wontoska

how i wish, how i wish you were here. we're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year, running over the same old ground. what have we found? the same old fears. wish you were here.

summerrysummer

@wontoska cold comfort for change
Reply

summerrysummer

@wontoska hot air with a cold breeze
Reply

summerrysummer

@wontoska hot ashes with trees
Reply

wontoska

how i wish, how i wish you were here. we're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year, running over the same old ground. what have we found? the same old fears. wish you were here.

summerrysummer

@wontoska cold comfort for change
Reply

summerrysummer

@wontoska hot air with a cold breeze
Reply

summerrysummer

@wontoska hot ashes with trees
Reply

justeunjour

içindeki savaş yetmiyor öfkene ve dışarıdaki harp yalnızca dişlerinde bir gıcırtı komedya. neye evirsek benim sıkılı yumruklarımı bilmiyorum. dinmek için kendimi yaralamak yetmiyor, bilirsin bebekler de öyledir ya uzayınca tırnakları ilk iş gözlerini ovarlar ama yetmiyor işte, ben bana yetmiyor ama kimseyi de öldürecek kadar yüce görmüyorum. bu oda bir cihan harbi gördü ve hiç beyaz değildi bayraklarım diyorum. bu odadan çıkıp, kollarımı sıvayıp, kör dünyanın veremli ciğerlerine, biraz da ben at koşturayım ve vurayım sakat olmasa bile işe yaramaz katırları da diyorum elbet, kafa açma diyor bir abi ama bunu burada da yapabilirim. yine de insan evvela meydana çıkmalı. aynı doğum gibi. evvela rahimimi çatlatmalıyım. bir kurşun evvela yuvasını terk etmeli ki şerh edebilsin yazısı küçük harf alınlarda. yuvasından ayrılamayan bir vahşi kuş gibi hissediyorum ve diyorum işte yuvası olmaz kuşların. sakin ol hadi. korkma demem kork ki haz alasın ama böyle masanın ucunda oturan çaprazlamış bacaklarını ve elleri dizlerinde o orta şekerli karılar gibi ürkek alma nefeslerini. sen bir asafir değilsin, eğer öyleysen de boynundaki kırmızı tüyünün alacası değil. sen gözünü aç, ne görürsen söz ben aklına mukayyet olacağım.

wontoska

sadece yalnız kalmak istiyorum. her hücremle yalnızlığa muhtacım ama asla kalamıyorum. yanında, etrafında insan isteyip de göremeyenlerin payı da bana verilmiş. ne bu iğrenç insan fazlalığı, kalabalığı ve getirdikleri. hastalanıyorum. yalnız kalamıyorum. beni rahat bırakmıyorlar. şu dağların, ağaçların arasında değil insanların arasında yaşamaya mahkûmum. kendi seçtiğim bir iki güzel insanla değil, seçmediğim, ruhuma çöreklenen fazlalıklarla yaşamak zorundayım. kaçabildiğim kadar kaçıyorum ama bazen bu bile mümkün değil. avazımın çıktığı kadar bağırmak istiyorum suratlarına, rahat bırakın beni diye. ben sizin boş doluluklarınızı değil, kendi dolu boşluğumu istiyorum. -#