M/20

Kendimi tanıdığımı sandığım zamanlarda bile aynaya baktığımda yabancılaşıyorum ve anlıyorum ki içimde keşfedilmesi gereken daha ne çok şey var. Sonu olmayan çoklukta şeyler. Bu bitmek bilmeyen şeyler için yazıyorum. Asıl keşfim benliğimde, ta içimde. Belki gittikçe daha çok kayboluyorum. Ama mühim olan yaşadığımı hissetmek. Nerede, nasıl olursa olsun. Nefesime hükmeden yegane şey bu ve ben seve seve yalnız buna, zihnimin derinliklerine teslim oluyorum. Ne güzel bir teslimiyet bu, her saniye daha iyi anlıyorum.

"İçimde durmadan kabaran, dinmek bilmeden sızlayan bir şey vardı," demiş Dostoyevski. Ben de içimdeki bu şeyi önce gözyaşlarıma taşıdım. Sonra gittikçe daha da sızlayan yanımın kanlarını gözyaşlarıma katarak zihnimdeki defterlere mürekkep ettim. Artık her sızı zihnimde kanlı gözyaşlarının eşsiz ve tükenmez izleri olarak kazındı. O izler belki daha da sızlattı ama bazen de tek huzuru onlar getirdi. Yoksa onlarsız karmakarışık bir zihinden başka bir şeye sahip olmadan bedenimden önce ruhum çürüyecekti.
  • JoinedMay 15, 2020