vahsaetler

yeter bu kadar yaşadığım. baharı, yazı geçti ömrümün. yaprak dökümü bundan sonrası.

vahsaetler

"neden yaktın zavallı yaşlı adamın papatya tarlasını?" diye sordu memur. yaktığım düşüncelerimdi, hayallerimdi, anılarımızdı diyemedim. bir kadın yüzünden küstüm papatyalara, ani bir hırsla atıverdim kibriti sarı puantiyeli beyaz örtü üstüne diyemedim. o beni severken baktığım papatya fallarının, bu gece sevmiyor çıkmasını kaldıramadım. isli elimde tuttuğum papatyanın, son yaprağını da kopartıp yere attım ve buğulu gözlerimi memura kaldırıp dudaklarımı araladım; "sevmiyor."

vahsaetler

1142.

vahsaetler

ölüm gibi gözleriniz. "bu bir, iltifat mı?" hayır bayım, bu bir iltifat değil. siz ölümün ta kendisisiniz. ah, ne zor şimdi bunları size anlatmak. sessiz bir intihar gibi gidişiniz. o günden beri kalbimi uzun ve korkunç duvarların arasında saklıyorum. ve artık o kadar korkutucu gelmiyor o duvarlar.  kendimden ve kalbimden bir hayli uzağım. bir hataydı sevmek. o simsiyah kalbinize, papatyalar açtırmak imkânsıza yakındı. artık, gülemiyorum. artık, sevemiyorum. artık, ağlayamıyorum. artık, kahkahalar atamıyorum bayım. bakmayın öyle gözlerime. zira ben daha hiçbir şey anlatmadım. siz, sizi seveni, çoktan öldürdünüz. boğdunuz onu. nefessiz bıraktınız. çırpındı önce, kurtulmak istercesine, bakmadınız gözyaşlarına. gözlerindeki acımasızlığı gördü ve çırpınmayı bıraktı. bilemezsiniz siz. sahi siz, hiçbir şeyi bilemezsiniz. ben, katilimi sevdim, ölümüm kaçınılmazdı. inanmak istedim, aşk ve güzelliğine. oysa ben şimdi bunlardan çok uzağım. gözlerimden okunmaz artık hüznüm. siz, içimdeki mutluluğu çoktan öldürdünüz. artık hiç olmayacak hayaller kurmuyorum. çiçekleri izlemiyorum.
Reply

vahsaetler

1443.

vahsaetler

kaç hüzün sığar bir okyanus'a? benim hüznümü kaldırabilir mi uçsuz bucaksız mavi örtü? o kadar derin midir? omuzlarıma, kalbime ağır gelen bu yükü taşıyabilir mi? söyle bana mavinin en güzel tonu, benim hüznümü benden alabilir misin? dudağım da geçmişin izleri, yüreğimde yitirilmiş umutların sesleri var. ve sen ruhumun katili; hiç dokunmadan nasıl öldürebildin beni?
Reply