Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman önce kıtanın çorak bir köşesinde mutsuz diye bir ülke varmış. Bu ülke Kral Mutsuzluk Tanrısı tarafından yönetliyormuş. Bu ülke ve içindeki her bir vatandaş mutsuzmuş. Herkesin mutsuz olmasının başlıca nedeni Kral Mutsuzluk Tanrısı ve onun halkına yaptıklarıymış. Kralın hükümdarlığı yıllar boyu sürmüş , Kral aslında isminden ve krallığından sahip olduğu herşeyden mutsuzmuş. Sonunda Kral tüm kıtaya bir mesaj yollamış ; mutlu olmamlı sağlayan kişiye tüm krallığımı ve hayatımı adayacağım , ne isterseniz yapabilirsiniz , imiş bu mesaj. Yıllar boyu soytarılar , büyücüler , danscılar ve niceleri Mutsuz ülkeye ayak basıp Kral Mutsuzluk Tanrısının karşısına çıkmış ve başarısız olmuşlar. Ülkeden ayrılan her bir soytarı ve diğerleri geldiklerinden hatta Kraldan bile daha mutsuz bir şekilde bu çorak topraklardan ayrılmışlar. Kral tüm ömrü boyunca mesajı tüm kıtaya tekrar tekrar yollamış. Ancak geçmişte gelen her soytarının kraldan mutsuzluk kaptığını duyan herkes bu işe daha başlamadan vazgeçmiş. Yıllar boyu Kral Mutsuzluk Tanrısının huzuruna kimse çıkmamış ta ki o güne kadar. Bu defa gelen soytarı yıllar boyu gelen ve duyulmuş tüm soytarılardan farklıymış. Soyratılar genellikle renkli şeyler giyen , yerlerinde duramayan insanlarmış. Bu gelene bakanların ise soytarılardan yayılanın aksine huzursuzluk , mutsuzluk ve üzüntü duygularını hissetmektelermiş. Bunun ana sebebi ise tüm elbiselerinin siyah olması , tüm vucudunda sadece gözlerinin görünmesi ve dahası o gözlerin ölü gibi bakması. Gelen siyahlar içerisindeki soytarının ağzından kale kapısında amacını belirtmek dışında hiçbir ses duyamamışlar. Siyahlar içerisindeki soytarı Kral'ın huzuruna çıktığı zaman bile tek kelime etmemiş , sadece siyah ölü gözleriyle Kral'a bakıyormuş. Bu saygısızlığına kale muhafızları ve yüksek mevkide insanlar bağarsa bile Kral tek kelime etmemiş ve o gözlerde kendini kaybetmiş. Bir süre sonra Kral transtan uyanmış gibi kendine geldiğinde , muhafızların siyahlar içerisinde ki soytarının boynuna mızraklarını dayadıklarını görmüş ve son saniyede " Durun ! " diye emir verebilmiş. Taht odasındaki herkes şaşkına dönmüş bir biçimde verilen emirden emin olamamış bir şekilde Kral'a baka kalmışlar. " Size durun dedim.. " demiş Kral, ve tüm kale muhafızları silahlarını indirip yerlerine dönmüşler. Kral herkesin ona baktığını ve o kadar süre sustuktan sonra neden konuştuğunu merak ettiklerini farkedince konuşması gerektiğini anlamış bir şekilde , tam tekrar konuşacakken tüm tath odasındaki tek ve simsiyah ölü gözlere tekrar bakmış ve daha konusmadan tekrar susmuş. Tüm saray çalışanları , askerler ve yüksek kademeliler şok içerisinde Kral Mutsuzluk Tanrısından çıkacak bir sonraki kelimeleri beklemeye başlamışlar. Elbette gelen soytarı aslında Kral'ın kıtaya yaydığı ilk mesajdan beri konuşmadığını ve hatta gelen hiçbir soytarının onun tek bir mimiğini bile kıpırdatamadıklarını nereden bilebilirdi. Kral'ın uzun süre bekleyişinden sonraki ve sonraki yıllara ölüm anına değin son konuşması olduğundan habersiz herkes Kral'ın bir sonraki emirine itaat etmişler. Emir, " Kuleye hapsedin ve her gün huzuruma getirin.. " miş.
Kral uzun ömrü boyunca ölüm anına değin bir tek kelime bile etmemiş ve aynı şekilde her gün huzurana getirilen siyahlar içerisindeki soytarıda ölü gözlerine uyumlu bir şekilde ölüm sessizliği ile sessizliğini kurumuş. Kıtadaki her ülke, her ülkedeki köyler, her köydeki insanlar, hayvanlar ve bitkiler bu olanlardan haberdar olmuş.Tüm kıta siyahlar içerisindeki soytarıyı merak etmiş. Tüm kıta Kral Mutsuzluk Tanrısının kalesine gözlerini dikip soytarının çıkacağı günü ve ne kadar mutsuz olduğunu görmeyi beklemelerine rağmen yıllar geçmiş hatta bu olaydan haberi olan kıtadaki soylusundan kölesine , hayvanından bitkisine ölüm gitmiş. İnsanlar çorak topraklardaki Mutsuz ülkeyi unutmuş varlığından bile bi haber hale gelmişlerdi. Kral Mutsuzluk Tanrısı bu uzun yıllar sonucunda yaşlanmış, yatağa mahkum olmuş ama halen her gün soytarıyı görüyor ve tek kelime etmeden ikili saatlerce göz göze bakıyorlarmış.Bir gün , diğer günlerin tıpatıp aynısı olan o günde Kral ve Soytarı birbirlerine bakarken hiç beklenmedik birşey olmuş. " Bu mutsuz hayatımda bana eşlik ettiğin için teşekkürler siyahlar içindeki ölü gözlü soytarı kız.. " yüzünde koca bir gülümseme ile gözlerini hayata yummuş. Tüm kale şoktaymış ancak bunun sebebi ne Kral'ın ölmesi , ne Kral'ın konuşmasıymış. Elbette bunun tek bir sebebi olabilirdi , Kral'ın son anında gülümseyerek hayata gözlerini yumması ve bunca yıldır kimsenin bilmediği bir gerçeği dile getirmesi, soytarının kız olduğu gerçeğini ortaya çıkarmasıydı. Yıllar evvel gelen soytarının kale kapısı dışında konuşmaması hatta Kral'a bile bir kelime etmeden yıllar boyu süren bakışmaları sonucunda üzerindeki siyah kıyafetleri ne çıkarmış nede konuşmutu. Kimse ama kimse onun kız olduğunu bırakın insan olduğunu bile düşünmüyordu. Kral ile benzerlikleri olsa bile o Kral dı diğeri ise bir soytarı onun bu tuhaf hallerini nasıl kabul edebilirlerdi. Soytarının bakımından sorumlu olanlar bile yıllar içerisinde onun hakkında hiç birşey öğrenememişti. Ülkedeki Kral dan bile önce merak edilen bir şahış haline gelmişti yıllar içerisinde ve o kişi bir kız idi. Nasıl olurda Kral bir kelam etmediği soytarının , ölü gözlerinden öte bir şey görmeden kız olduğunu bilebilirdi. Kral bunu söylese bile o kadar yıl soytarıya hizmet eden insanlar ona inanmazlardı , inanamazlardı isteler bile. Kralın sözlerini doğrulayan tek şey Kral'ın gülümsemesi ile soytarının yüzündeki peçeyi açması ve ölü gözlerle tamamen ters düşen mükemmel güzelliğinin ortaya çıkmasıydı.
Kral Mutsuzluk Tanrısı ölmüş , krallığı siyahlar içerisindeki soytarıya kalmış. Ancak kısa bir süre sonra ansızın bir gece , soytarının ortadan kaybolmasıyla ardında büyük bir sır perdesi bırakmıştı. Tarih kitapları ve ozanlar bu hikayeyi günümüze kadar getirmişler ancak şimdi bile o Kral neden mutsuzdu , o siyahlar içerisindeki soytarı kız kimdi bilinmez ve sır perdesi kalkmamıştır. Ama önemli olan tek şey , Kral'ın ölüm anında bile olsa gülümsemesi ve belkide içten içe yıllar boyunca sırf her gün onu tekrar görmeye devam edebilmek için mutsuz gibi davrandığıydı. Elbette bu konuda tarihi bir kayıt bulunmamakta ama bu hikayeyi anlatan nineler ve dedeler her zaman bunları söylemiş ve belkide soytarı kız tarafından yayılmış gerçeklik olduğu konusunda tartışmalar sürmüştür.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimden Kalemime Dokulenler
PoetryHepimiz eşit başladık hayata. Bazılarımız bir şekilde avantaj sahibiydi bazı konularda. Benimse çok güzel sevme yeteneğim vardı. Başıma da ne geldiyse hep çok güzel sevmekten geldi. İlk aşk acımdan beridir yazıyorum kendi çapımda. Baktım hayatımın t...