xiuims

Fakat kim...  evet, şimdi, bundan sonra kim yaş günlerinde sana hep beyaz güller yollayacak? Ah, evet, vazo boş kalacak, bir zamanlar yılda bir defa olsun etrafında esmiş olan o hafif nefes,. hayatımdan sana gelen o küçücük rüzgâr, evet, o da solup gidecek!

xiuims

Fakat kim...  evet, şimdi, bundan sonra kim yaş günlerinde sana hep beyaz güller yollayacak? Ah, evet, vazo boş kalacak, bir zamanlar yılda bir defa olsun etrafında esmiş olan o hafif nefes,. hayatımdan sana gelen o küçücük rüzgâr, evet, o da solup gidecek!

xiuims

Sevgilim, dinle, senden rica ediyorum... bu, benim senden ilk ve son ricam... benim hatırım için yap bunu, her yaş gününde -çünkü yaş günü, insanın kendi üzerinde düşündüğü bir gündür- güller al ve onları vazoya koy. Yap bunu sevgilim, başkalarının yılda bir defa sevdikleri ölmüşler için bir ayın yaptırdıkları gibi sen de bunu benim için yap.

xiuims

Bana gelince, ben artık Tanrı'ya inanmıyorum ve ayın istemiyorum, ben yalnızca sana inanıyorum, yalnızca seni seviyorum ve yalnızca sende biraz daha yaşamaya devam etmek istiyorum... ah, evet, sadece yılda bir gün, şöyle sessiz mi sessiz, senin yanında nasıl yaşadıysam öyle... Senden rica ediyorum,. yap bunu sevgilim... bu benim senden ilk ve son ricam... sana teşekkür ederim... seni seviyorum, seni seviyorum... elveda.

xiuims

R., mektubu titreyen ellerinden bıraktı. Daha sonra uzun süre düşündü. Kafasında bir komşu çocuğuna, bir genç kıza, gece kulübündeki bir kadına ait bazı karışık hatıralar belirdi, ama bu, tıpkı akarsuyun zeminindeki bir taşın parıldaması ve bir biçimden yoksun olarak titremesi gibi, bulanık ve karmakarışık bir hatırlama haliydi. Adam, duyguya ait hatıraların varlığını hissediyor, ama onları yine de hatırlayamıyordu. Sanki bütün bu kişileri rüyada görmüş gibiydi, sık sık görmüştü onları, ama sadece rüyada görme haliydi.

xiuims

O sırada bakışları önünde, yazı masasının üstünde duran mavi bazı vazoya takıldı. Vazo boştu, yıllardan beri bir yaş gününde ilk defa boştu. Korktu: sanki birdenbire bir kapı görünmeksizin açılmıştı ve başka bir dünyadan gelen soğuk bir esinti, sakin odasına akıyordu. R., bir ölümü ve ölümsüz aşkı hissetti: ruhunda sanki bir kabuk kırıldı ve adam görünmeyeni, uzaklardaki müziği hatırlarcasına, cisimsellikten yoksun bir tutkuyla düşündü.