Aptal Kocam Özel Bölüm - 3

74.9K 2.2K 154
                                    

Sıcak suyun  iliklerime işlemesine izin vermemin huzuruyla sarındığım bornozumla birlikte küvetten çıktım. Sıcak suyun meydana getirdiği buhar sayesinde karşısında durduğum aynadan hiçbir şey göremiyordum. Bornozumun kol kısmıyla aynanın kendimi görebileceğim kadar  kısmını sildim ve yüzümü incelemeye başladım. Hiçbir değişiklik yoktu. 'Ne olmasını bekliyordun ki Aylin?' diye kendi kendime mırıldansam da yaşadığım hayal kırıklığıyla kaşlarımı çattım. Yaşadığım şeyin fiziksel bir karşılığı olması gerekmiyor muydu? Bu şeyi ilk kez yapmıştım ve şimdiye kadar izlediğim bütün dizilerde benim durumumda olan kızların yüzüne sanki birden nur iniyordu ve aniden olduğundan daha da güzelleşiyorlardı. Dizilerin uyduruk, saçma sapan bir şey olduklarını bir kez daha anlamıştım. Çünkü dizilere göre sevdiği adamla ilk kez ilişkiye giren bir bayanın kendini tuhaf ve olduğundan daha da güzel hissetmesi lazımdı. Ama bende bunları hiçbirinin eseri yoktu..

Saçlarımı baş havlumla sardıktan sonra büyük bir hışımla banyonun kapısını ardımdan çekerek banyodan çıktım. Tuna'nın etrafta olabileceğini düşünerek gözlerimi birkaç saniye etrafımda gezdirdim. Hatta birkaç kere ''Tuna!'' diye seslensem de cevap alamadığım için Tuna'nın burada olmadığını anlamıştım. Rahat bir şekilde kıyafetlerimi dolabımdan seçtim ve yatağımızın üstüne koydum. Önceden hep yatağımın dediğim için şuan yatağımızın demek biraz garip geliyordu. Hala evliliğe alışamamıştım doğrusu. Acaba çok mu erken davrandık diye düşünmüyor değildim açıkçası.  Ama bir yandan da Tuna'dan başka birisiyle evlenmeyeceğimden erken mi geç mi olmuş pekte umurumda değildi. 

Baş havlumu kafamdan attıktan sonra sütyenimi belime geçirdim ve yukarıya kaldırdıktan sonra kopçasını bağlamaya çalıştım. Kahretsin! Kaç yaşıma gelmiştim ama hala sütyen kopçamı tek başıma bağlayamıyordum. Yurttayken hep Derya bağladığından kendim bağlamaya alışamamıştım. Galiba biraz da üşengeçliktendi ama neyse sonuçta kolay bir şey değil..

Aniden soğuk bir teni sıcak tenimde hissetmemle dona kalmıştım. ''Çok beceriksizsin.'' Sesini duymamla bütün vücudumun kasılması bir olmuştu. Soğuk elleri sırtımın uç kısımlarında dolaşırken ben utancımdan bayılmak üzereydim. Lanet olsun üzerimde sadece külot ve Tuna tarafından bağlanmayı bekleyen sütyenim vardı. ''Gel buraya!'' yakıcı sesi yetmiyormuş gibi bir de ellerini tenimde gezdirerek beni sırtım ona dönecek şekilde döndürdü. Elleri son derece nazikti ve bu benim içimdeki garip bir şeylerin oynamasına neden oluyordu. Elleri nazikçe tenimden çekildiğinde işini bitirdiğini anladım. ''Hala benden utanıyor musun?'' yüzüm ona dönük olmadığı için binlerce kez Allah'a şükrettim. Eğer yüzümün şu an ki halini görseydi kesinlikle benimle ölene kadar dalga geçerdi. ''Yüzüme bak!'' diye emrettiğinde ise ne yapacağımı bilmiyordum. Şimdi olamaz! Onunla şimdi yüz yüze gelemezdim. Bir süre geçmesine rağmen hala dediğini yapmadığım için temin ki nazik elleri bu sefer sertçe tutmuştu kollarımdan. Beni kendine doğru çevirdiğinde ağzımdan ufak bir inilti kaçmıştı. İçimden her ne kadar ''Evet, hala senden utanıyorum!'' diye bağırsamda ona belli etmemeye çalıştım. Tabi ne kadar başarabiliyorsam..

Gözlerim onun yakıcı gözleriyle buluştuğunda hala ne diyeceğimi bilemiyordum. Tuna üst dudağını hafifçe yukarı kaldırmış gülerken bir yanda da başını aşağı yukarı sallıyordu. ''Saçlarını örmemi ister misin?'' diye hiç ummadığım bir şey sorunca gözlerimi pörtletmeden duramamıştım. Tuna ve saç örmek? Hadi canım! 

Soran gözlerle hala ona baktığımda Tuna ifadesini sertleştirmişti. Ona inanmadığımı her haliyle anladığı için buna biraz bozulmuş olmalıydı. Ama bunda benim bir  suçum yoktu ki! Kim görse inanmazdı böyle bir şeye.  ''Eğil!'' diye sertçe emretmişti. Bir an ne yapacağımı bilemesemde dediğini yapmaktan başka çarem olmadığı aklıma geldi ve olduğum yere yavaşça eğildim. Tuna bir kaç saniye içinde karşı masanın üzerinde duran ince lastik tokalarımdan rastgele eline aldıktan sonra yanıma ulaşmıştı. Zaten yanı başımda olan tarağıda eline aldıktan sonra kafamı kendine göre çekti ve bütün vücudumu uyuşturan o nazik parmaklarını saçlarımın arasında dolaştırmaya başladı. O nazik dokunuşunu tarağın sert dişleri bozduğunda yüzümü buruşturmadan edememiştim. Canımı acıtmamak için saç diplerimden tutup tarasada maalesef canım hala yanıyordu.  Tarağı son kez saçlarımın arasından geçirdikten sonra kafamı tekrar ona doğru eğdi ve bu sefer gerçekten de saçlarımı örmeye başlamıştı. 

Aptal Üvey KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin