visaI_

“Sözcükler, karşısındakini incitirim kaygısıyla titreyerek çıkardı ağzından. Zülüfleri dudaklarının üstünde ikinci bir sözdü. Sesindeki her duyguya, yüzündeki her anlama inanırdım. Şiir okurdu. Şarkı söylerdi. Çiçekli gamzeleri vardı. Öyle güzeldi ki, kimse kederini göremezdi. Bir baba acısı fısıldardı arada bir. Uzak bir çocuğa tutunurdu. Hepimizi bu acıyla severdi. Sonra hemen yeşeren otların fotoğrafını çekerdi. 
          	Bir gün ışıksız rüzgarsız bir sessizlikle geldi. 
          	Gideceğim, dedi, burada üşüyorum. Dünya ağır, insan korkunç.”

visaI_

“Sözcükler, karşısındakini incitirim kaygısıyla titreyerek çıkardı ağzından. Zülüfleri dudaklarının üstünde ikinci bir sözdü. Sesindeki her duyguya, yüzündeki her anlama inanırdım. Şiir okurdu. Şarkı söylerdi. Çiçekli gamzeleri vardı. Öyle güzeldi ki, kimse kederini göremezdi. Bir baba acısı fısıldardı arada bir. Uzak bir çocuğa tutunurdu. Hepimizi bu acıyla severdi. Sonra hemen yeşeren otların fotoğrafını çekerdi. 
          Bir gün ışıksız rüzgarsız bir sessizlikle geldi. 
          Gideceğim, dedi, burada üşüyorum. Dünya ağır, insan korkunç.”

visaI_

Gidemem - Kibariye

visaI_

Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem. Unutamam acı, tatlı ne varsa hazinemdir. Acının insana kattığı değeri bilirim, küsemem. Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir.
Reply

visaI_

Ama fazla da üzülme, hayat bitiyor bir gün, ayrılıktan kaçılmıyor. Hem çok zor hem de çok kısa bir macera, ömür.
            Ömür imtihanla geçiyor.
Reply

visaI_

Bazen daha fazladır her şey. Bir eşikten atlar insan. Yüzüne bakmak istemez yaşamın, o kadar azalmıştır anlam. O zaman hemen git radyoyu aç, bir şarkı tut. Ya da bir kitap oku mutlaka, iyi geliyor. Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar, zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor. Bir şiirden, bir sözden, bir melodiden, bir filmden geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor. Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor. 
Reply

visaI_

Nefesim daralıyor, her sinirlediğimde babam gibi kaybediyorum benliğimi. Kafamın içi susmuyor ama hiç yansıtmadım yüzüme, göz yaşlarım hiç annemin gözleri önünde akmadı. Bir gece ansızın derler ya hani, tam öyleyim şimdi. Şu sigara bile uyuşturmuyor beynimi. Oysa biliyorum yaklaşık birkaç gün sonra aynı hissetmeyeceğimi. Fakat insan bir süre sonra yoruluyor Süveyda; hissetmekten, hissedememekten, hissettirmemesi gerekirken. Bende isterdim biri de bakışlarımdan anlasın, çıkarsızca nasıl hissettiğimi sorsun. Ama bazı kız çocuklarının kaderidir; yalnız doğup yalnız ölmek. Biz beceremeyiz sevmeyi, sevilmeyi. Siz yine de her gece saçlarınızı okşamayı unutmayın, olur mu?

visaI_

“Yıldızlar damlıyordu parmak uçlarından.
          Kısa kirpiklerine ne kızlar asılı. 
          Elektrik çıtırtısı yok gibi saçlarından, yüzünde görünmez bir şiir yazılı. 
          Bir türlü anlaşılamadı nedeni, nasılı.
          Belki bir çağrışım işlenmemiş suçlarından. 
          Gülümsemesi bile ne kadar acılı, sanki gözyaşları dudaklarından. 
          Bu dünyaya ait her yanlışa meraklı.
          Yanılgılar üretiyor uzlaşmazlığından.
          Kendini çok dağıtmış, herkesten alacaklı. 
          Uykuları kilitli koyu baş ağrısından.
          Yalnızlığa saklanması, kaçıp dünyalılardan.. 
          Çünkü duygusallığı onlardan farklı.
          Soluğu tıkanıyor o lazer tabancasından, soğuk bir intihar ki hani içinde saklı.”