydü? Beni görüyor, beni izliyor, hatta dönmek için bekliyor olabilir miydi? Şaşkın gözlerim Yağmur’u bulurken kağıdı tutan ellerim titremeye başladı.  Yaşlar gözlerime hücum ederken Yağmur üzgün gözlerle bana bakıyordu.

“Şimdi bana inanıyor musun? Nasıl bir şeyin içindeyim ben böyle Yağmur? Bu da ne?” diye sordum. Yağmur dudağını ısırarak gözlerini kaçırdı.

“Bunu senin yazmadığından emin misin?” diye sordu. Kaşlarım çatılırken neyden bahsettiğini anlamaya çalışıyordum.

“O da ne demek?” sesim istemsizce yükselirken Yağmur da ayağa kalktı.

“Birinin camdan girip bıraktığını mı düşünüyorsun Ada? Üçüncü kattayız. Bak bu iş tehlikeli olmaya başladı. Ben senin iyiliğin için-“

“Yeter!” diye bağırarak Yağmur’u susturdum. Ona bağırmayalı ne kadar oluyordu? Ona arkadaşlığımız boyunca kaç kere bağırmıştım ki? Ama kendimi tutamıyordum. Ben zor günler geçiriyor ne yapacağımı bilemiyorken o sadece delirdiğimi düşünüyordu. Göz yaşlarım bağımsızlığını ilan ederek birer birer firar etmeye başladılar. Burnumu çekerek başımı aşağıya eğdim Yağmur’un şokla açılmış gözlerini daha fazla görmek istemiyordum.

“Git Yağmur.” Dedim sadece.

“Ama seni bu halde y-“

“Git. Yağmur.” Gözlerimi kapatarak bekledim. Bir dakika sonra terlikleri parkede ses çıkararak uzaklaşmaya başladı. Teklik sesleri bitince gürültülü bir kapı kapanma sesi kulaklarımda yankılandı. Gitmişti. Olduğum yere çökerek ağlamaya başladım. Buralarda bir yerde olabilir miydi? Eğer buralarda bir yerlerdeyse ve ne kadar acı çektiğimi görüyorsa neden gelmiyordu? Benim tanıdığım Poyraz benim ağlamama bile dayanamazken sadece izlemesi ihtimali aklıma yatmıyordu. Hep bir şeyler eksik, bir şeyler fazla geliyordu. Olayların hiçbir mantıklı açıklaması yoktu. Yağmur haklı olabilir miydi? Kendimi sıkarak daha çok ağlamaya başladım. Haklı olmamalıydı. Açık olan pencereye baktım. Üçüncü kattaydık. Wattpad kitaplarındaki gibi tırmanabileceği bir ağaç da yoktu. Dudağımı ısırarak iç çeke çeke ağlamaya devam ettim. Canım yanıyordu. Yaşadığım tüm bu şeyler canımdan can koparmaktan başka bir işe yaramıyordu. Her gün biraz daha soluyor, zayıflıyor, kayboluyordum. Bir sabah kalktığımda yok olmaktan korkar olmuştum. Fiziksel olarak yok olmak imkansız olsa da zihinsel olarak yok olmak mümkündü. Belki de deliliğin bir diğer ismi buydu. Yok olmak. Ve ben gittikçe küçülüyordum.  Ağlamaktan yorgun düştüğüm bir sırada sırtım yatağın yan kısmına dayalıyken başım yavaş yavaş yatağa doğru düştü. Hala yerde oturuyor ve karanlığın beni içine çekmesine izin veriyordum. Bilincim yavaş yavaş kendini salarken güzel rüya kollarını açmış beni bekliyordu.

Ne var biliyor musun ufaklık? Hani okula ilk geldiğin vakitlerde uykulu oluyorsun. Gözlerin yarı  kapanır gibi oluyor, dudakların sabah kalktığında olduğu gibi şişkin ve kırmızı, saçların ne kadar uğraşsan da dağınık, paytak paytak yürüyerek ortalarda dolanıyorsun. Sonra beni koridorda, sınıfta ya da bahçede görüyorsun. Ağzın kulaklarına varana kadar gülümsüyorsun ya. İşte diyorum bazen. Sabah uyandığımda yanımda uzanan kadın böyle olmalı. Sonra yan tarafında beni fark etmeli ve aynı böyle gülümsemeli.” Ağzım bir karış açık, gözlerim de aynı oranla sınırlarını zorlarken nefesim kesilerek soruyorum; “Ne demek istiyorsun?” Sorum onun çapkınca gülümsemesine neden oluyor. Ah onun o çarpık, çapkın gülümsemesi… Kalbim teklerken heyecanımı ona belli etmemeye çalışıyorum.

“Yani diyorum ki…” diye mırıldanıyor ve bana bir adım daha yaklaşıyor.

“Bir gün o yatakta yan tarafındaki adam ben olacağım ve o zamana kadar birisi  ne evine ne odana ne de on metre yakınına yaklaşabilir. Etrafına ışık saçtığını biliyorum. Ama sadece benim ışığım ol istiyorum. Kabul ediyor musun?” Kalbim ağzımda atarken dudaklarım şaşkınlıkla aralanıyor. Şuan tam olarak neyden bahsediyor? Evlenmekten mi? Birlikte yaşlanmaktan mı? Birlikte uyumaktan, birlikte yaşamaktan mı? Kafamda canlandıramamama rağmen başımı aşağı yukarı sallayarak bana bile garip gelen bir ses tonuyla;

“Ka-Kabul ediyorum.” Diye kekeliyorum. O gün teklif ettiği şeyin acı olacağını bilmiyorum. Benim teklif sandığım konuşma bir talep, belki de bir öngörüymüş. Bana beklemek denen illetin musallat olacağı, delirme noktasına geleceğim ve özlemin içimi kemirmesiyle her gün yeni bir boşluk açmasını öngörmüş. 
Gülümsemesi şefkatli bir hal alırken kollarını bana sarıyor.

“Nasıl bir adamı kalbine aldığından haberin yok. Ama artık çok geç. Ben senin ışığını keşfettim, sen aydınlatmayı kabul ettin. Ne ben ne de sen; artık vazgeçemeyiz. Bana mahkumsun küçük, tıpkı benim sana olduğum gibi."

Gözlerim aralanırken beni uyandıran şeyin boyun ağrım olduğunu fark ettim. Yatağın yanına kıvrıldığımdan boynum tutulmuş olmalıydı. Kafamı sağa sola çevirerek yatağın üstüne oturdum. Aklım;  gördüğüm rüyadaydı. “ Nasıl bir adamı kalbine aldığından haberin yok"   Kaşlarımı çattım. Nasıl bir adama yer vermiştim sol yanımda?  Poyraz’ı ne kadar tanıyordum?  Ya da tanıyor muydum? 

Hikaye bu süreçten sonra geri dönülemez bir yere girdiğinden bukadar gecikti çünkü kurgu konusunda emin değildim. Bundan sonra daha çabuk geleceğini düşünüyorum. İlk bölüm 32 vote olmuş! Aslında çok sevinilecek bir rakam değil ama üç beş ile başladığımızdan bu ufak rakam bile beni mutlu edebiliyor. Henüz az okuyucusu olan bir hikaye olduğumuzun farkındayım ama beni yalnız bırakmayan çekirdek kısma okadar minnettarım ki! Arkadaşlarına öneren, bana "Yaparsın!" mesajları atan, bölümü yorumsuz bırakmayan kişiler var. Sizi çok seviyorum. Dediğim gibi ben memnunum fakat kurgu gözümde okadar büyük ki daha fazlası olsun istiyorum. okuyan kesime sesleniyorum. Sizden böyle bir şey istemeye hakkım yok fakat yardım etmenizi rica ediyorum. Birkaç cümleyle de olsa hikaye hakkındaki görüşlerinizi dile getirin. Poyraz'a sevgi hissettiniz mi? Cem hakkında ne düşünüyorsunuz? Yağmur? 

Vote konusunda da hafif sıkıntılarımız yok değil. Arkadaşlarınıza bir bakmasını önerirseniz oooh sevinçten dört köşeyim :D

Bu arada yeni: Komşu komşunun kalbine muhtaçtır, hikayemiz birinci bölümüyle sizlerle. 

Kocaman öpüyorum. Fazla not yazdım :( Seviliyorsunuzzzzz

Aşktan KaçılmazWhere stories live. Discover now