ne bileyim işte, çabalıyorum sürekli bir şeyler için. elimde avucumda ise koca bir hiç! ne? avuçlarımdaki izlerden mi bahsediyorsun? ha onlar yazdığım şiirlerden. şimdi yara bere. çok mu kötü gözüküyor? ya da boş ver söyleme bir şey. ruhum sızlıyor benim ellerim çirkin olsa nolur? hem yüzüm de çirkin sanırım. niye mi böyle düşünüyorum? peki peki açık konuşayım. bahane arıyorum. niye benden gitti diye sürekli kafamda bir şeyler kuruyorum. şiir yazmıştım onlarca, sevmedi. şiirlerim çirkin demek ki. ah! ama o şiirlerimi okuyunca güzel yüreğinden öpüyorum yazmıştı... şiirlerim değil demek ki... yüzüm desem... uzun uzun bakıp çok güzelsin dediği zamanları hatırlıyorum. gitmeden önce ki mesajı o güzel gözlerinden öpüyorumdu. peki yüzümü de çıkarsam aradan... pek ortak noktamız yok. olması mı gerekirdi? yeni şeyler bulurduk beraber, konuşma öyle. şu koca hayatta birbirimizin de seveceği güzel şeyler bulabilirdik. bulamaz mıydık? doğru diyorsun, istemedi ki beni.
hah! nerede kalmıştık... evet evet, şiirlerim de ellerim gibi çirkin, yara bere. ölüm kokuyor her ikisi de. ama sen bakma böyle durduğuna, o yanımda olduğunda şiirlerim umut kokardı. ellerimse meyveli kremler. tırnaklarım da uzundu, şu an stresten yediğim için böyle. onunlayken güzeldim yahu bakma şu morarmış göz altlarıma! onunlayken yaşamayı biliyordum ben. şimdiyse kendi içimde büzüşüp kaldım. daralıyorum. daralmış ruhum en çok ona darılmış, yine de özlüyorum.