Doğukan Arınç Balcı.
Dünyasını, bize yaşamı anımsatan bütün canlı renklerden soyutlamış ve en az kendisi kadar hissiz bir hayat olan griyi yaşıyordu, dünyasında ona ait tek renk, griydi.
Tehditkar, sert, hükmedici ve çekici görünümünün ardında...
Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.
"20 Kasım 2016
Biz ölene dek."
-
Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.
Dudakları küçültünce tam olarak kafamdaki Ayça Poyrazoğlu.
-
Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.
-
Son bir kez burada olduğunuzu bilmek istiyorum.
-
Bu bir veda yazısı, veda edemedim çünkü 20 Kasım'da gerçekten kendimde değildim, ertesi gün ağlamaktan bitap düşmüş vaziyette iki paketten fazla sigara içtiğimi hatırlıyorum. Neden böyle ters köşe bir final yaptım? Tabii ki böyle olması gerektiği için. Ayça ve Arınç mutlu olmaktan çok uzak insanlar, ikisinin de omuzlarında dünyanın yükü var, normal insanlar gibi değiller, zihinleri derin ve karanlık. Birbirleriyle oldukları her an birbirlerine zarar veriyorlar, biri acısına acı katıyor ve o acıdan kendisi de mahvoluyor. Psikopatça bir aşk.
Her şeye rağmen arkada bırakmak önemli. Onlar arkada bıraktılar ve yeniden başladılar, nihayetinde en mutlu dönemleri geldi. Ve Ayça acıya başkaldırdı. Ölü ruhlar acıyı hissetmez. Onlar mutlu öldüler.
"Genç ölürsen sonsuza dek genç kalırsın, hiç büyümezsen hep çocuk kalırsın."
Mutluyken öldüler ve sonsuza dek mutlu kalacaklar.